Mustafa Er-Pablo Batalla ikilisinin gidişine yol açan gelişmeler yaşanmamış olsaydı belki bugün ligin zirvesini zorlayan bir takımı izliyor olacaktık. Sırf Mustafa Er aldırdı diye neredeyse hiç oynatılmadan oyuncu göndermek, kadro dışı bırakmak akıl alır gibi değil. Bu duruma ses çıkarmayan Fatih Tekke’nin takım üzerinde otorite kurmasını ve özlenen Bursaspor’u izletmesini beklemek de zaten hayalcilik olurdu.
Aslında Bursaspor camiasının içine sinecek ve beklentilere karşılık verebilecek teknik adam getirilememesinin sonucudur Fatih Tekke’nin gönderilişi…
Göreve geldikten 2 gün sonra oynanan Eyüpspor maçında kafasındaki oyun anlayışını uygulamalarını istediği futbolcularını taraftarın önünde atağa çıkamaz hale getirmesi hazmedilememişken, Altınordu deplasmanındaki görüntü ayrılığın habercisiydi. Samsunspor maçını ayrı tutmak gerek. 10 kişiyle 4-1 kazanılan bu maçta taraftarın oyuncuları ateşlemesi, sürekli ileri itmesinin rolü büyüktü. Zaten Fatih Tekke maç sonu demecinde, “Kaos futbolu istemiyoruz” diyerek buna işaret etmişti. Yan pasın/geri pasın kabul görmediği bu coğrafyada coşkulu futbola kaos denmesini kimse kabul etmez. Bursaspor sahaya çıktığında yediğinden daha fazlasını atmalı, oyunun büyük bölümünü rakip sahada oynayıp pozisyon üstüne pozisyon üretmeli. Rahmetli Mehmet Özman ağabeyimin her yayında dediği gibi; “Sen Bursaspor’sun çıkacaksın 3 atacaksın, 5 atacaksın.” Elbette her maçta olmaz ama Bursaspor’un elinde şu an ofansif anlamda bu ligin üzerinde bir kadro olduğu gerçek. Bu oyuncular üzerine sistem kurmak varken anlamsız ve gereksiz işlere girmek akıl alır gibi değil. Sağbek ve stoper oynayacak isimler kulübede otururken, geçen yılın asist kralı Burak Altıparmak’ı sağbeke, ön libero için alınan Kubilay Sönmez’i stopere kaydırıp orta alanı bu kadar etkisiz bırakmak akıl kârı değil.