Muhammet Fatih Şahin
Muhammet Fatih Şahin

Siz olsaydınız ne yapardınız?

 18 Temmuz 2018 günü Şanlıurfa Harran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Pediatri Anabilim dalı’nda asistan olarak çalışan Dr. Bahattin Ahmet Yalçın’ın kafasına parke taşı vuran saldırganın eşi kameralar karşısına geçti ve şunları söyledi: Siz olsaydınız ne yapardınız?

38,5 derece ateşi olan çocuğunun ateşi düşmediği için insanları yoğun bakıma kaldıracak kadar vahşet uygulayan ve bu saldırıyı meşrulaştıran hiç kimse insanlıktan nasibini almış olamaz.

Toplumumuz öyle bir noktaya geldi ki şifa veren ele ceza vermek maalesef sıradanlaşmış oldu. Dün sosyal medyada gezinirken 5 dakika içerisinde 3 farklı doktora şiddet haberini okudum. Birincisi Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi’nde yaşandı. Yoğun bakımda yatan hastalarının hayatını kaybettiklerini öğrendikten sonra koltukları fırlatarak camları kıran ve gebe doktora küfreden hasta yakınının yaptıkları… Ancak bu vaka öylesine sıradanlaştı ki bir hekim olarak hiç yadırgamadığım bir haber oldu.

İkincisi ise Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatri Anabilim Dalı’nda meydana geldi. Kendine göre haklı olan zat-ı muhterem doktora sinirlenince önce tekme attı, arkasından bunların kafasına sıkacaksın diyerek ölümle tehdit etti. Altı güvenlik görevlisinin zor sakinleştirmesi sonucunda hasta dehşetinden kurtulmuş olundu.

Üçüncüsü ise şiddette unvanların da bir öneminin kalmadığını gösterdi. Şiddet Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Doç. Dr. Aytekin Kaymakçı’nın başına geldi. Çocuk Cerrahisi Polikliniği’nde hasta muayene ettiği sırada, kapıda bekleyen hasta yakınları arasında kavga çıktı. Kapıya çıkarak hasta yakınlarına, sırası geleni muayene ettiğini söyleyen Doç. Dr. Kaymakçı, kavgaya karışan bir hasta yakını tarafından önce hakarete maruz kaldı, ardında da yabancı cisimle saldırıya uğradı. Doktor Kaymakçı, Beyin Cerrahi Servisi yoğun bakıma yatırılarak müşahede altına alındı.

Kafasına parke taşı gelen doktorun yaşadığı olayın tartışmaları bitmeden üç şiddet haberinin ardı ardına gelmesi sağlık camiasını derinden üzmüştür. Bir hekim olarak kaliteli bir doktor olmak ve ülkeme daha fazla hizmet edebilmek için ders çalıştığım bir esnada bu haberleri okuduktan sonra aynı enerji ve heyecanla yoluma devam edebileceğimi kim söyleyebilir?

Doktorlarımız artık riskli bölümlerde çalışmak istemiyor. Yıllardır kalp cerrahisi, göğüs cerrahisi, çocuk cerrahisi kadroları boş kalıyor. Şiddet haberleri geldikçe bu kadroların dolmasını kimse bekleyemez.

Allah toplumları verdiği nimetleri geri alarak cezalandırır. Eskiden saatlerce hastane kapısında beklerken bugün istediğin profesöre cüzi bir ücret karşılığında muayene olabiliyorsanız bu Allah’ın kullarına verdiği bir nimetin göstergesidir. Ancak dün kapısında el pençe beklediğiniz doçentin bugün kafasını kırmaya başlıyorsanız bunun cezası tabii ki gelecektir.

En riskli bölümlere, insan hayatıyla doğrudan ilişkili bölümlere hiç kimse gitmek istemiyor. İşin kötüsü doktorlar artık hasta görmek istemiyor. Sözlü şiddeti doktorlar şiddet olayı olarak saymıyor.

Selçuk Üniversitesi’nde muayene olan iki üniversite öğrencisi besin zehirlenmesi tanısı konarak ilaçları reçete edilmiş ve önerilerle taburcu edilmiştir. Ancak serum almak isteyen gençler hekimin seruma gerek görmemesi sonucunda ‘emrediyorum, bana serum vereceksin’ hitabından sonra ‘defol’ cevabını almışlardır. Bunun üzerine ilgili mercilere sosyal medyadan tedavi almadıklarını iddia eden gençlerin iddiaları bir hafta sonra ulusal basına çıktı. Haberin başlığı ise ‘Doktor defol dedi’ oldu. Haberi okuyan vatandaşlar ise haberin altına doktorun insanlıktan nasibini almadığını, doktor diplomasının yırtılması gerektiğini yazdılar. Kısaca devletin serumunu gereksiz yere harcamak istemeyen, ilaçları doğru zamanda kullanmak isteyen bir hekim vicdansız birisi gibi lanse edildi. Sonuç olarak ilgili hekim ve ailesi yaşadığı olayların da etkisiyle derin bir üzüntü yaşayarak ilgili bölümün asistanlığından istifa etti.

Bu haksızlıkların vebali var. Hastanede taşkınlık çıkaran insanlar zaten gerçekten hasta olmayan insanlar. Allah hastaneye düşürmesin derler ama yolunuz hastaneye düşerse etrafınızda gerçekten hasta olan insanların mazlumluğu ile hasta gibi görünen insanların arsızlığı arasındaki farkı gözlemlemeye çalışın. Bunu yaparsanız tüm mesele kendiliğinden hallolacaktır.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X