Polonya’yı ‘bardakta mısır’la tanıştırdı

Yaşam öyküsüyle genç zihinlere ilham olan Bursalı Ekrem Sezgin, üniversite okumak için gittiği Polonya’da hayata geçirdiği “bardakta mısır” fikriyle büyük bir başarıya imza attı.

Polonya’yı ‘bardakta mısır’la tanıştırdı

GÜNAY YUMRUKTAY

Sezgin, girişimci ruha sahip yaşıtlarına tavsiyede bulunarak kendilerine güvenmelerini ve sabırlı olmalarını söyledi.

Ekrem Sezgin, Bursalı genç bir girişimci…  Genç diyorum çünkü, daha 18 yaşındayken Polonya’yı bardakta mısırla tanıştırdı.

Benimle tanışması da, bir e-posta ile başladı. Editörlüğünü yaptığım Söz Sizde köşesine attığı e-postada başarı hikâyesini ve bu başarıyı fark eden Polonya’da ulusal bir gazetede yayımlanan röportajını göndermişti. Hem 18 yaşında genç girişimci hem de kendisini Polonya’da fark ettiren üniversiteli bir Türk. 

g-02.jpg

Ekrem’in ilginç ve bir o kadar da başarılarla dolu hikâyesini, tatil için geldiği Bursa’da görüşüp öğrenme fırsatımız oldu. 

Ekrem öncelikle, sevdalısı olduğun Bursa’ya, babaocağına hoş geldin. Hem iş ortağınız hem de hayatınızı birleştireceğiniz Vika Hanım’a da hoş geldiniz diyorum.

♦ Ben teşekkür etmek istiyorum size ve Olay gazetesine. Polonya’da şehrimizin gazetesi Olay gazetesini internetten sürekli takip ediyorum. Ve bu mutluluğumu Bursalı hemşerilerimle paylaşmak istedim. Siz de attığım e-posta’ya karşılık verdiniz ve köşenizde yayımladınız. Bursa’ya evime gelip odama girdiğimde gördüğüm manzara karşısında mutlu oldum ve bir o kadar da gururlandım. Ailem, Söz Sizde köşesinde çıkan yazıyı çerçeveletmiş ve odama asmış. Başta 18 yaşında Polonya’ya gitmek konusunda fikir ayrılığına düştüğüm ailem benimle gurur duyuyordu artık. Gurur verici bir şey bu. Şimdi 22 yaşındayım ve henüz yolun başında olduğumu biliyorum.

Bu yola çıkmaya seni tetikleyen ne oldu? Polonya fikri nereden çıktı?

g-01.jpg♦ Henüz 17 yaşında lisedeyken, girişimci olup bir şeyler yapmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Bunun da dil öğrenmeden olmayacağını biliyordum. O sebeple yurtdışında bir şeyler yapmam gerekiyordu. Dil öğrenmem, eğitim almam lazımdı. Bunun için de bir psikolojik hazırlığım oldu. Kendimi 3 ay boyunca odama kapattım. Yabancı dil öğrenmeye çalıştım. Kendi çabamla bir şeyler öğrendim diyebilirim. Polonya’ya gidince de ilk yıl dil dersi aldım. Sonra üniversiteye girişteki sınavı da başarıyla verince, Lodz Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler ve Pazarlama bölümünde eğitime başladım. 

Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir gençsin.  Bu serüvenin biraz daha detaylarına girelim istersen.  

♦ Burada üniversite ve dil eğitimi devam ederken bir yandan da bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Şimdiki ortağım Ukraynalı Vika ile tanıştık. İyi ki Vika’yı tanımışım diyorum her zaman. Bana bu girişimcilik anlamında çok faydası oldu.

Bardakta mısır senin hayatının dönüm noktası galiba. Nedir bu hikâye anlatır mısın? 

♦ Yaz tatili için Bursa’ya geldiğimizde Vika’nın dikkatini hepimizin bildiği bardakta mısır satan el arabaları çekti. ‘Polonya’da böyle bir şey yok’ dedi. Polonya’ya döndüğümüzde Vika bir gece rüyasında benim bardakta mısır sattığımı gördüğünü söyledi. Çok etkilendim açıkçası. Rüya gibi bir iş derler ya aynen öyle. Neden burada da bardakta mısır satmayayım ki… Kimse bilmiyor, yeni bir tat. Eh bu arada çene de var bende. Yaparım ben bu işi dedim.  İşçi olarak çalışmaktansa küçük de olsa kendi işimi yaparım diye düşündüm. Eee genciz, kendimize de güveniyoruz. 

Dil sorunu yaşamadın mı?

♦ O konuda Vika’ya çok şey borçluyum. O 5 dil biliyor. Bir tanesi de Lehçe.

Vika da sen de öğrencisiniz. Hangi bölümlerde eğitim alıyorsunuz üniversitede?

♦ Ben Uluslararası İlişkiler ve Pazarlama bölümünde okuyorum, ortağım Vika da gazetecilik eğitimi aldı. Bu sene mezun oldu. Benim okul henüz bitmedi.

g-03.jpg

Şirket mi kurdunuz? Satış işi nasıl başladı peki?

♦ Aslında kolay olmadı. Bir yıl çok uğraştık. Dil sıkıntısı var. Evrak koşturmacası ayrı bir sıkıntı. Bir evrak almak için şehrin bir tarafından diğerine gitmek zorunda kalıyorsunuz. Okuldaki öğretmenlerimizden avukat birinin çok yardımı oldu evrakları tamamlamamızda. Sonunda Vika ile ortak olduk. Prosedür vesaire derken. Yeşil Food ortaya çıktı. İlk başta Lodz’un en büyük alışveriş merkezlerinden birinde satmaya çalıştık. Böyle bir kaç alışveriş merkezinde denedik olmadı. Ve karar verdik Vika’yla. Hedef kitlemiz üniversite…

Neden üniversitede satış yapmaya karar verdiniz? 

