Bursaspor ligde son galibiyetini 14. haftada deplasmanda oynadığı Konyaspor karşısında aldı. Kupa defterini de Gençlerbirliği karşılaşması ile kapadı. Gidişat iyi değil. Başakşehir karşılaşmasında oynanan futbol karamsarlığı daha da artırdı. Her takım yener, yenilir, bundan doğal bir şey olamaz. Ama yenilmeden yenilmeye çok fark var. Çıkarsın çatır çatır topunu oynarsın ama gücün yetmez, hakem yanlış kararlar verir ona eyvallah. Ama bir çaba göstermeden, mağlubiyeti kabul edersen o zaman sıkıntı var demektir.

“Kulübe zayıf, hocanın elinde hamle oyuncuları yok” diyorduk. Elle tutulur en önemli mazeret de buydu. Gidecekler gitti, alınacaklar da alındı. Sow, Grozav ve Shehu transferinden sonra Paul Le Guen’in artık sazı eline alması gerekiyor. Kadro kalitesi hiç fena olmadı. Hasan Parlakay dünkü basın toplantısında hocanın “Shehu’yu da alın başka transfer istemiyorum” dediğini söyledi. Bu durumda artık sahada icraat zamanı…

Kayserispor maçı sonrası sistem değişikliği ile Fransız teknik adam takıma iyi bir ivme kazandırmıştı. Ama son haftalarda hızla geriye giden bir Bursaspor görüyoruz. Özellikle hücumsal anlamda üretkenliğin kaybolması en büyük handikap olarak karşımızda duruyor. Agu ve Badu’nun orta sahada bir türlü istenilen verimi ortaya koyamaması, Batalla’nın da (sakatlığı nedeniyle 4 hafta takımdan ayrı kalacak) rakiplerin aldığı önlemler nedeniyle üretkenliğinin düşmesi, hücumsal aksiyonu oldukça düşürdü. Yapılan takviyelerle artık tüm camia farklı bir Bursaspor görmek istiyor. Alanyaspor maçı iyi bir fırsat. Taraftar Bursaspor’un 5. şampiyona yakışır şekilde oynamasını istiyor.  Paul Le Guen’in de bunun farkına varıp gerekenleri

yapacağını düşünüyorum.

Borç ve başarı farkı!

Süper Lig’de yönetimlerin en kolay yaptığı şey, transfer yapmak. Herkes işin kolayına kaçıyor. Bursaspor ile birlikte altyapıya yatırım yapan takım bir elin 5 parmağını geçmez. Transferlerde Euro’lar dolarlar havada uçuşuyor. Ama oyun kalitesi hiç de harcanan transfer rakamları ile doğru orantılı değil. Kulüpler borç batağında çırpınıyor. Veriler de bunu gösteriyor…

UEFA, 2016 yılı verilerine göre Türkiye’nin Avrupa futbolunda net borç miktarı en yüksek üçüncü ülke olduğunu ve ilk 20’de üç Türk takımının yer aldığını duyurdu. UEFA’nın yayımladığı 2016 yılı bütçe raporunda, Avrupa futbolundaki takımlar ve ülkelerin; gelirleri, giderleri, borçları, forma satışları, kulüp yatırımları ve sponsorları doğrultusunda ekonomik durumları yer aldı. Rapora göre, Avrupa’da 2016 yılında birçok kulübün net borç miktarı düşüş gösterirken Türkiye’de ise yüzde 3 artışla toplam 683 milyon Euro’ya çıktı. Gelin görün ki UEFA Şampiyonla Ligi, UEFA Avrupa Ligi’nde kulüp başarıları ortada. Milli takım düzeyinde farklı bir görüntü yok. Avrupa ve Dünya kupalarına kaç kez katılabildik? Uzun vadeli plan program yapıp, ithal oyunculara verdiğimiz paraların belli bir bölümünü altyapılara aktarmadan biz daha çok borçlanır, kulüpleri de batırırız.