21 kişinin öldüğü Davutpaşa patlaması davasında karar açıklandı

İstanbul-Davutpaşa’da 31 Ocak 2008 tarihinde 21 kişinin hayatını kaybettiği, 115 kişinin de yaralandığı maytap atölyesi patlamasına ilişkin Yargıtay’ın bozma kararının ardından 4 sanık yönünden yeniden görülen davada karar açıklandı.

21 kişinin öldüğü Davutpaşa patlaması davasında karar açıklandı

Zeytinburnu Davutpaşa’da bir iş merkezinde 21 kişinin öldüğü, 115 kişinin de yaralandığı patlamaya ilişkin 4 sanığın yargılandığı davada, Yargıtay’ın bozma kararının ardından mahkeme, 2 sanığı onar ay, 2 sanığı da birer yıl sekizer ay hapis cezasına çarptırdı. 

Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklar katılmazken, bazı müştekiler ve taraf avukatları hazır bulundu. 

Duruşmada söz verilen müştekilerin avukatları, Yargıtay’ın bozma kararına mahkemenin uymamasını gerektiğini belirterek, sanıkların “bilinçli taksirle öldürme” suçundan en üst sınırdan cezalandırılmalarını talep etti. 

Duruşmada konuşan müşteki İdris Çabuk da mahkemenin kararında direnmesini talep ederek, “Ben eşimi kaybettim. 11 yıldır bu dava devam ediyor. Bir değişiklik olmadı. Gerçek sorumlular ceza almıyor. Gerçek sorumlular ceza almış olsaydı, devam eden kazalar meydana gelmeyecekti. Sorumluların en üst sınırdan cezalandırılmalarını istiyorum.” dedi. 

Müşteki Haki Güleç ise mücadelelerinin başka ocaklara ateş düşmemesi için olduğunu söyleyerek, “Verilecek karar, iş cinayetlerine ya ‘dur’ diyecek ya da ‘devam’ diyecek.” ifadelerini kullandı. 

Diğer müştekiler de sanıkların cezalandırılmasını talep etti. 

Cumhuriyet Savcısı Tarık Bendez, ceza sorumluluğunun şahsi olduğunu, hiç kimsenin başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamayacağını belirtti. 

Cumhuriyet savcısı, Davutpaşa’daki patlama olayından dolayı Zeytinburnu Belediyesi’nde çalışan kamu görevlilerinin olayla eylem arasında uygun illiyet bağının olmadığını, patlayıcı maddelerle ilgili olarak denetim yetkisinin İçişleri Bakanlığı’nda ve valilikte olduğunu, bu konuda sorumluluğun İçişleri Bakanlığı’nda bulunduğunu, uygun illiyet bağının hukukçular tarafından tespit edilmesi gerektiğini, illiyet bağının bu kadar genişletilmesi halinde ve Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin karar doğrultusunda karar verilmesi halinde her ölümlü olayda belediyelerin, kaymakamlığı ve valiliğin sorumlu olup yargılanması gerektiği gibi bir kabulün ortaya çıkacağını ve bu durumun da hukuk güvenilirliğini sarsacağını belirtti. 

Ceza hukuku ile tazminat hukukunun farklı şeyler olduğunu belirten cumhuriyet savcısı, tazminat hukukunda “kusursuz sorumluluk” ilkesinin geçerli olduğunu, umumiyetle bu konuda görevli yetkilendirilen kişilerin bu durumu karıştırdığını, bu durumun uzun zamandır ülkede hukuk kargaşasına yol açtığını, gerçek sorumluların cezalandırılmadığını, bir kısım sanıkların cezalandırıldığını, bu hali ile eylemde uygun illiyet bağı olmadığından ve sanıkların üzerlerine atılı suçun unsurlarının da oluşmadığından beraatlerini talep etti. 

Daha sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Şevket Yıldırım ve Hatice Küçükakyüz’ü “ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma” suçundan birer yıl hapis cezasına çarptırarak, sanıkların geçmişteki hali, sosyal durumu, suç sonrası ve yargılama süresindeki dosyaya yansıyan tutum ve davranışlarından dolayı cezalarının onar aya düşürülmesine karar verdi. 

Mahkeme, sanıklar Rüstem Tekin ve Feruz Kutsal’a “görevi kötüye kullanma” suçundan ikişer yıl hapis cezası vererek, sanıkların geçmişteki hali, sosyal durumu, suç sonrası ve yargılama süresindeki dosyaya yansıyan tutum ve davranışlarından dolayı cezalarını birer yıl sekizer aya indirdi.

