Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Kölelik çağı

Bir özgürlük tasavvuru yapılacaksa modern toplum tarafından tasarlanan “dünya” algısı insanlığa pek çok şey kazandırmayacaktır. Çünkü insan “ahlaki silahlarını” terk etmiştir.

Ahlak eylemi ortaya koyamaması onun artık “hür” kalmadığının işareti. Modern insan sahip olduğu konut, giyecek, yiyecek, konfor/haz üzerinden özgürlüğünü yitirdi. Ona bolluk olarak görünen şeyler başka alanlarda maruz kaldığı” kıtlık” algısını tanımlamasına engel görünüyor.

Eski dünyada yiyecek kıtlıkları yaşanmaktaydı ama mekân ve zaman algısı noktasında yoksul mevzu yoktu. Şimdiki zamanda yiyecek bolsa da “ mekân” kıtlık içindedir. Kentler tanzim edilmiş ve sahiplenilmiş halde. Mekânın sahipleri, sosyal toplulukları proleterleştiriyor ve sınıfsal hizmet tabakalarına ayrıştırıyor. Bunun basit bir “mülkiyet düzenlemesi” ya da sadece hukuka ait “ hakların teslimi” meselesi olduğu iddia edilmemeli. 

Günümüzün insanı bir yandan çok varsıl diğer yandan tam aksine yoksul ve şaşkın.Bu şaşkınlığı her yaşta ve cinste olanlarda görmek mümkün. Bunca bol giyecek varken insanların estetikten bihaber, zevksiz, ahenksiz giyinmeleri bile şaşkınlığın işaretidir.

Bu bir hastalık ve dünyanın her yerinde var olan bir hastalık. Bu bir kopuş. Maziden kopma,tarihi ten,gelenekten, görgüden, değerlerden kopma. Ve bu kopuş özgürlük olarak ifade edilen köleliktir. Eşyanın kölesi, duyguların kölesi,modanın kölesi,tüketimin kölesi,her türlü manüplasyonun algının kölesi. Öyle bir hal ki özgür yaşadığını zanneden köleler sürüsü insanlık ne rahatı bulabiliyor ne de huzuru.

Geçen hafta Balkanlar’a geziye çıktım. Beraber olduğumuz arkadaşlar beni isteğim üzerine Üsküp’te bıraktılar kendileri Avrupa’ya gittiler. Onlar on ülke on iki şehir gezerken ben doğduğum şehirde kaldım. Hiç yabancısı olmadığım Üsküp’te sekiz gün kalarak akrabalarımla dostlarımla keyifli zaman geçirdim.

Her yıl en az bir kere gittiğim bu topraklar aynı duruyor ama insanlarda huzur hep geriye gidiyor. Kiminle konuştuysam umutsuz ve şükürsüz. İşi düzgün olanlar şikâyetçi değiller ancak çocuklarının geleceğinden endişeliler. ‘Biz bu nesli nasıl koruyacağız endişesi. Bu endişe hem Müslüman kesimde hem Hıristiyan kesimde var.

Hıristiyan kesimin yoğun olduğu kahvede  Makedon bir siyasetçi, Müslüman bürokrat ve Makedon bir üniversite hocası ile kahve içip sohbet ediyoruz. Bürokrat aynı zamanda tercümanlık yapıyor. Profesör sosyolog.Uzun bir sohbet oldu. Ben sadece profesörün tespitini aktaracağım.Tespit şu:” İnsanlar, anlaşılmaz hale geldiler.Vücutlarında dövmeler,kulaklarında küpeler, saç sakal karışık üst baş, erkek kadın yarı çıplak. Bunları özgürlük adına yapıyorlarsa bu bir zavallılık. İşin doğrusu tam olarak niçin böyle davrandıklarını da bilmiyorum. Anlamaya çalışıyorum anlayamıyorum. Bu konuyla ilgili ciddi bir doktora yaptırmak lazım.Bu sadece bizde böyle değil. Dünyanın hali bu.”

İnsan bu. Bütün canlıların içinde en doyumsuz, en çok tahribat yapan,bencil, çıkarcı,bozguncu varlık. Akıl sahibi, vicdan sahibi, bilgi sahibi olan da insan. İnsan bu meçhul.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X