Engin Özpınar
Engin Özpınar

ABD’nin ticaret savaşı AB ve Çin’i yakınlaştırdı

ABD Başkanı Donald Trump durdu durdu küresel ticaret savaşını yeniden alevlendirdi.

Çin’den aldıkları 200 milyar dolar tutarındaki ürüne temmuz ayında yüzde 10 ek gümrük vergisini yürürlüğe sokan Başkan Trump, ağustos ayına girildiğinde bu kez oranı yüzde 25’e çıkaracağını ilan etti.

Tabii Pekin yönetimi de hiç zaman kaybetmeden ithal ettiği Amerikan ürünlerinden alınan vergiyi artırma kararı aldı.

Çin Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada gerginliği sürekli tırmandıranın ABD tarafı olduğu ileri sürülürken Çin halkının çıkarlarının yanı sıra, serbest ticaret ve çok taraflılığa dayalı küresel ticaret sistemi kavramlarının altı çizildi.

*

Trump’ın küresel ticaret savaşını başlatmasından bu yana Çin soğukkanlılığı elden bırakmadı; ABD’yi eleştirirken de dilini hiç sertleştirmedi.

Örneğin, tek yanlı tehdit ve kışkırtmalardan kaçınılmasını istedi, karşılıklı saygı, eşitlik ve kazan-kazan ilkeleri esas alınarak görüşme yapılmasını önerdi.

Ne ki, Pekin’den yükselen ses ABD Başkanı Trump’ın bir kulağından giriyor, diğerinden çıkıyor.

*

Ancak Çin yalnız değil. Trump’ın ticaret savaşını başlatmasıyla birlikte Avrupa Birliği Çin’le aynı dili konuşmaya başladı. Çünkü onların da canını acıtıyor ABD Başkanı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Y, Singapur’daki ASEAN toplantısında biraraya geldiklerinde ticaret savaşında dayanışma içinde olacaklarını ilan ettiler.

Özellikle Mogherini, Avrupa Birliği’nin Çin’i başlıca stratejik bir ortak olarak gördüğünü belirterek “AB çok taraflılığa ve serbest ticarete destek verme konusunda daima Çin’in yanında duracaktır” diyordu.

*

AB-Çin stratejik teması aynı zamanda İran açısından da olumlu sonuç verecektir. Şöyle ki, Çin de, AB de, iki dev güç olarak İran’la yapılan nükleer anlaşmayı ABD’nin itirazına karşın savunuyorlar.

Ve uluslararası hukukun temel kurallarının korunması gerektiği konusunda da görüş birliği içindeler.

*

Başkan Trump’ın Avrupa’yı ABD’nin düşmanı ilan etmesi, tüm dünyada Washington’ı güvenilmez bir başkent haline getirdi.

Transatlantik ilişkiler bozulmaya başladı.

AB üyelerinde, “Trump Avrupa’nın bütünlüğünü engelliyor, AB üyelerini Birlik’ten ayrılmaya kışkırtıyor” düşüncesinin oluşmasına neden oldu.

Ama daha da kötüsü Avrupa, dış politikada her istediğini yapmaya kalkan, fikrini kolayca değiştirebilen, yalan söyleyen bir başkanı olduğu için ABD’den korkmaya başladı. Yani Trump’ın ABD Başkanı olarak varlığı bir güvenlik sorunu haline geldi.

 

Cumhuriyetçi Senatörden Trump’a: “Stalin’e benziyorsun”

 

Arizona’nın Cumhuriyetçi senatörü Jeff Flake, Başkan Donald Trump’ın “Halk düşmanları” diyerek gazetecileri hedef haline getirmesine tepki gösteriyor.

Senatör, Trump’a seslenirken “Joseph Stalin’e benziyorsun” diyor.

Bu arada BM İnsan Hakları Komisyonu ifade özgürlüğü özel raportörü David Kaye ile Amerikan Devletleri Örgütü ifade özgürlüğü özel raportörü Edison Lanza ortak bir açıklamayla Trump’ı kınadılar.

Kaye ve Lanza ABD Başkanı’nı eleştirirken “Trump’ın saldırılarını gazetecilik yapma güvenini sarsmak ve ispatlanabilir gerçekler üzerinde kuşkular yaratmak için tasarlanmış stratejik saldırılar” olarak değerlendirdiler.

Başkan Trump ABD’de, New York Times, Washington Post ve CNN gibi gazete ve televizyonlardan oluşan ana akım medyayı, “yalan haber üretmek ve Amerikan halkının düşmanı olmakla” suçluyor.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X