Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Pazar Çeşnisi

Burak Yılmaz’ın, kaza yaptıktan sonra kaçması, geçen haftanın en çok konuşulan haberleri arasında yer alıyordu.

“Kazadan sonra, karakola gidip ifade vereceğimi bilmiyordum” diyen ünlü futbolcunun pişkinliğini bir yana koyuyorum.

Yılmaz’ın alkollü olduğu için kaza yaptığını ima eden usta kalem Hıncal Uluç, Galatasaray’ın efsane hocalarından Jupp Derwall’in, maç gecesi futbolcuları dinlendirdiğini hatırlatmış ve aksi halde gelecek hafta oynanacak

maçta hüsran yaşanacağını anlatmış.

Çünkü kaslar maç gecesi dinlenmeye alınmazsa, hafta başı antremanlara hazır olmaz, yorgun kaslar hazır olmazsa da sakatlıklar gelir.

Peki bu kadar açık bir gerçek ortadayken, çuvalla para alan futbolcular, takımları galip gelsin veya yenilsin, ne yapıyor maç geceleri?

O bar senin, bu bar benim, vur patlasın, çal oynasın…

Bununla kalsa iyi.

Sigara içen, alkollü içki tüketen çok sayıda futbolcu varmış Türkiye Süper Ligi’nde.

Hep merak etmişimdir, bu kadar fahiş paraların döndüğü bir sektörde, milyonlarla oynayan futbolcuların bu öz güveni nerden gelir?

Velhasıl, asgari ücretle çalışan bir overlokçunun işe 10 dakika geç kaldığı için kapının önüne konulduğu, yılda 10 milyon lira kazanan futbolcuların alkollü bir şekilde kaza yaptıktan sonra baş tacı yapıldığı bir ülkede yaşıyoruz.

 

 

***

 

İktisadi Kalkınma Vakfı tarafından yapılan son araştırmaya göre Türk halkının yüzde 78,9’u AB üyeliğini destekliyormuş.

Ancak AB’ye üye olunabileceğine olan inanç yüzde 31,2.

Sonuçlar sarsıcı değil mi?

Bakanlarımızın toplantı yapmalarına izin vermeyen,  askerimizi, polisimizi şehit eden teröristlere başkentlerinde gösteri yaptıran, 15 Temmuz hain darbe girişimine ses çıkarmayan AB’ye girmemize toplumun kahir ekseriyeti destek veriyor.

Üstelik adamların almayacaklarını bile bile.

Neden?

Nedeni, araştırmanın bir başka maddesinde.

Türk halkı, ekonomik nedenlerden dolayı AB’ye girmek istiyor.

Yani refahının artması için, zenginleşmek için.

Bu ibretlik araştırmayı, toplumun reflekslerini ölçemeyen ve bin yıldır muhalefette olan siyasetçiler iyi okumalı.

 

***

 

Rıdvan Dilmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, parkasız Deniz Gezmiş olduğunu iddia etmiş.

Erdoğan parkasız Deniz Gezmiş midir bilemem ama Rıdvan Dilmen’in dört başı mamur bir tartışma yaratacağına bahse girebilirim.

 

***

 

Astana’da vücut bulan ve 2018’in başlarında toplanması öngörülen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nde, PKK ve YPG’den bağımsız Kürt grupların katılması gibi son derece yerinde bir formül gündemde.

Taraflar, bu formülde mutabık gibi.

Demek ki neymiş:

Türkiye Kürtlere değil, terörle bütünleşmiş Kürtçü hareketlere karşıymış.

Suriye’deki çözüm, Türkiye siyaseti için de örnek olmalı ve Kürtler PKK teröründen bağımsız bir parti kurmalı.

 

***

 

Malum kentsel dönüşüm uzun zamandan bu yana kentimizde sürüyor.

0,50 emsal artışı esasıyla yapılan binalar yükseldi/yükseliyor.

Kentsel dönüşüme uğrayan her binanın altında ise iş yerleri var.

Hem de birden fazla…

Bu kadar fazla dükkan işler mi?

Bu sorudan önce bu kadar fazla iş yerine ihtiyaç var mı sorusu daha doğru.

İktisadın temel kuralı, arzı belirleyen temel etkenin talep oluşudur.

Talep sabitken, arzın bu denli yükselmesinin sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.

 

***

Bursa Valiliği İl Göç İdaresi, “Soru ve Cevaplarla Suriyeliler ve Göç” konulu kitapçık hazırlamış.

177 soru ve cevabın içinde olduğu kitapçık Türkçe ve Arapça dilinde yazılmış.

Suriyelilerin merak ettiği tüm sorular, uyum sorununu gidermek için hazırlanmış.

Geç ama son derece yerinde bir çalışma.

Nitekim ortada bir sonun varsa bunun temel nedeni uyumsuzluktu.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X