Karanlıktan aydınlığa uzanan yol

Karanlıktan aydınlığa çıkmak için kendilerine defteri kalemi kılavuz edinen kadınların azim dolu hikayeleri ellerinde fırsat varken okumak istemeyen gençlere ışık tutacak nitelikte.

Karanlıktan aydınlığa uzanan yol

HATİCE DAL

Her şeyden önemlisi, yaşlarına inat heyecanla her gün oturdukları sıralardan okuma-yazma öğrenmeden kalkmaya niyetleri yok.

Okumanın yaşı yoktur deyiminin en bariz örneği bu sınıfta yaşanıyor.  En küçüğü 35 en büyüğü 69 yaşında bu kadınların ortak özellikleri okuma yazma öğrenme aşkı ile yanmaları. Kendi tabirleriyle görmeyen gözleri okuma öğrendikten sonra açılmış. Hayatları boyunca defter kitap yüzü göremeyen kadınların azim dolu hikayeleri ellerinde fırsat varken okumak istemeyen gençlere ışık tutacak nitelikte. Kimisi Bursa’nın yerlisi, kimisi Karadeniz’den gelmiş, Doğu’dan göç eden de var aralarında. Hikayelerin başlangıç yerleri farklı olsa da birleştikleri yer Bursa Halk Eğitim Merkezleri. Ailesinden gizli gelen de var, eve gidince eşi ya da çocukları ile ders çalışan da. Okuma yazma öğrenme nedenleri de farklılık gösteriyor. Rahat gezmek için isteyeninden, torununa hikaye okumak isteyenine, Kuran-ı Kerim’in Türkçe’sini okumaktan, eşi yokken kendilerine ait olan bakkalın kasasında durmak için çabalayana kadar her birinin kendilerine göre ayrı ayrı nedenleri var. Ancak mesajları ortak: “Çocuklarınızı ne pahasına olursa olsun okutun.”

“YENİDEN DOĞDUK”…

Okuma yazma bilmedikleri dönemde kendi ülkelerinde yabancı gibi yaşadıklarını söyleyen azimli kadınların, yaşlarına inat heyecanla hergün oturdukları sıralardan okuma yazmayı öğrenmeden kalkmaya niyetleri yok. Hepsinin birbirinden farklı idealleri varmış çocukluklarında. Okuyabilselerdi olacakları meslekler bile hazırmış kafalarında. Örneğin, 63 yaşındaki Hanife Güler, Orhaneli’nin köylerinden. Kendi zamanlarında eğitim fırsatı olmadığını belirten Güler, “Okusaydım keşke. O zaman çok istediğim öğretmenlik hayalini gerçekleştirirdim. Okuma yazma bilmemek çok büyük bir eksiklikti bir yerden bir yere giderken sürekli birilerine bir şey sormak zorundaydık. Çoğu tersliyordu yanlış bilgi veren de vardı. Ama şimdi kendime yetiyorum” dedi. Bu sınıfta Güler gibi nice kadınlar da var, Ekreme Çalışkan, Semra Uca, Nazire Arman, Medine Özdemir, Rabia Ocakden gibi. Başarmanın haklı gururuyla yeniden doğduklarını söylüyorlar. 

ŞİMDİ MARKETİ VAR…

Başka bir kurs merkezinde en dikkat çekici hikayeye sahip olanı ise Satı Koçak. Okuma-yazma bilmeyen Koçak, ara sıra eşine yardım için geldiği marketin işletmesini üstlenmiş. Babasının kendisini okul yerine Kur’an kursuna gönderdiğini belirten Koçak, “Okuma-yazma bilmeden önce eşime yardıma geldiğim dükkanımızda müşteri geldiğinde ‘ne alacak ben bunları hesaplayabilecek miyim diye korkuyordum. Kapıdan girdikleri andan itibaren onlara bakıyordum ama artık kendime güvenim geldi kim ne alırsa alsın hesaplarım diye düşündüğüm için kasaya gelmelerini bekliyorum” diye konuştu. Ailesinin kendisini bu konuda desteklediklerini de kaydeden Koçak, “Yıllar önce yapılması gereken şimdi oluyor. Oğlum istediğim kadar okumamı gerekirse ceketini bile satacağını söylüyor. Okuma bilmeden önce kör gibiydim şimdi dünyayı görmeye başladım. Okuma yazmayı öğrendim şimdi gidebildiğim yere kadar okuyacağım” açıklamalarında bulundu. Tanıştığımız en yaşlı kursiyer ise 70 yaşındaki Şefika Biçer oldu. Biçer, Okuma yazma bilmediği için kendisini hep eksik hissettiğini bu açılan kurslarla kendisini tamamladığını söyledi. Okumanın 7 de 70 te de aynı heyecanı yaşattığının en somut örneği oldu Şefika Biçer. 

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X