Hep soruyordum kendi kendime…

Siyasi partiler seçim ittifakı yapıyor da seçmenler niye yapmıyorlar?

Onların başı kel mi?

Değil!

O halde seçmenlerimiz de gayet güzel bir ittifak yapabilirler aralarında…

Nasıl mı yapacaklar?

Bu konuda patenti bana ait süper bir proje geliştirdim…

*

Projemin adı;

Komşu apartmanla veya siteyle seçim ittifakı!

Nasıl uygulanacak bu ittifak?

Gayet kolay…

Şöyle uygulanabilir…

Seçmeni çok olan apartmanın yöneticisi, seçmen sayısı daha az olan komşu apartmanın yöneticisiyle bir araya gelip şu teklifi sunacak…

Diyecek ki;

“Önümüzdeki seçimde sizin apartmanın sakinleri, bizim dediğimiz partinin büyükşehir belediye başkan adayına oy versin, bizim apartmandakiler de sizin istediğiniz partinin ilçe belediye başkan adayına…”

*

Bu teklif karşısında seçmeni az olan apartmanın yöneticisi, doğal olarak şu soruyu sorabilir:

“Niye biz sizin büyükşehir adayınıza oy veriyoruz da siz bizim ilçe belediye başkan adayımıza veriyorsunuz?”

Böyle bir soruya karşılık, apartmanın parsel ve kat büyüklüğü ile mahalledeki konumu hatırlatılarak şöyle bir yanıt verilebilir:

“İşte eyle!”

*

İki apartman yöneticileri belediye başkan adaylarında anlaşırlarsa, protokole isterlerse belediye meclisi üyeliği ve muhtar adaylıkları da eklenebilir.

Seçmen ittifakı daha da genişleyebilir, birden fazla apartman, siteler dahil edilebilir.

Hatta sokak ve mahalle bazında bile uygulanabilir.

Böylece ittifak ruhu sayesinde komşuluk ilişkileri, dayanışması da artar.

Daha bir huzur, güven ve kardeşlik havası hakim olur.

Hele bir de ittifak yaptıkları partilerin belediye başkanları seçimi kazanırsa, hizmet akar, oluk oluk…

*

Peki tutar mı bu seçmen ittifakı?

Tutmasına tutar da tek endişem, siyasi partiler kıskanıp bozabilirler…

“Milli iradeye niye ipotek koyuyorsun kardeşim? Karıştırma kafasını vatandaşın seçmen ittifakı, apartman ittifakı diyerek! Bu ülkede demokrasi var! Bırak özgür iradesiyle hangi partinin belediye başkan adayını seçmek istiyorsa, gidip oyunu ona versin” diyerek tepki gösterebilirler.     

 

Geri pas yasaklansın!

 

Futbolda heyecanı öldüren, oyunu soğutan hareketlerden biri de geri pas!

Öyle futbolcular var ki, takımı tam atağa kalkarken o dönüyor ta orta sahadan kendi kalecisine geri pas atıyor!

Maçı sahada ve ekranda izleyen futbolseverlerle dalga geçer gibi!

Teknik direktör olsam, o dakika çıkarırım oyundan onu!

Takımı galip olsa, skoru korumak için zamandan çalıyor diyerek, biraz olsun hoş göreceğiz…

Fakat takımı mağlupken bile bu geri pasları yapıyorlar.

Bir takımın kalecisine verdiği geri pası sayısı, rakip kaleciye attığı şutlardan, kullandığı korner ve faul sayısından çok olur mu?

Olursa, o maçtan puanla dönebilir mi?

Keşke VAR sistemini getireceklerine, futbol maçlarında kaleciye geri pası yasaklayan uygulamayı getirseydiler.

Gereksiz yere kalecisine geri pası yapan futbolculara kart göstersinler, hiç olmazsa…

Caydırıcı olur belki!

 

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur!

 

TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmeleri sırasında yaşanan gerginliği MHP Milletvekili eski futbolculardan Saffet Sancaklı, esprili konuşmasıyla yumuşatmış…

AK Parti milletvekili eski Beşiktaş’lı Alpay Özalan’ı da göstererek, şu espriyi yapmış Sancaklı:

“Biz Alpay’la futbol oynarken, 20 sene boyunca maçlarda 70-80 kilometre hızla gelen en az yarım kiloluk toplara kafa attık. O yüzden ufak tefek hatalarımızda bu bizi lütfen mazur görün!”

Saffet’in gülümseten esprisini okuyunca kafama takıldı…

Meclis’te eski boksör milletvekili var mıdır acaba?

Varsa, onun kafası da kim bilir nasıldır?  

Demek ki sporcu vekil seçerken kafalara dikkat etmeli!

 

Deprem

 

Dün öğle saatlerinde Mudanya’da meydana gelen 3.9 şiddetindeki deprem, yalnız ilçe halkını değil tüm Bursa’yı korkuttu.

Depremin şokunu atlatanlar telefonlarına sarıldılar.

Sosyal medyada paylaşılan bir mesaj çok dikkat çekiciydi:

“Bu deprem ne ki? Asıl hafta içinde belediye başkan adayları açıklanınca sallanacak Bursa! Koltuklarında oturamayacak çoğu kimse…”