Avatar
Selahattin Adıgüzeller

Bize her yer fiber!

Önce telsiz modası çıktı…

Çok geçmeden millet başladı telsizinin mandalına basıp başka niyetlerle haberleşmeye:

Brek brek! Gece kuşu arkadaş arıyor arkadaş…“

“Sevgi kelebeğinden, gece kuşuna… Bu kanal parazit yapıyor! Özel frekanstan görüşelim…”

Anlaşıldı tamam…”

 

*

 

Sonra çağrı cihazları çıktı…

Küçük bir şeydi, bele takılıyor, acil durumlarda ötüyor veya titriyordu…

Evi, işi ara”, “Neredesin?”, “Ne zaman döneceksin?” gibi kısa ve öz mesajlar olurdu sadece…

Dışarıda işi olanlar için büyük bir nimetti bu…

Hiç unutmam…

Gazetede muhabirlere dağıttıklarında, o günü teknoloji bayramı ilan etmiştik!

 

*

 

Cep telefonu çıkınca, anında çağrı cihazının bataryası dama atıldı…

İlk çıkan cep telefonlarının görüntüsü polis telsizlerinden farkı yoktu…

Tuğla gibiydi!

Ucunda koca bir anteni!

Ve sadece telefon görüşmesi yapılıyor bir de SMS atılabiliyordu…

O yıllarda, gün gelecek bu telefonla fotoğraf çekecek, selfie yapıp sosyal medyada paylaşacak, internete girip sanal alemde istediğini tıklayacak, dünyanın her yerinden istersen görüntülü konuşacaksın deseler, dalga geçiyor diye telefonun antenini sokarlardı adamın kulağına!

Sosyal medyanın daha sosu yoktu ortada!

 

*

 

Zamanla…

Kullanıcı sayısı arttıkça marka ve modeller de arttı cep telefonlarının…

Fakat bazı insanlar direniyordu bu teknolojiye…

Ayıptır söylemesi, o direnen jeton kafalardan biri de bendim!

Direncimi kıran evden taşınırken çağırdığım hamallar oldu!

Hepsinin ellerinde o günkü en pahalı ve en donanımlı cep telefonu vardı…

Eşyaları taşırken durup durup bana “Senin telefonun da blututlu mu abey?” diye sormaları çok dokunmuştu…

Blututlu değil benimkisi karadutlu” esprisi yapmıştım ama taşınma işlemi biter bitmez, gidip almıştım bir tane!

 

*

 

Cep telefonunda marka ve model yenilemede, gösterişte, hava atmada millet olarak çoktan yakalamıştık 4,5G hızını…

Şimdi sıra kullanımında!

Varsın ayranımız olmasın içmeye, biz gideriz arkadaş 4,5G ile sanal aleme gezmeye!

Bize her yer fiber!

 

Toprağı saksıda, suyu şişede gören nesil…

 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in bakanlığı ile ilgili katıldığı uluslararası kongrede yaptığı konuşma, dikkat çekiciydi.

Patlayan bombalar yüzünden, bilgi çağı diye övündüğümüz 21.yüzyıl, terör çağına döndü” sözleri kadar dünyadaki gelir adaletsizliğine verdiği örnek de acıydı…

7 milyar insanın 2 milyarı, açlık ve yoksullukla mücadele ederken, buna karşın, her yıl 1,3 milyar ton gıda israf ediliyormuş…

Bakan Çelik’in verdiği bir başka çarpıcı örnek de…

Dünyada her yıl 2 milyon hektar, ülkemizde ise 100 bin hektar arazi tarım dışı bırakılıyormuş…

Böyle giderse, bir iki sonraki nesil, toprağı ancak saksıda görecek” sözleri, dünyamızın geleceğini özetliyordu.

Yalnız toprağı saksıda görseler iyi, korkarım ki suyu da sadece şişede, yeşilliği mezarlıklarda görebilecek gelecek nesiller…

Mezarlıkları da tarım arazisine döndürmezlerse!

 

Turp diyeti!

 

İnsanlara sağlıklı yaşam için verdiği beslenme önerileriyle gündeme gelen Prof. Dr. Canan Karatay, yeni bir formül daha önermiş…

Bu formül de en az “ekmekten uzak durun” önerisi kadar tartışılabilir…

Canan Hocam demiş ki;

Turp yiyen turp gibi olur, fındık fıstık yiyen fıstık gibi!”

Gazeteciler sorsaydı keşke, lahmacun veya kebap yiyenlerin durumu ne olacak!

 

DUVAR

 

Mart kapıdan baktırır

Nisan bacadan kaçırır!

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X