Engin Özpınar
Engin Özpınar

Türkiye ve Rusya’nın hedefi: Suriye’de barış!

Suriye’de Esad’ı devirme ve rejimi değiştirme savaşını başlatanlar Halep yenilgisiyle birlikte jeopolitik açıdan hüsrana uğramış oldular.

Kimdir onlar? Tabii en başta ABD geliyor, arkasından İngiltere ve Fransa’yı saymak gerek. Suudi Arabistan’la Katar’ı da unutmayalım. Hatta Körfez’deki diğer monarşileri de ekleyelim.

Kazananlar, bilindiği gibi, Rusya, İran ve Lübnan Hizbullah’ı oluyor.

Sahada görünmemesine karşın Çin de perde gerisindeki büyük aktör… Pekin yönetiminin BMGK’daki desteği, kuşkusuz, Moskova’nın elini rahatlatan en önemli etken.

***

Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından ortaya çıkan yeni Rusya, şimdi ABD’yle birlikte Ortadoğu’nun kontrolüne daha etkin bir şekilde ortak olmuş durumda. Hem de egemenlik alanını genişleterek…

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Suriye’nin tamamında ateşkes için çalışıyoruz” diyor.

Suriye yönetimiyle “muhalifler” arasında yeni bir görüşme sürecinin başlatılacağını belirten Rus lider, bu amaçla “Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte çalıştıklarını” söylüyor.

Rusya Şam’ı, Türkiye de muhalifleri ikna ederek Suriye’de barışı sağlayabilirler mi? Eğer böyle bir şey olursa mükemmel olur.

Cenevre görüşmelerine de barışı kutlamak kalır.

***

Batı’nın, jeopolitik koşullardaki değişikliklerle uğrayacağı kayıp bu kadarla kalmayacak gibi görünüyor.

Yemen’de Suudi Arabistan’ın işgaline uğrayan Ensarullah Hareketi de Rusya’dan yardım istedi.

Moskova’ya giden bir Ensarullah heyeti Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhail Bogdanov tarafından kabul edildi.

İran Devrim Muhafızları’nın bir komutanı da sıranın Yemen’e ve Bahreyn’e geldiğini söyledi.

Oysa ABD, Irak’tan sonra Suriye’yi de egemenlik alanına katmak istemiş, Suudilerin üzerinden de Yemen’i kontrolüne almaya çalışmıştı.

***

Bu durumda Halep, Ortadoğu’daki dengeleri adeta tersyüz etmiş oluyor.

Rusya öne çıkıyor, ABD’yse Körfez’deki müttefikleriyle birlikte geriye düşüyor.

Washington’ın BM’deki Daimi Temsilcisi Samantha Power’ı öfkelendiren ve Güvenlik Konseyi’nde o kışkırtıcı konuşmayı yaptıran da Rusya’nın öne çıkması elbette. Power, Halep’in doğusundaki kuşatmayı eleştirirken “Dünya tarihinde modern kötülüğü tanımlayan, onlarca yıl sonra vicdanımızı lekeleyen Halepçe, Ruanda, Srebrenika’ya şimdi de Halep eklenecektir” demiş ve Rusya Daimi Temsilcisi’ne dönerek “Utanç duymuyor musunuz?” diye sormuştu.

Ne ki, Samantha Power’ın, “Afganistan, Irak, Libya, Yemen, Gazze ve diğerlerinin” anımsatılmasına verecek yanıtı da yoktu…

 

Olabilir mi?

 

Türkiye-Rusya işbirliği Almanya’da büyük ilgi uyandırdı ve süreç izlemeye alındı. Soru şuydu: Gerçekten iki ülke Suriye’ye barışı getirebilir mi? Yani böyle bir şey olabilir mi?

Kuşkuyla bakanlar olduğu gibi şans tanıyanlar da vardı.

Ancak Türkiye ile Rusya’nın ortak hareketinin barış için yetmeyeceğini, İran’dan, hatta ABD’den destek gerekebileceğini belirtenlerin görüşleri daha çok dikkati çekti.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X