♦ Alışveriş merkezleri ve resmi yerler sıkıntı oluşturunca, üniversite yönetimiyle görüştük. Onlar da bu işe çok sıcak baktı. Bu arada Vika söze giriyor:  “Üniversiteli çok. Yeni lezzetleri merak ediyorlar ve sürekli açlar. Ve şunu iyi biliyoruz, ikili ilişkilerimiz çok iyi müşteriyle. Biz de öğrenciyiz sonuçta. Ve onların yeni bir tadı diğera arkadaşlarına anlatması yeterli oluyordu. İşe de yaradı.” 

Buradaki iklim işlerimizin büyümesine yardımcı oldu. Çünkü öğrenciler binada çok zaman harcıyor ve bu da bize yarıyor haliyle. 

Satış nasıl peki?

♦ Müşterilerimizin memnuniyeti bizim için çok önemli. Bu işi çeşitlendirmeye başladık. Lezzet bakımından. Bol peynirli, sosisli tost da satıyoruz. 

♦ Vika: Artık kendimize bir çalışan arıyoruz. Mesela bir muhasebeciye ihtiyacımız var.

Vika ile birlikte kurduğun startup’ın (küçük işletme) adı Green Food.  Neden Green Food? 

♦ Ben Bursa’nın Yeşil Mahallesi’nde doğdum büyüdüm. Yeşil Mahallesi’nin benim için ayrı bir yeri var. Hem geldiğim yeri unutmamak, hem de Bursa’yı, Yeşil semtini tanıtmak için bu ismi seçtim. 

Buradaki başarının sırrı sence nedir?

♦ Başarının sırrı bence önce Vika. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır değil mi? Ve tabi sonra iletişim. İletişimi iyi kurduğumuzu düşünüyorum. Her müşteriyle kendi arkadaşımız gibi ilgileniyoruz. İletişim kurabiliyoruz. Hepimiz genciz. Onlar da üniversiteli biz de. İnsanları seviyoruz. Ne var ne yok? Sınavlar nasıl gidiyor? Hayat nasıl? Birbirimize espriler yapıyoruz. 

g-04.jpg

Sen çok genç denebilecek bir yaşta böyle bir yolculuğa çıktın. Türkiye’de senin gibi girişimcilik hayalleri olanlara neler önerirsin?

♦ Günay Bey, ilk önce size söyleyebileceğim, dolayısıyla gençlere söyleyeceğim ilk şey; herhangi bir hedefi olmayan arkadaş çevresini değiştirmeleri. Arkadaş çevresi çok ama çok önemli. Hedefi olan, hayatta başarılı olmak isteyen arkadaşlar edinmeleri çok önemli. Eğer bir hedefleri varsa, bunun için yılmadan mücadele etmeliler.  Başarılı olacaklarına inanıyorlarsa, çevrelerindeki insanlara, özellikle de ailelerini ikna edebilmeliler. Aslında çok kolay değil. Hatta hiç kolay değil. Önemli olan bu hedefe ulaşabilmek için her türlü zorluğa göğüs germeleri gerekir. Ben, bunu tecrübe ettim. Üniversite eğitimi alırken bir yandan da çalıştım. Para kazanmam gerekiyordu geçimimi sağlamam için. P&G Gilette gibi işlerde çalıştım. Sonra bu bardakta mısır olayı işte…

Girişimcilik, ticaret ve pazarlama konusunda durumlar nasıl? Neler yapıyorsunuz? Girişimcilik, ticaret, pazarlama konusunda?

♦ Evet. Bu konuda bardakta mısır satışı ve bunun hem Polonya’da ulusal medyada yer alması hem de Bursa’da Söz Sizde köşesinde yayımlanması açıkçası önümü açtı ve cesaretlendirdi. 

Bu yayımlardan sonra, Polonya’da faaliyet gösteren Ttec adlı global pazarlama, yazılım işleri yapan bir firma ile iletişime geçtim. Onlar da kayda değer gördüler. Olay gazetesindeki Söz Sizde köşesinde çıkan yazı ve Polonya’daki ‘Gazeta Wyborcza’da çıkan röportaj etkili oldu. Bu anlamda Olay gazetesine çok teşekkür ediyorum. Çünkü bir yandan okuyup bir yandan hırsla iş hayatına girmeye çalışmak o firmanın da dikkatini çekmiş. Bir takım görüşmelerimiz oldu. Olumlu bir sonuç bekliyorum açıkçası. Yaz tatili dolayısıyla Türkiye’deyim.  Dönüşte ilk işim, bu firma ile görüşme olacak. Açıkçası umutluyum.

Yurtdışında uluslararası ilişkiler eğitimi alıyorsun. İyi bir girişimci olma yolundasın.  Uluslararası firmalardan da teklifler gelmeye başlamış, başka hedeflerin de var mı iş hayatının dışında?

♦ Evet. Öğrenim gördüğüm branşta ihtisaslaşmak, akademik anlamda kendimi geliştirmek istiyorum. Ve bu serüveni insanlarla paylaşmak istiyorum. Kitap yazmak, köşe yazmak gibi. Belki ileride bu da olur.

Son söz neler söylemek istersin Ekrem? 

♦ Aileler, çocuklarına şans versinler. Gençler de, hayatta mutlaka bir hedefleri olsun ve kendilerini geliştirsinler. Ülkelerine, doğup büyüdüğü topraklara faydalı olmak için çabalasınlar. Sabırlı ve azimli olsunlar. Unutmayalım ki, gelecek biz gençlerde… Bizler iyi yetişirsek ülkemiz de gelişir. 

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X