ABD haberi önce sızdırdı.YPG ordusunu sanki başka bir güç kuruyordu da Washington sonradan öğreniyordu.

Haberin kaynağı belli değildi.

Önce Reuters’ın adı geçirildi, onu The Times izledi, sonra da The Defense Post adındaki internet sitesinden söz edildi.

Bu savunma sitesi önemli bir iletişim kaynağıydı.

ABD’nin öncülüğündeki uluslararası koalisyonun sözcüsü Albay Thomas Veale o sitenin aracılığıyla duruma açıklık getirdi: Koalisyon DSG’yle birlikte 30 bin kişilik ordu kurmak amacındaydı, bu amaçla eğitimlere de başlanmıştı.

Amerikalı albay “koalisyon” deyince, işin içine diğer NATO ülkeleri de karıştırılmış oldu.

Oysa NATO’nun bir ilgisi yoktu. Genel Sekreter Stoltenberg, haberlerinin olduğunu ancak ittifaka danışılmadığını açıkladı.

Öyle anlaşılıyordu ki, ABD, sadece İsrail ve Suriyeli Kürtleri yanına alarak bir iş çevirmeye kalkmıştı. Ama tamamlayamamıştı. Bundan sonra da tamamlayamazdı.

Çünkü artık geri adım atıyordu.

Pentagon Sözcüsü Binbaşı Adrian Rankine Galloway, Afrin’deki PYD gücünü, IŞİD’le mücadelede müttefik olarak görmediklerini, desteklemediklerini ve onlarla hiçbir işlerinin olmadığını iddia ediyordu.

ABD öncülüğündeki koalisyonun sözcüsü Albay Ryan Dillon da, “Afrin, operasyon alanımız değil” diyerek PYD/YPG’yi saf dışına çıkarıyordu.

Washington bağlantılı açıklamalarda önce neler söylendi, şimdi neler söyleniyor…

Argoda buna “satmak, satışa getirmek” diyorlar.

Kuzey Irak’ta da böyle olmadı mı? ABD yıllarca Barzani’nin sırtını sıvazlayıp durdu. Sonra ne oldu? Kürt lider yapayalnız kalıverdi.

Kazanım… kazanım… dedikleri şeyler de uçtu gitti.

Şimdi, Suriye’ye bakınca insanın içinden “dejavu” demek geliyor…

Filistin’e AB sahip çıkıyor, ABD dışlanıyor

Donald Trump’ın dış politikası her açıdan dökülüyor dedik ya, Suriye’den sonra Filistin’de yaşananlar da bunu kanıtlıyor.

BM üzerinden Filistinlilere yılda 125 milyon dolarlık yardım gönderiyordu ABD. Trump tuttu bu yardımın 65 milyon dolarlık kısmınının kesilmesine karar verdi.

Eh Abbas da zaten resti çekmişti ona Kudüs sorunu nedeniyle, barış görüşmelerine artık katılamazsın demişti.

Filistin lideri şimdi Brüksel yolcusu, 22 Ocak’ta AB Dışişleri bakanlarıyla bir araya gelmesi bekleniyor.

AB’de de Filistin devletinin tanınması konusu tartışılıyor.

Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn Avrupa ülkelerinin Filistin’i devlet olarak tanımaları gerektiğini savunuyor.

Önerisi ilginç tabii: Diyor ki, “Eğer Fransa Filistin’in tanınmasına öncülük ederse bunu Lüksemburg da dahil olmak üzere diğer ülkeler takip edecektir. Biz Avrupalılar Filistinlilerin de kendi devletleri olma hakkına sahip olduklarını göstermek zorundayız.”

AB ülkeleri, Filistin’i devlet olarak tanırsa İsrail’in işi zor. Ne Kudüs’ü başkent olarak kabul ederler ne de Filistin topraklarının işgaline onay verirler. Yetmez, Tel Aviv, Golan Tepeleri’nden de çekilmek zorunda kalabilir.