Engin Özpınar
Engin Özpınar

Soçi’de Merkel-Putin buluşması ve ABD

Dünyada dengelerin değişimi kuşkusuz zaman alıyor.

Ancak bugün atılan kimi adımlardan değişimin yönünü kestirmek mümkün.

Bu bağlamda, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Soçi’de Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le bir araya gelmesi, ilk önemli örnek olarak gösterilebilir.

Merkel’in iki ülke arasındaki diyaloğa vurgu yapması, ikili ilişkiler için “stratejik çıkar” tanımını kullanması ve görüş birliğinin sağlandığını belirtmesi Washington’ın hiç hoşuna gitmeyecek adımlar.

Hele Merkel’in attığı “Kuzey Akım 2” projesi adımı, Trump’ı çıldırtacak bir karar olacak.

Nisan ayında Washington’ı ziyaret eden Merkel’e bu konuda Başkan Trump’ın baskı yaptığı biliniyor. Asıl sorun tabii ki, Rusya.

*

O görüşmede ABD Başkanı, Merkel’den projeye desteği kesmesini talep etmiş, enerjide Rusya’ya bağımlılığın artışındaki olası zararları anlatmış, en sonunda da gümrük tarifesinden taviz vermeye kadar yalvarıp yakarmış. Ama ABD Başkanı Trump, yarın ne yapacağı belli olmayan bir lider, güven vermiyor ve Merkel onun sözüne bakarak ülkesinin çıkarlarını tehlikeye sokamaz.

Avrupa’nın ABD’ye bakışı çok farklı artık.

AB yönetimindeki egemen görüş “ABD gibi bir dostunuz varsa düşmana ihtiyacınız yoktur” noktasına gelmiş bulunuyor.

Bu durumda AB’nin ABD’ye karşı bir İran adımı atması sürpriz olmayacak.

Trump, nükleer anlaşmadan çekilip İran’a ağır yaptırımlar getireceğini ve AB’yi de yanında görmek istediğini bildirmişti ya… Avrupa’dan “Biz devam ediyoruz” yanıtını alacak.

Merkel ve Putin’in Soçi’de diğer konuların yanında İran’ı da konuştuklarını bilmeyen yok.

Öyle görünüyor ki, Trump’ın ABD’si en büyük darbeyi buradan alacak.

*

Öte yandan Kuzey Kore, mide bulandırıcı bir askeri tatbikatla karşı karşıya bırakıldı. Kim Jong Un, nükleer silahlarından arınmaya çalışırken ABD ve Güney Kore orduları Kore Yarımadası’nda tatbikat başlattı.

Ve tabii ki Pyongyang dümeni acilen Çin’e çevirdi. Zaten Kim Jong’un dış politika yürütme sanatı konusundaki öğretmeni Pekin’di. Geri adım ne zaman atılır, ileriye nasıl yürünür, tüm bunları Pekin yönetiminden öğrenmişti.

Şimdi saldırı sırası Kim’de. ABD ve Güney Kore’ye “Tatbikatları kesin yoksa anlaşamayız” uyarısında bulundu.

Devrede artık Çin de var. Bu yüzden Trump’ın kafası bozuk. Washington’dan Kuzey Kore liderine bir yandan veryansın ediyor ama öte yandan yalvarıp yakarıyor.

Şu yanyana getirilen iki ifade de Trump’ın ağzından peşpeşe çıkıyor:

“Anlaşma yapmazsan sonun Kaddafi gibi olur… Anlaşma yaparsan mutlu olursun, ülkeni yönetirsin ve ülken zenginleşir…” Karşısında çocuk var sanki. Ama farkında değil, çocuklaşan kendisi.

*

ABD Başkanı’nın gazabından NATO da payını alıyor.

Ne ilgisi var diye sormayalım, kafası karışık Trump, konuları ve sorunları da karıştırıyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e bağırıyor: “İttifaka katkı sağlamayan üyelerin icabına bakın!”

Örneğin Almanya… Trump Berlin’in daha çok katkı vermesini istiyor. İyi de Stoltenberg Almanya’nın nasıl icabına bakacak?

*

Öte yandan himayesine aldığı İsrail Başbakanı Netanyahu suçlu ilan ediliyor Gazze’deki katliam nedeniyle.

BM uzmanları, insan hakları savunucuları yarın öbürgün Trump’ın da Netanyahu’yla birlikte yargılanmasını talep edebilirler. Niye olmasın?

*

Ve Trump’a göre, “Avrupa Birliği ülkeleri, Çin ve diğer ülkeler” çok şımarmışlar. Çünkü, (kendisinden önceki dönemlerde) ABD’den ne istedilerse yüzde yüz almışlar. Şimdi Trump, onlara karşılarında artık eski ABD’nin olmadığını gösterecekmiş.

*

Trump, en yakın ve en sadık müttefiki Avrupa’yı karşısına alıyor.

Yetmiyor Rusya ve Çin’i de Avrupa’nın yanına itiyor.

Ticaret savaşı yüzünden ABD’nin Japonya ve Güney Kore’yle de arası açık.

Soru şu: Trump’lı ABD nereye gidiyor?

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X