Aydın, yazısında şu ifadeleri kullandı:

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu hafta sonu Bursa’da devam eden proje şantiyelerini dolaştı. Bursa’nın belki de partisince kaybedilmesinin en büyük etkenlerden biri olan 12 yıllık bitmeyen hikaye hızlı tren şantiyesinde yine termin açıkladı. Hedef artık 2025 sonu. Yani  başladıktan sonra. 13 yıl sonra belki.

Elbette sadece hızlı tren değil, bakanlığın Bursa’da yürütttüğü projelerde Çalı yolu hariç hepsinde uzun sarkmalar yaşanıyor. Emek-Şehir Hastanesi Metrosunun da gelecek yıl açılma olasılığı bize göre hikaye. 3,5 yılda 900 metreyi zor geçmiş bir yüklenici bir yılda kalan 5,5 kilometrelik hattı bitirebilir mi?

Şimdi bir de topu Büyükşehir Belediyesi’ne atma durumu söz konusu.

Bakanlığın ihale birimi sanki Bursa’daki projeler için özenle sorunlu yükleniciler seçiyor. Görükle Metrosu’nun ise projelerini Büyükşehir’in yapması gerektiği hatırlatıldı. Yani, ortada bakanlık-belediye sürtüşmesi devam edecek gibi duruyor. Bakan, sözleşmelere Büyükşehir Belediyesi’nin uymadığını söylüyor.

O  Büyükşehir’e, Büyükşehir de bakanlığa topu atacak, olan da Bursalılara olacak.

Projelerin 2028’e doğru belki bir kaçı anca bitecek.

Bakanlık ve belediye cephesinde bunlar yaşanırken, MHP’nin eski meclis üyelerinden Cemil Aydın gönderdiği iletiyle,  bizim OLAY’da 3,5 yıl önce gündeme getirdiğimiz şehir içi tünel projesinin akıbetini sormuş.

Eski Başkan Alinur Aktaş’ın ulaşım bürokratlarınca projelendirilen ancak, kaynak için bakanlık kapısını çalınacağı açıklanan o projenin bize göre de olma olsasılığı artık yok.

Ne Büyükşehir Belediyesi bu mali tablo ile o işin içine girer ne de bakanlık Bursa’ya o parayı verir. Çelebi Mehmet Bulvarı ile Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı’nı Hamitler altından geçecek tünelle Ata Bulvarı ve Mudanya yollarına bağlayacak projenin bize göre bu dönem raftan inip, tozu bile alınmaz. Acemler trafiğini hafifletmesi beklenen tünelin bir de eski dönem projesi olduğu için yeni yönetimin de bu işe niyetleneceğim ihtimal vermiyoruz.

Olay Gazetesi Yazarı İhsan Aydın’ın yazısının tamamı için tıklayın…