Sanıklar Şevket Yıldırım, Hatice Küçükakyüz, Rüstem Tekin ve Feruz Kutsal’ın cezalarının 2 yıldan az süreli hapis cezaları olmalarını dikkate alan mahkeme, sanıkların daha önceden kasıtlı bir suçla mahkum edilmemiş olması, kişilik özellikleri itibarıyla yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşması, basit bir araştırma ile tespit edilebilecek somut ve ölçülebilir zararın meydana gelmemesi sebebiyle sanıklar hakkındaki cezalar yönünden hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verdi. 

Bu arada, olayda hayatını kaybedenlerin yakınları, duruşma öncesi Bakırköy Adalet Sarayı önünde toplanarak “Davutpaşa’yı unutmadık, unutturmayacağız” pankartı açtı. 

DAVANIN GEÇMİŞİ

Davutpaşa’da 5 katlı Emek İş Hanı’nda, 31 Ocak 2008’de meydana gelen patlamada 21 kişi hayatını kaybetmiş, 115 kişi yaralanmıştı.

Ruhsatsız havai fişek atölyesinde meydana geldiği belirtilen patlamayla ilgili yürütülen soruşturmanın ardından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Zeytinburnu Belediyesi’nden 5, bina sahibi 2 ve patlamanın olduğu atölyeden bir kişinin cezalandırılması istendi. 

İddianamede, Zeytinburnu Belediyesi çalışanı 5 kişinin ”görevi kötüye kullanma” ve ”taksirle öldürme”, diğer 3 sanığın da”taksirle öldürme” suçunu işledikleri ifade edildi. Hakkında ek iddianame düzenlenerek, bu davanın sanıkları arasına katılan eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürü Atakan Tanış’ın da ”görevi kötüye kullanma” ve ”taksirle ölüme neden olma” suçlarından cezalandırılması talebinde bulunuldu. 

Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın da Danıştay 1. Dairesi’nin, İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma izni vermemesi yönündeki kararını kaldırmasının ardından davaya dahil edildi. Aydın hakkında da ”taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendi. 

Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, sanıklar Zeytinburnu Belediye Başkanı Aydın, dönemin eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürü Atakan Tanış ve iş yeri çalışanı Hasan Altay hakkında, isnat edilen suçun yasal unsurları oluşmadığından ayrı ayrı beraat kararı verildi.

Mahkeme, sanıklar Feruz Kutsal ile Rüstem Tekin’in ”taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” suçundan 9 yıl hapis cezasına çarptırılmasına, duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle cezalarının 7 yıl 6 aya düşürülmesine hükmetti. 

Sanıklar Servet Kırna ile Şevket Yıldırım’ın ”taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” suçlarından 5 yıl hapis cezasına çarptırılmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, sanıkların duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle cezalarının 4 yıl 2 aya indirilmesine ve cezalarının günlüğü 20 liradan 30 bin 400 lira adli para cezasına çevrilmesine karar verdi. 

Mahkeme heyeti, olayın meydana geldiği binanın sahipleri Remzi Koçyiğit ile Resul Koçyiğit hakkında da ”taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” suçundan 6 yıl hapis cezasına hükmederek, duruşmalardaki iyi halleri sebebiyle cezalarının 5 yıla düşürülmesini kararlaştırdı. 

Sanık Hatice Küçükakyüz’ün de ”taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” suçundan 3 yıl hapsine hükmeden mahkeme heyeti, sanığın duruşmalardaki iyi halini göz önüne alarak, cezanın 2 yıl 6 aya indirilmesine ve günlüğü 20 liradan 18 bin 200 lira adli para cezasına çevrilmesine karar verdi. 

Dosyanın, taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi, sanıklar Murat Aydın, Atakan Tanış ve Hasan Altay hakkındaki “beraat” kararı ile Remzi Koçyiğit ile Resul Koçyiğit hakkındaki ”taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” kararını onadı. 

Feruz Kutsal, Rüstem Tekin, Şevket Yıldırım ve Hatice Küçükakyüz hakkında ise ”taksirle nitelikli şekilde ölüme sebebiyet vermek” suçundan değil, “görevi kötüye kullanma” suçundan yargılama yapılması gerektiğine hükmeden Yargıtay, kararı bozdu. 

Yargıtay, Servet Kırna hakkında ise görevi bırakma süresi göz önüne alındığında hakkındaki suçlamanın zaman aşımına uğratılarak düşmesi gerektiğine hükmetti. 

 

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X