24 Haziran seçimlerini Türk halkı büyük bir demokratik olgunluk içinde tamamladı.

Münferit bir kaç olay dışında son derece sakin ve huzurlu bir seçim süreci geçirildi.

Katılım oranının yüzde 90’ları bulduğu seçimler aynı zamanda Türkiye’ye demokrasi dersi vermeye kalkan Avrupa ülkelerine de, ‘siz bakın kendi işinize’ türünden bir mesajdı.

Dünyanın acaba başka hangi ülkesinde seçimlere katılım bu denli yüksek oranda çıkar?

Yaz aylarına denk gelen ve deniz kenarlarından şezlonglarından kalkıp oy kullanmaya gitmeyenler için dillendirilen genel kanı şuydu;

Eğer tatillerini yarıda bırakırlarsa ve katılım oranı yükselir ve oylar muhalefet partilerine kayar.

Öyle olmadığı bu seçimde de görüldü.

Rekor düzeydeki seçime katılım oranı AK Parti’ye de yaradı. İlk turda Recep Tayyip Erdoğan yüzde 50’nin üstünde oyla bir kez daha Cumhurbaşkanı seçildi.

Erdoğan yine partisinden yüzde 10 daha fazla oy aldı.

Aynı şekilde;

CHP’nin adayı Muharrem İnce de partisinden yüzde 8 daha yüksek oya ulaştı.

Yurtdışı oylarının tasnifi yapıldığında görüldü ki, Erdoğan sınırların ötesindeki Türklerden de en fazla oyu alan isimdi.

CHP adayına ise en fazla oy ABD’den çıktı. Bu ülkeden gelen sonuçların ayrı bir anlamı var.

Demek ki, Türkiye’den kaçarak bu ülkeye yerleşen FETÖ’cü hainlerin yakınları, başka bir isme verilecek oyların boşa gideceğini düşünerek tercihlerini Erdoğan’ı zorlayacağını bekledikleri İnce lehine kullanmışlar.

Seçim sonuçları gösterdi ki, cumhurbaşkanlığından daha fazla oy alan ve baraj aşan HDP’ye CHP’li seçmenden açık açık destek gitmiş.

Zaten bunu gizlemeyen tanıdıklarımız da var.

AK Parti adayı Erdoğan’ı zorlaması için sözde demokrasi adına HDP’ye ödünç oylarla baraj aşırtan CHP’nin büyük bir siyasi risk ve vebal aldığını söyleyebiliriz.

Sonuçların ardından sosyal paylaşım sitelerinden bu konuda CHP’ye yüklenilirken, şehit ailelerinin acıları hatırlatılıyor.

Bölücü terörle bağı tescilli bir partiye ödünç oyla baraj aşırtan CHP’nin bu tavrı gelecek seçimlerde kendisini daha da zora sokabilir.

Gelelim Bursa sonuçlarına.

Bursa’nın artık 20 milletvekili var. Bunların 10’u ilk kez seçilen isimlerden oluşuyor.

Bursa her zaman olduğu gibi yine Türkiye ortalamasının üstünde bir destekle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yalnız bırakmadı.

Yüzde 55 oranında destek bulan Erdoğan’ın Bursa’yı kale olarak gördüğü biliniyor.

Fakat 1 Kasım 2015 seçimlerine göre AK Parti’nin Bursa’da da milletvekili seçiminde oy kaybettiği anlaşılıyor.

İlin artan 2 milletvekili sayını rağmen 11 milletvekilini ancak koruyan AK Parti’ye bu dönem yine en çok destek verilen ilçelerin başında İnegöl, Yıldırım, Osmangazi, Büyükorhan ve diğer Dağ ilçeleri geliyor.

Dağ ilçelerindeki oran yine yüzde 70’leri bulmuş durumda.

CHP ve MHP vekil sayısını korurken şehrin artan iki vekilini ise İYİ Parti kazandı.

 

DAĞ’ın şansı

 

Dağ ilçeleri bu seçim döneminde de TBMM’ye iki ayrı seçim bölgesinden, üç farklı partiden birer vekil göndererek Bursa’nın en şanslı bölgesi olarak tarihe geçti.

Geçen dönem de AK Parti, CHP ve MHP’den birer isimle temsil edilen bölge, başta ulaşım projeleri olmak üzere hizmet anlamında ise aynı şansı yakalamamıştı.

Kadir Koçdemir’in aday olmadığı ve MHP’nin milletvekili çıkaramadığı bölgeyi bu dönem onun yerine İYİ Partili Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu temsil edecek.

Yeniden seçilen AK Partili Osman Mesten ve diğer CHP’li isim ile birlikte Orhaneli, Keles, Büyükorhan ve Harmancık ilçeleri Parlamento’da bu kez de güçlü bir temsil fırsatı yakaladı.

Bölgede, bu üç ismin yörenin en büyük problemi olan yol projelerinin takibinde parti farkı gözetmeksizin birlikte çalışma beklentisi hâkim. 

Diğer ilçeleri kıskandıracak bir sonuç yakalayan Dağ bölgesi hizmet anlamında da bu ayrıcalığı yakalamak istiyor.

Kaldı ki, Dağ ilçelerinden hemen her seçimde iktidar partisini sevindiren ve rekor düzeyde sonuçlar çıkıyor.