Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Güven duygusu

Dünyanın en ünlü drama yazarı denilince akıllara ilk gelen isim W.Shakespeare’dir. Bir dizesinde şöyle der: Güven ruh gibidir çünkü terk ettiği bedene bir daha asla girmez.

ABD’li bir hekim var. 1938 yılında ölmüş. Adı Dr. Weston Price. Beslenme ve beslenmenin vücutta yarattığı etkiler konusunda dünyanın gelmiş geçmiş en büyük bilim insanı. 30 yıl boyunca Alaska yerlilerini, Avustralya Aborjinlerini, Amerika Kızılderililerini, Alp Dağları insanlarını incelemiş ve sonuçta beslenme bozukluklarına ait bir kitap oluşturmuş bu bilim insanı. Geleneksel metodlarına uygun beslendikleri zaman kafatası yapısından tutun da dişlerine, kaslarına kadar insanların gayet sağlıklı geliştiklerini, bir takım kronik hastalıklara yakalanmadıklarını, ruhsal yönden de son derece sağlıklı olduklarını bulmuş. Ancak şunu da bulmuş bu hekim. Bu insanlar geleneksel beslenme özelliklerini terk ettiklerinde (örneğin şehirlere göç edip rafine gıdalar, katkılı gıdalar ile tanışma başladığında) daha önce hiç karşılaşmadıkları bazı hastalıklar ile karşılaşmaya başlıyor, ruhsal ve bedensel yapıları da bozuluyor.

İletişim çağının zirve yaptığı günümüzde sağlık konuları ile ilgili de pek çok haber ve televizyon programları yapılmakta. Bu programlar içerisinde yıllarını halk sağlığına vermiş, araştırmalar yapmış, kırsal hekimlik tecrübesine sahip olan pek çok deneyimli bilim insanı da konuşup bilgiler veriyor, pankreasın insan vücudunda nerede olduğunu bilmeyen, tıbbi terimleri anlatırken dili sürçüp bu terimlere ne kadar uzak olduğu belli olan kişiler de bilgi veriyor. İnsanımız da pinpon topu gibi bir ona bir buna bilgi alacağım diye koştururken bazen soluğu aktarlarda almak zorunda kalıyor.

Küçük bir örnek vereyim. 2016’da Nobel Tıp Ödülü’nü alan Dr. Oshinori, ara öğünlerin insan bedenine uygun olmadığını, aralarda bedenin aç kalması gerektiğini ve bu yolla vücudun kansere karşı savaştığını, yeni hücre ve protein yaptığını deneysel olarak gösterdi. Adamın ömrü çalışmakla geçti. Ancak bakıyorsunuz hâlâ birtakım insanlar ısrarla ara öğünlerin yararlarını anlatmakta. Artık kolesterol eksikliğinin depresyon başta olmak üzere pek çok hastalığa zemin hazırladığının sayısız çalışma ile kanıtlandığı günümüzde ısrarla tereyağının zararlarından bahsedilmekte. Oysa kalbimizin tereyağı içindeki butirik aside, gözümüzün tereyağı içindeki A vitaminine, beynimizin tereyağı içindeki kolesterol ve omega-3’e ihtiyacı olduğunu binlerce yıllık insanlık tarihi ve bugünkü bilim bize gösteriyor.

Kıymetli okurlarım. Bu dünyada her şeye sahip olabilirsiniz. Para, mevki, ün sahibi olabilirsiniz. Ancak sağlığınızı ve ardından bedeninizi kaybettiğiniz zaman yenisini alamazsınız. Anne karnında daha ilk hücreden itibaren son nefesimize kadar yediklerimiz ile şekillenmekteyiz. Yumurtaya, tereyağına, yoğurda, sebzelere, ete, doğallığını koruyan yağlara ve deniz ürünlerine ihtiyacımız var. Her geçen yıl köy çocuklarının burger kültürü ile beslenenlere oranla giderek artan sınavlardaki başarılarını gözlemliyoruz (bununla gurur duyduğumu ifade edeyim). Fiziki aktivite ve sağlıklı beslenme binlerce yıldır etkinliği kanıtlanmış insan ihtiyaçlarıdır. Buna uyduk uyduk. Uymazsak Shakespeare’den başladık, merhum Harun Kolçak’ın vasiyet gibi bir sözü ile bitirelim: Biz hayata dair plan yaparken, hayatın da bize dair planları olduğunu unutma.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X