Yılmaz, yazısında şu ifadeleri kullandı.

Henüz… Dernek statüsünde değiller, ama grup arkadaşlarıyla birlikte sivil toplum platformu olarak çalışıyorlar.

Aslında…

2021’de Gemlik Körfezi’nde ortaya çıkan müsilajla birlikte harekete geçtiler. Geçmişte çevre amaçlı sivil toplum örgütlerinde yer aldıkları için de hızlı organize oldular.

İşte…

Bursa Su Kolektifi böyle doğdu. 100’e yakın grup üyesi var, ama gönüllü oluşumununun 10 kişilik çekirdek kadrosu sürekli diyalog halinde.

Nitekim…

Müsilaja dikkat çeken uyarılar ve Bursa’da doğayı tehdit eden tesislere karşı köylülerin yanında başlayan eylemleri, Muğla’da Akbelen ormanlarına kadar uzandı.

Hafta içinde…

Caner Gökbayrak, Candan Göz, Yavuz Emre, Pelin Akdemir ziyaretimize geldiklerinde, Bursa Su Kolektifi’nin önceliğini; önlemlerin alınabilmesi için “ilgili kurumları harekete geçirmek olarak” dile getirdiler.

Öyle ki…

2021’den bu yana 27 basın açıklaması yapıp, yüzlerce dilekçe vermişler. Uludağ Alan Başkanlığı’na karşı düzenledikleri kampanyada 3 bin ıslak imza, 28 bini aşkın da e-imza toplamışlar.

Bunları anlatırken, “En önemli farkımız; hızlı hareket etmemiz, anında örgütlenmemiz ve anında alanlara inmemiz” dediler.

Sohbette…

Bursa’nın su kaynaklarının doğru kullanılmasından doğaya ve çevreye verilen zarara kadar pek çok yaşanmışı konuştuk.

Olası depremden kent yaşamının olumsuz etkilenmesine yönelik kaygılarını dile getirirken de şuna dikkat çektiler:

“6 Şubat’taki deprem Allah’tan tarım kentlerinde oldu. Sanayi kentlerinde olsaydı facia daha büyük olurdu.”

Tam da bu noktada…

1999 Körfez Depremi’nde AKSA ve Tüpraş yangınlarının İzmit için oluşturduğu tehlikeyi anımsattılar:

“Sanayi depolarındaki kimyasallardan oluşan tehlikeli maddeler her zaman canlıları zehirler. Bursa ve çevresindeki sanayi bölgeleriyle tesislerindeki bu tehlikeli maddeler de depremde Bursa’nın kâbusu olmasın.”

Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın yazısının tamamı için tıklayın…