Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği yerleşim birimlerini hemen ve tamamen durdurmasına yönelik kararı yakın tarihimize ışık tutacak en önemli gelişmelerden birisidir. Ancak böylesine önemli bir gelişme ne yazık ki basınımızda geniş biçimde yer alamadı.

İsrail BM Güvenlik Konseyi’nden kendi aleyhine karar çıkaran İngiltere, Fransa, Japonya ve Rusya’nın da aralarında bulunduğu 12 ülkeye ani bir kararla yaptırım uyguladı. Yani İsrail yaptığı bu hamle ile dünyanın en büyük ülkelerine tek başına kafa tutacak gücü olduğunu bütün dünyaya haykırmış oldu.

Dünyaya yön veren kuruluşlar vardır. Avrupa Birliği, Şanghay 5’lisi, NATO vs… İsrail’in 8 milyonluk nüfusu, bir avuç toprağı ile dünyaya yön veren kuruluşları yöneten devletlere bu kadar radikal bir çıkış yapması bizi ister istemez dünyada her şey bildiğimiz gibi işlemiyor demekten alıkoyamıyor. Demek ki İsrail’in istediği zaman bütün dünyayı dize getirecek, devletlerden büyük ancak görünmeyen bir gücü var diye düşünmek zorunda kalıyoruz…

İsrail’in kendinde bulduğu gücü, bütün dünyaya yayılmış olan ve ülkelerin yönetiminde söz sahibi olan gizli yapılanmasından kaynaklanıyor. Mesela Türkiye’ye bakacak olursak bunun en büyük örneği FETÖ’dür. Bundan on yıl öncesine gitsek hiçbir mutaassıp aile FETÖ’ye Amerika’nın kontrol ettiği hain bir terör örgütü demezdi. Milletimiz FETÖ’ye dini bir cemaat muamelesi yapardı. FETÖ hakkında kötü söz söyleyen biri çıktığı zaman da o kişiye yönelik İslam’ı kullanarak baskı yapılırdı. Aradan belli bir süre geçtiği zaman anlıyoruz ki FETÖ, Yahudilerin, CIA’in, Amerika’nın güdümündeki bir piyonmuş…

FETÖ’nün böyle bir yapı olduğunu AK Parti’yi sevenler 17-25 Aralık’ta, sevmeyenler 15 Temmuz’da öğrendi. Muhalif kesimin bir kısmı da bu gerçeği Ergenekon, Balyoz operasyonlarında gördü. Yani herkes yılan kendi boynuna dolanınca tehlikeyi fark etti. Milletimiz koynunda beslediği yılanı maalesef önceden göremedi.

Bizler şu anda FETÖ’yü biliyoruz diyerek Yahudilerin tüm dünyaya tehdit savurabilecek gücünü tamamen ortaya çıkardığımızı iddia edemeyiz. Demek ki dünyadaki çoğu ülkenin, kritik noktalarına kendi adamlarını başarılı bir şekilde nüfuz ettirmişler. Az sayıda insanla bütün dünyanın kontrolünü tek başlarına kendi ellerinde tutmayı başarmışlar.

İsrail Başbakanı Netanyahu, Putin gibi güçlü bir lideri kendi makamında oturarak karşılıyor, Putin’den en ufak bir tepki yükselmiyor. İsrail, Amerika yönetimine gerektiği zaman en ağır eleştirileri bir çırpıda söyleyebiliyor lakin Amerika İsrail’in on tane kabul edilemez bir eylemine karşılık sadece bir tanesine ağzının ucuyla eleştiri getirebiliyor. Hani dünyanın en büyük gücü Amerika ve Rusya’ydı…

Avrupa’nın bu zamana kadar İsrail hakkında hiçbir eleştiride bulunduğunu göremedik. İsrail dünyanın büyük devletlerine bir çırpıda yaptırım kararı çıkarıyor ancak hiçbir devlet başkanı çıkıp da ‘Sen kimsin, elinden geleni ardına koyma’ diyemiyor. Çünkü İsrail istediği devlete anında operasyon çekebiliyor.

Yahudi sermayesi eskiden İngiltere’yi kullandığı için İngiltere dünyanın en büyük devletiydi. İngiltere’den sonra Amerika’yı kullanan Yahudi sermayesi Amerika’nın dünyanın en büyük gücü olmasını sağladı. Zira Amerika’nın kuruluşuna bakarsak güneşin batmayacağı imparatorluk olan İngiltere ile savaşarak özgürlüğünü kazanmış olduğunu görürüz.

Sokaktaki herhangi bir kişiye bu mevzular sorulursa ‘Amerika’yı zaten İsrail yönetiyor’  diyerek bu sözlerimize destek verdiğini görürüz.

Aradan uzun zaman geçtikten sonra da Yahudi sermayesi bu sefer Amerika’dan Çin’e doğru yol almaya başladı. Büyük şirketlerin gelecek hesaplamalarına bakarsak bunu rahatça görebiliriz. ‘Çin dünyanın yükselen gücü’ cümlelerini şimdiden duymaya başladık bile. Önümüzdeki günlerde Amerika’nın giderek küçülerek kendi içinde sürtüşmelerin baş gösterdiğini, Çin’in dünya gücü haline geldiğini görürsek şaşırmayız…

Bu vesileyle 2017’nin mevcut dengeleri değiştiren, terörü bitiren, kardeşlik ortamını pekiştiren; sevdiklerinizle birlikte mutlu olacağınız bir yıl olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum.