Engin Özpınar
Engin Özpınar

Amerika ve Avrupa’da Putin’i kutlama krizi

Avrupa ve ABD’de liderlerin, Rusya’da seçimi kazanan Putin’e kutlama telefonları açmaları İngiltere Başbakanı Theresa May’i öfkelendirdi. Oysa May Rusya’yla ipleri kopartırken müttefiklerinin desteğini bekliyordu. Ve muhtemelen Moskova’yla girdiği mücadelede yalnız bırakılacağını hiç düşünmemişti.

Onu en çok üzen liderlerse Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve ABD Başkanı Donald Trump oldu.

Avrupa’da kutlamalara tepki gösterenler “Tebrik zamanı değil” derken Rusya karşısında İngiltere’ye “şartsız dayanışma” gösterilmesi gerektiğini savundular.

ABD’deyse Başkan Trump tepkilere hiç aldırmadan Putin’e telefon açtı, kutladı ve altı yıllık görevi süresince iyi dileklerini iletti.

Trump’a bu nedenle tepki gösterenlerin başında da Cumhuriyetçi Parti’den kendi arkadaşları geldi.

Örneğin Arizona Senatörü John McCain, Twitter üzerinde paylaştığı mesajında çok sertti. Şöyle yazıyordu: “Bir Amerikan Başkanı hileli seçimleri kazanan diktatörleri kutlayarak hür dünyanın liderliğini yapamaz. Başkan Trump, Vladimir Putin’i kutlamakla özgün ve adil seçim hakkı ellerinden alınmış her bir Rus vatandaşını küçük düşürmüş oldu.”

Ama öte yandan Senato çoğunluk lideri Mitch McConell da, “Başkan canı kimi isterse onu arar” diyerek, krize tam Trump’lık bir lafla açıklık getirmeye çalıştı.

İngiltere Başbakanı May, çifte ajanlık yapan eski bir Rus albayıyla kızının Salisbury kentinde sinir gazıyla zehirlenmesinden Moskova’yı sorumlu tutmuş ve Soğuk Savaş’ı andıran bir gerilim başlatmıştı.

Ne ki May’in bastırmasıyla İngiltere’nin yanında yer alan Almanya, Fransa ve ABD’nin desteği uzun sürmedi.

Brexit dolayısıyla AB ile ABD arasında yalnız kalan İngiltere, sinir gazı iddiasını arkasına alarak Rusya’ya karşı dörtlü bir cephe oluşturmak amacındaymış gibi göründü. Ancak hem ABD hem de Almanya’yla Fransa Theresa May’in bu oyunundan hoşlanmadı.
 

Doğu Guta’dan Şam’a füze saldırısı ve Batılılar

Doğu Guta’dan Suriye’nin başkenti Şam’a fırlatılan füze çarşıya isabet etti ve 35 kişi yaşamını yitirdi. BBC’nin haberine göre Esad yönetimi saldırıdan Feylak el Rahman örgütünü sorumlu tuttu. Söz konusu örgüt Ceyş ül İslam’dan sonra Doğu Guta’daki en büyük ikinci silahlı grup.

Reuters, Şam’a füzeli saldırının, bugüne değin düzenlenen saldırılar arasında en kanlılarından biri olduğunu belirtiyor.

O zaman ABD’den, koalisyon ülkelerinden, BM’den tepki gösterilmesi gerekmez mi?

Şam’ın bunu beklemeye hakkı yok mu?

Doğu Guta’daki çatışmalar nedeniyle sadece Suriye’yi suçlayan Batı medyasında, BBC dışında olayı haberleştiren bir mecraya rastlanmadı.

Tersi olsaydı, yer yerinden oynardı.

Öte yandan Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu Doğu Guta’da yakın zamanda 3 kimyasal saldırı girişiminin önüne geçildiğini açıklıyor.

Öyle anlaşılıyor ki, Şam’a saldırı Batılıları ters köşeye yatırdı.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X