Farkına varmadan düşülen psikolojik hata: Aptal Puma Sendromu

Aptal Puma Sendromu, zaman zaman birtakım şeyleri (daha çok iş fikirleri) düşünürken, konuşurken, tartışırken veya birçok eylemi gerçekleştirirken aklımıza kazımamız gereken oldukça güzel bir deyim.

Farkına varmadan düşülen psikolojik hata: Aptal Puma Sendromu

Aptal Puma Sendromu, zaman zaman birtakım şeyleri düşünürken, konuşurken, tartışırken veya birçok eylemi gerçekleştirirken aklımıza kazımamız gereken oldukça güzel bir deyim.

aptal-puma-sendromu-600x400.jpg

Kedilerin uzak atalarından olan pumaları bilirsiniz. Yaklaşık iki metre uzunluğunda benekli bir yırtıcı. Puma birçok özelliği ile ünlüdür ama en çok da hızlı ve kıvrak koşusu ile tanınır. Avının peşine düştüğü andan itibaren giderek hızlanan ve vücudunun tüm eklem ve kaslarını ortaya koyan hareketleri gerçekten de oldukça estetiktir. Bu ölüm koşuları bazen pumanın, bazen ise hayatı için koşan kurbanın zaferi ile sonuçlanır.
 
p-030.jpg

Yazımınızın konusu olan Aptal Puma Sendromu olarak adlandırılan bu fenomene göre pumalar, avlarını yakalamak için gerçekleştirdikleri eylemin yani koşunun süresini avlarının cüssesine göre ayarlamaktadır.

Konuyu biraz daha açmak gerekirse; pumaların bir ceylan avını sonuçlandırmak için harcadığı zaman ile, bir tavşanın peşinde geçirdiği süre aynı değildir. Puma, oldukça akıllı bir hayvandır. Bu nedenle de koşarken harcadığı enerji miktarı, avdan elde edeceği potansiyel enerji miktarını aştığı takdirde koşmaktan vazgeçer ve yenilgiyi kabul ederek başka avlar aramaya girişir. Yani kısacası elde edeceği ödülün verdiği emeğe deyip deymeyeceğini kestirir.

İşte “Aptal Puma Sendromu”, bunun tam tersini yapan insanların durumunu ifade etmek için kullanılan bir deyimdir. Bir tavşanın peşinden yıllarca koşan, sonra da yakaladığı avı bir çırpıda bitiren aptalları veya bu tip bir ahmaklığı ifade etmek için kullanılmaktadır.

Bir başka ifade ile; birçok insan, pozisyonları ile bağdaşmayan küçük şeyler peşinde ömür geçiriyor. Ceylan peşinde olması gerekirken, tavşan peşinde telef oluyor. Yani işin özü insanın kendine şu sormasından geçiyor. “Elde edeceğim şey, harcadığım emeğe deyecek mi?”

Başarı, emek-sonuç ilişkisindeki dengeyi iyi hesaplamakta gizlidir. Plansız ve hesapsız hedeflerin peşinden ısrarla koştuğumuzda; kaybettiğimiz en büyük gücün zaman olduğunu ve yerine başka hiçbir şey koyamayacağımızı aklımızdan çıkar

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X