Engin Özpınar
Engin Özpınar

Kudüs krizini yaratanlar başaşağı yuvarlanıyor

Gidişatın vahametini Kudüs’teki olaylardan çok Moskova’dan gelen şu haber gösterdi: Rusya ve Çin orduları mevcut işbirliğini daha da ileriye götürme ve güçlendirme kararı aldı. Bu konudaki görüşmelerin Moskova’yı ziyaret eden ÇKP Merkez Komitesi üyesi ve Askeri Komisyon Başkan Yardımcısı Zhang Youxia ile Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu arasında başlatıldığı açıklandı. Çinli yetkili, iki ülkenin orduları arasındaki işbirliğini daha yüksek bir düzeye taşımak istediklerini söyledi. Ve Çin tarafı hiç zaman kaybetmeden kendi ordularının modernleşme çabalarını Rusların önüne serdi. Rusya Savunma Bakanı da, iki ordu arasındaki stratejik işbirliğinin sürekli olarak geliştirilmesi yönünde çaba göstereceklerini belirtti. Demek ki, Ortadoğu’da ABD, İsrail ve Suudi Arabistan üçlüsünün Kudüs çılgınlığı, Ruslar ve Çinliler tarafından savaş davullarının sesinin daha yakından geldiğine ilişkin çok güçlü bir işaret sayıldı.

***

Ayrıca, Kudüs çılgınlığı ABD Başkanı Donald Trump’la başlayıp, onun iktidardan düşürülmesiyle sona erecek bir gelişme de değil. Trump’ın çıkışı, Washington’ın çoktandır zamanını kolladığı Ortadoğu projesinin işaret fişeğine benziyor. Peki, proje neydi? Bölgeyi İran’ın etki alanı olmaktan çıkarmak, buna karşılık İsrail’i güçlendirerek onun bölgedeki etki alanını genişletmek, ona daha fazla toprak kazandırmak, Kürdistan’ı kurmak ve fırsatını bulduklarında Şam’ı Esad’ın başına yıkmaktı. Tabii ki, uygulama başarılı olduğu takdirde Rusya da kaybedecekti.

***

Ne var ki, dünyadaki tepkilerin yoğunluğundan, üç kafadarın foyası ve boyası çabuk döküldü. Ne yapacağını bilemez durumdaki ABD Dışişleri Bakan Rex Tillerson, Paris’te Fransa Dışişleri Bakanı’yla yaptığı görüşmenin ardından, “ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması hazırlıkları en az iki yıl sürer” diyerek ortalığı yatıştırmaya çalıştı. Suudi Arabistan’daysa yönetim, ülkedeki gazete ve televizyonların Trump’ın Kudüs kararıyla ilgili olarak çok fazla yayın yapmamalarını istedi. Bu arada Ürdün’de düzenlenecek olan ABD ve İsrail karşıtı gösterilere Suudi vatandaşlarının katılmamaları konusunda uyarıda bulundu. İsrail ise lanetleniyor. Kimi Yahudi cemaatleri bile Filistin davasına sahip çıkarak, bulundukları ülkelerde protesto gösterilerine katılıyorlar. O zaman, taktik şöyle olmalı: Yumuşamak, geri adım atmıyormuş gibi yaparak geri adım atmak ve sorunu zamana yaymak… Evet, şimdi sıra taktik değiştirmekte. Bakalım işlerine yarayacak mı? 

***

Olayın bir de teröre destek olan yanı var. Arap medyasındaki bazı yorumlara göre başta IŞİD ve El Kaide olmak üzere bölgede yuvalanmış terör örgütleri şimdiden ellerini ovuşturmaya başladılar. ABD ve Suudi Arabistan’ın açıkça İsrail’e destek vermelerinin şu anda yeraltına yerleşen kökten dinciliği yeniden cesaretlendirebilir.

***

Bu süreçten kazançlı çıkan İran olursa şaşırmamalı. Bir kere ABD’nin başında Trump gibi birinin bulunması onun en büyük şansı. Sonra dış politikayı bir silah olarak kullanmakta çok usta. Konu Kudüs: Tahran yönetimi, önce BM kararlarını, uluslararası yasaları ve bildirileri anımsatıyor. ABD’yi, Kudüs’ün İsrail tarafından işgaline meşruiyet kazandırmaya çalışmakla suçluyor. Biliyor ki, Trump diplomatik dilden anlamaz. O zaman ABD dışişleri dinlesin diye düşünüyor herhalde. Üslubunu bozmuyor. Ve böylece Trump’a “Seni ciddiye almıyorum” mesajı da göndermiş oluyor.

***

Kudüs krizi de gösterdi ki, Batı eski Batı değil. Batı dağınık. Batı’da kafalar karışık. Arap dünyası: Büyük ölçüde İsrail’e teslim olmuş durumda. İnanılacak gibi değil… Rusya, Türkiye ve İran: Aynen devam. Irak ve Suriye’yi de dahil ederek… Ve yanlarında bir dev Çin! Büyük değişim. Ve her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Bakalım nereye kadar?.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X