Yapı denetim uzmanlığının 1999 Marmara Depremi sonrası alınan kararla faaliyete geçtiğini belirtenYapı Denetim ve Deprem Mühendisleri Derneği Bursa Temsilcisi Serkan Işık, Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği 11 ilde tartışma konusu olan yapı denetim sistemine dair önemli açıklamalarda bulundu. Işık, “Yapı denetim uzmanlığı ilk olarak 2000 yılında aralarında Bursa’nın da olduğu 19 pilot ilde uygulanmaya başlanmıştı. Daha sonra 2011 yılında ise 81 ildeki yapılarda zorunlu kılındı. Yüzyılın felaketini yaşayan 11 ilimizden sadece 3’ü 2011 öncesi yapı denetim sistemine tabi oldu. Bu iller Adana, Gaziantep ve Hatay. Yaşadığımız son felakette Hatay hariç diğer illerimizde yapı denetime tabi olan binalarda can kaybının neredeyse yok denecek seviyede olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni Hatay’ı incelediğimizde doğru planlama yapılmayan bir şehirle karşılaşmamızdır. İmar planlarının şehrin jeolojik yapısına göre düzenlenmesi gerekirken, Hatay’da tam tersine bir uygulama yapıldığını gördük. Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki; bu yıkımlarda yapı denetim uzmanlarının sorumluluğu en az seviyededir. Burada asıl sorumluluk, fay hattı üzerine planları oluşturan yerel yönetimler ve hazırlanan bu planlardaki fay hattını görmezden gelen jeoloji, jeofizik ve geoteknik uzmanlarının verdiği raporlardır. Bu raporlar yıkımın baş kaynağıdır. Yapı denetim uzmanları olarak bizler, sistemin zemin değerleriyle ilgili planların nerede ve ne şekilde yapılacağıyla alakalı hiçbir karar mekanizmasında yer almıyoruz. Ayrıca bu konuda herhangi bir yaptırımda da bulunamıyoruz. Bizler denetimlere, mevcut planlı alanlarda yapılar yükselirken başlıyoruz” dedi.
Bursa’daki yapı stokuyla alakalı da bilgiler veren Işık, “Bursa’da, denetime tabi olan 2000 yılından sonra yapılmış ve yapı denetim sistemine kayıtlı resmi 106 milyon metrekare, işyeri ve konut bulunuyor. Bu yapıların yüzde 40’ı ticaret ve sanayi alanı, geri kalan kısım da konut alanlarından oluşmaktadır. Bu rakamlar, Bursa’da şu anda sağlıklı binalarda nüfusun yaklaşık 1 milyon 800 bininin oturduğunu gösteriyor. Bu da Bursa nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ına tekabül etmektedir. Geriye kalan yüzde 40’ının güvenli yapı olmadığını hesaplarsak, Bursa’da acil bir eylem planının hayata geçirilmesi gerektiği aşikardır. 1960’lı yıllardan itibaren yoğun göç alan Bursa’nın kentsel dönüşümü sağlayabilmesi için devlet-vatandaş ortaklığında bir çalışma yapılması gerekiyor. Bizler yapı denetim uzmanları olarak, 2000’den sonraki denetime tabi olan her binanın zemin etüdü ve doğru projeyle tasarlanması durumunda, şiddetli bir depremde can kaybına yol açmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Yapı denetim uzmanlarının çalışma şartları ve sıkıntılarından da bahseden Işık, “Her şantiyede kağıt üzerinde şantiye şefi olsa da, inşaatların yüzde 90’ında aktif şantiye şefi görev yapmamaktadır. Şantiye şefleri, yapıların projelerine göre incelenmesiyle, bu incelenen projelerde doğru aplikasyonu yaptırmakla ve doğru malzemelerin kullanılmasını sağlamakla mükelleftir. Bu uygulama sonunda olabilecekler veya eksikliklerin giderilmesi konusunda da yetkinliğe sahiptir. Ama sahada şantiye şefi yok ise bunların doğru bir şekilde sentezlenmesi mümkün değildir” dedi.
Açıklamalarını sürdüren Işık, “İnşaatlarda çalışan ustalar veya işçilerin hiçbirinin yapı güvenliği konusunda yetkinliği yoktur. Yapı denetim uzmanları olarak; bu yetkinliğe sahip olmayan insanların eski alışkanlıklarına doğru bilgiyle karşı çıktığımızda ise sahada çalışan personellerin kötü muamelelerine, küfürlerine hatta darp olaylarına maruz kalmaktayız. Bunun haricinde, sadece parası var diye müteahhitlik yapan ve inşaatın sadece görselliğinden anlayan kişilere de işin önemini anlatamıyoruz. Bu noktada müteahhitlerimizin de insan hayatını dikkate alması ve yarın yaşanacak deprem felaketinde binanın ayakta durmasını sağlayacak yapı denetimcilerin işlerini kolaylaştırması gerekmektedir” diye konuştu.