Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Yerli ve milli olmak zordur

Önceki gün bir sabah kahvesini içmek için aradığım Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, ertesi sabah  AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün, BTÜ’ye geleceğini söyledi.

Ne ala…

Böylece bir taşla iki kuş vuracak, hem Rektör Karademir’i ziyaret edecek hem de Külünk’ü dinleyecektim.

Malum Metin Külünk,  ‘FETOSAVAR’ vekillerin başını çekiyor.

FETÖ’den devredilen eğitim kurumlarına özel ilgisi olduğu için de  BTÜ’yü ziyaret etti,“Kaostan çıkış” konulu panelde konuştu.

Çok önemli saptamalar yaptı Külünk.

Mesela kamuoyunun gündemine pek gelmiyor ama ABD’nin ekonomik egemenliğini sarsacak Modern İpek Yolu, yeni bir dünya düzenini işaret ediyor.

“Bir Kuşak Bir Yol” sloganıyla Çin Lideri Şi Jinping tarafından  temelleri atılan Modern İpek Yolu, Çin’i kara ve denizden Avrupa’ya bağlayacak çok büyük bir proje.

Projenin en önemli ayağını demiryolu hattı oluşturuyor.

Demiryolu hattının bir bölümü de yüksek hızlı demiryolu projesi ile Türkiye’den geçiyor.

Ayrıca Türkiye, Pekin ile Londra’yı birbirine kesintisiz şekilde bağlayacak dev projenin batıya açılan en önemli kapısı.

Bu projenin diğer önemli ortakları da İran ve Azerbaycan.

Nitekim İran ve Azerbaycan da, Modern İpek Yolu’nun batıya açılan kapılarından.

İşte bu nedenle ABD, Çin’i yükseltecek, Türkiye, Azerbaycan ve İran gibi ülkeleri zenginleştirecek Modern İpek Yolu’nu engellemek için elinden geleni yaparken, hedefine bazı ülkeleri almaktan da geri durmuyor.

Ancak topyekün ülkelere savaş açmak yerine, DEAŞ, PKK, FETÖ gibi terör örgütlerini kullanarak, aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkeleri istikrarsızlaştırmaya çalışıyor.

Kudüs kararı da bu planın parçalarından biri.

Pakistan’a yardımların kesilmesi ve uzun vadede bu ülkeyi istikrarsızlaştırmak, YPG’ye TIR’lar dolusu silah yardımı yapıp İran, Suriye ve Türkiye’yi tehdit etmek, Ukrayna’yı destekleyerek Rusya’ya sopa göstermek de ABD’nin kaos planının diğer parçalarını oluşturuyor.

Külünk, bu kapsamda DEAŞ’ın Azerbaycan’da eylemler yapabileceğine işaret etti.

Tüm bu gelişmeler ışığında biz ne yapmalıyız?

Külünk, üretim ekonomisine işaret etti, teknolojiye vurgu yaptı, bilgiden dem vurdu, savunma sanayinin önemine atıfta bulundu.

Ancak bunun için, milli ve yerli olmamız gerektiğini belirtti.

Yıllardır istihbarat teşkilatı CIA’nın etkisinde, siyasi partileri ABD’nin güdümünde, bürokrasisi süper gücün boyunduğunda olan bir ülkede, milli ve yerli bir şahlanış hamlesi kolay olmuyor.

Tam da bu noktada, tüm farklılıklarımızı bir yana bırakarak, yeni dünya düzeninde yer almak ve dünyanın geleceğini şekillendiren ülkeler arasına girmek için, sağcısından solcusuna milli ve yerli olmak şart, şart, şart…

 

————————–

 

1988’den hoş bir anı

 

Yıl 1988.

Öndeki, rahmetli Necmettin Erbakan.

Yanındaki eski Erzurum senatörü Lütfi Doğan…

Erbakan’ın hemen arkasındaki de gözlüklü ve gür sakallı, yaşı 30’larda olan Hayrettin Çakmak’tır

Çakmak’ın yanındaki bir diğer sakallı da AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün abisi Necdet Külünk’ten başkası değil.

mozdal-12012018-img-20180111-wa0000.jpgFotoğrafta gördüğünüz mekan yıkılan Bursa Atatürk Stadyumu’nun kapalı tribün bölümüdür.

4 Refah Partiliyi aynı karede buluşturan şey ise İstanbul’un Fethi törenidir.

Hikaye şu:

Refah Partisi, İstanbul’da, İstanbul’un Fethi töreni için İçişleri Bakanlığı’ndan izin alamamıştır.

Ancak Refah Partililer pes etmemiş, Bursa’da Ulubatlı Hasan’ı Anma ve İstanbul’un Fethi adı altında bir organizasyonun iznini almayı başarmışlardır.

Tabii Ulubatlı Hasan anması tamamen uydurmadır ki asıl amaç İstanbul’un Fethi’dir.

Çakmak’ın anlatımına göre kulakları çınlasın töreni takip eden Cumhuryet Bursa Temsilcisi Levent Gencelli, bir numara olduğundan süphelendiği için Çakmak’ın yanına gider ve “Ulubatlı Hasan’ı andınız mı?” diye sorar.

Çakmak, “Elbette. Buraya gelmeden önce Uluabat’taydık” dese de Gencelli, hangi gazetecilerin izlediğini sorar.

Çakmak da kıvrak siyasetçi ya, Gencelli’nin tanımadığı veya sormayacağını bildiği İslamcı gazetecilerin isimlerini sayar.

Böylece Gencelli’yi atlatır veya Gencelli üstelemez.

Ancak yine de başları belaya girer Refah Partililerin.

Çünkü törende bulunan Afgan konuklar yabancı dilde konuşma yaptıkları için savcılık da derhal soruşturma başlatmıştır.

Çakmak’tan önce ifade veren Refah Partililer, “Biz orada yoktuk” diyerek, paçayı kurtarırken, bir tek Çakmak, “Ben oradaydım” der.

Dönemin savcısı da, “Stadyumda olan birini sonunda bulduk” diyerek, sevincini saklamaz.

Ancak savcı insaflı çıkar, Afgan konukların topluluğa konuşmadığını, kendi aralarında konuştuklarını Çakmak’ın ağzından ifade tutanağına geçer.

Dava da takipsizlikle sonuçlanır.

1988’deki siyasal iklimi göstermesi bakımından, renkli bir hadisedir paylaştığım.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X