Önceki akşam Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş göreve gelişinin 34. gününde kentimizdeki televizyonların ortak yanında ilk kez Bursalıların karşısına çıktı.

Moderatörlüğünü üstlendiğimiz programda değerli meslektaşlarım Namık Göz, Kübra Ulutaş ve Ali Mollasalih ile Sayın Başkan’a sorular yönelttik.

Aktaş ile öncesinde sabahki Acil Eylem Toplantısı ve Büyükşehir Belediye Meclisi’nde beraberdik.

Finali ise akşam özel yayınla yaptık.

Baştan peşinen vurgulayalım ki, Aktaş kente hakim olmuş bir görüntü veriyor.

Konuşmalarından kendinden son derece emin ifadeler kullanıyor.

Sorulara samimi yanıtlar veriyor.

Kendisinde Büyükşehir’i çözmüş bir hava sezdik.

Her ne kadar 3,5 yıllık Büyükşehir Belediye Meclis üyesi olsa da Büyükşehir Belediye Başkanlığı için öncesinden de bir hazırlık yaptığını gizlemiyor.

“Dersimi çalıştım” lafını tekrarladı.

13,5 yıllık belediye başkanlığı deneyiminin ardından 3 milyon nüfuslu kentin Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.

Kendisine Bursalıların da merak ettiği soruları yönelttik.

Örneğin; mali krize nasıl çözüm bulacaktı?

Yeni projelere nasıl kaynak temin edilecekti?

Başkan sabah Büyükşehir için kötü bir tablo çizse de her şeyin belediye tarafından yapılamaması gerektiğinin üzerinde durdu.

Yap-işlet-devret modelleri ve gayrimenkul satışlarına ağırlık vereceğini anlattı.

Yani, kredi geri ödemeleri ve faizleriyle bunalmış bütçeyi rahatlatma adına önümüzdeki yıl çok sayıda mülk satışı gündeme gelecek görünüyor.

Tabii ki, kaynak bulmanın olmazsa olmazı Ankara’nın desteği de gündeminde.

Başkan bu konuda Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’nun da desteğiyle  Yıldırım metrosu ve Güney Çevre Yolu projeleri için Ankara’da takip atağı başlatacaklarını vurguladı.

 

Doğanbey yıkılabilir mi?

 

Şüphesiz, hem sabah hem de akşamki özel yayında Başkan Aktaş Doğanbey için kafasında bir düşünce olduğunu dillendirdi.

Binaların teknik anlamda tıraşlanmasının mümkün olmadığını hatırlattı.

Meslektaşlarım, başkanın kafasındaki o düşünceyi açmasını istediler.

Neydi o düşünce?

Başkan buranın yıkılabilirliğini konuşmaktan kaçınmıyor.

Peki gerekli kaynak nasıl bulunacak?

Doğanbey’de çoğu yüksek katlı yapılarda olmak üzere 2 bin 700 civarında konutun varlığı biliniyor.

Başkan bunların her birinin ortalama 300 bin liradan kamulaştırılarak toplamda 800-900 milyon liralık bir kaynağa ihtiyaç olduğunu hesaplıyor.

Peki, bunca mali krizin konuşulduğu, rutin hizmetlerle anca kredi ve faiz geri ödemelerini karşılayabileceği bir bütçeye sahip olan belediye, Doğanbey’i yıkmaya kaynak bulabilir mi?

Başkan’ı bu konuda ümitsiz görmedik.

Galiba Ankara’ya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güveniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, buranın yıkılarak kentin tarihi dokusunu açığa çıkarmaya kaynak aktarabilirler mi?

Bugünkü konjonktürde çok zor gibi görünse de neden olmasın diye de sormak geliyor içimizden.

Aktaş burayı komple rekreasyon alanına döndürmeyi hedefliyor.

İçinde hiç bir binanın olmayacağı ve bölgede zaten yeterince yapı yoğunluğu bulunduğuna işaret ediyor.

New-York’taki Central Park tarzı, şehrin ortasında devasa bir yeşil alan oluşturulabilir.

Fakat, işin önü söz, ardı para.

Hem onca yapıyı bıkmaya hem de Bursa’ya örnek bir rekreasyon alanı kazandırma dev bütçe gerek.

Meseleye başka yönden baktığımızda da, aslında buradaki binaları kamulaştırmanın bedeli Büyükşehir Belediyesi’nin 2018 bütçesinin üçte birine tekabül ediyor.

Yıllara sari bir kamulaştırma programıyla konutların tahliyesi sağlanabilir.

Belki bir kaç yılda değil ama 5-10 yıl sonra burası tümüyle boşaltılabilir.

Bize göre, Türkiye’nin ve Bursa’nın o zenginliğe ulaşacağı günler de çok uzak değildir.

Çünkü, kentin ortasındaki bir çöküntü bölgesinin ortadan kaldırılması amaçlı başlangıçta iyi niyetle yola çıkılmış ancak sonrasında tarihi dokuyu zedelemiş bir yapı kütlesi var karşımızda.

Ortak yayında sadece Doğanbey’i konuşmadık elbette.

100 dakikaya sığmayacak konular vardı.

Çoğu gündüz yaptığı açıklamaların tekrarıydı.

Trafik, çevre, finans, personel, yönetim tarzı hepsini ele aldık.

Başkan’ı artık daha sık ekranlarda görmeye başlayacağız diyebiliriz.