Çin malı gibi ilahiyatçı olmaz!

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Çin malı gibi ilahiyatçı olmaz. Çok açık ve çok net söylüyorum. Din bilgisi, din eğitimi, dini tatbikat, hafta sonu meselesi değil, cuma günü giyip pazartesi günü çıkaracağınız bir elbise, bir ihtiyaç maddesi gibi değil. YÖK’ten

Çin malı gibi ilahiyatçı olmaz!

Çiçek, Bilkent Otel’de düzenlenen “5. Din Şurası”nda yaptığı konuşmada, ahlaki kirlilik meselesinin ciddiye alınması gerektiğini söyledi.”Kimsenin alınmasına da gerek yok, demokrasi bir değerse bir olguysa bizim düşüncelerimizi, fikirlerimizi hayata geçirmede, mutlu bir hayat yaşamada, ülkede kaynaşmaya, birliğe, beraberliğe imkan hazırlamada demokrasi bir atmosferse, bunun üç ayağı var” ifadesini kullanan Çiçek, bunlardan birinin hukuk olduğunu belirtti.Bir kısım hukuki düzenlemeler yapılması gerektiğini dile getiren Çiçek, şöyle devam etti:”Nasıl bir demokrasi? Kurumları ne olacak, kuralları ne olacak, bunların kendi içindeki dengeleri ne olacak, bununla ilgili Türkiye’nin epey tecrübesi var. Halen de eksikliklerimizi gidermeye çalışıyoruz. Başka İslam ülkelerinde de bir kısım kurallar var ama iki ayağı noksan, iki ayağında ciddi zafiyetler var. Bunlardan bir tanesi kültür ayağıdır, diğeri de ahlak ayağıdır. Siz demokrasi dediğiniz şeyi, kültür ve ahlakla temellendirmediğiniz zaman fay hattı üzerinde yüksek bina yapmış gibi olursunuz. Ufacık bir sarsıntıda sıkıntıya girer.”-“Belki de İslam’ı temsil eden toplumlar olarak hepimizin ayıbıdır”Kültürün ve ahlakın sağlayacağı imkanların ya da bunların ortaya çıkardığı sorunların kanun çıkarılarak, çözülemeyeceğini belirten Çiçek, Türkiye’nin Batı dünyası içinde en çok kanun çıkaran ülke olduğunu ancak kanunla toplum hayatının her zaman düzenlenemediğini vurguladı.”Ahlakın ve kültürün boşluğunu, onun çıkardığı sorunları 3 maddelik, 5 maddelik, 50 maddelik kanunla düzeltme imkanınız yok” ifadesini kullanan Çiçek, “İslam dünyasında kültür ve ahlak noktasında ciddi zafiyetler yaşandığı için türbülanslar yaşıyoruz, tsunamiler yaşıyoruz, sıkıntılar yaşıyoruz ve ilk 50’nin, 49’un içerisinde bir tek İslam ülkesi yok. Bu benim hakikaten kabul edebileceğim bir husus değil. Belki de İslam’ı temsil eden toplumlar olarak, hepimizin bir ayıbıdır, bunun üzerinde ciddiyetle durmak lazım” değerlendirmesinde bulundu.Sıkıntıların çok önemli bir kısmının, en temel sorunların cehaletten kaynaklandığının görülmesi gerektiğini anlatan Çiçek, ahlak konusunun, bir nasihat konusu olmaktan çıkarılması gerektiğini de kaydetti.-“Her zaman kortizon kullanarak bu sıkıntıları çözemezsiniz”Sosyoloji ile din arasında çok yakın ilişki bulunduğunu anlatan Çiçek, “Toplumlardaki değişimi, sosyolojik süreçleri iyi takip edemezsek, sahip olduğumuz doğru bilgilerin kullanımı, takdimi, anlatımı açısından da ciddi sıkıntı çıkarırız” diye konuştu.”Sosyolojiyle yakın ilişki olmadığı takdirde, bu değişimi iyi okuyamadığımız takdirde söylediğimiz sözler ne kadar doğru olursa olsun bundan beklenen faydayı sağlamakta zorluğumuz var” diyen Çiçek, onun için bu sürecin iyi tahlil edilmesi gerektiğine işaret etti.Bütün sıkıntıları, bütün sorumlulukları din alimlerine yüklemenin haksızlık olacağını belirten Çiçek, şöyle devam etti:”Bu ihtiyacı duyan, bu zarureti duyan ve bunu tespit eden tüm ilim adamlarımıza, sizlerle işbirliği içerisinde, biri diğerinden kopuk, ayrı ayrı kompartımanlarda, ayrı ayrı galaksilerde yaşamıyoruz. Hepimiz dünya denilen, Türkiye denilen, İslam dünyası denilen bir coğrafya üzerinde yaşıyoruz. Dolayısıyla bu sürecin doğru sosyolojik analizi gerekiyor. Bu sorunları dışarıdan değil evvela kendi membandan beslenerek, çözüme kavuşturmak daha milli olur, daha doğru olur. Çünkü öbürü biraz organ nakli gibi olur. Her zaman kortizon kullanarak bu sıkıntıları çözemezsiniz. Mühim olan kendi kaynağımızdan yola çıkarak, kendi kaynaklarımızdan beslenerek, unuttuğumuz, ihmal ettiğimiz, sırt çevirdiğimiz, küçümsediğimiz, sebebi ne olursa olsun, o kaynakları tekrar gün yüzüne çıkarıp güncelleştirmek, doğru bir yöntemle, üslupla ortaya koymamız lazım. Burada da hepimize önemli sorumluluklar düşüyor. Tarihi önümüze tutulan ışığa dönüştürecek bilim adamlarına ve aydınlara ihtiyacımız var. Yani açıkçası zihinsel bir türbülansa ihtiyaç var.”-“Zihinlerimizin efendisi halen başkaları”Türkiye’nin diğer ülkelere nazaran önemli bir yerde bulunduğunu anlatan Çiçek, “Ama yapmamız gerekenle bugün geldiğimiz noktayı mukayese etmek lazım” diye konuştu. Bunlar mukayese edildiğinde, “halen kat edilmesi gereken çok önemli bir makas açığı bulunduğunun” görüleceğini bildiren Çiçek, “Hala ana akım yaratan ülke değiliz, bunu görmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.Etkileşimin tek yönlü olduğuna dikkati çeken Çiçek, “Televizyon programlarında, halen zihinlerimizin efendisi başkaları, biz değiliz. Halen konuşmalarımızda, düşüncelerimizi, fikirlerimizi, iddia ettiğimiz hususları teyit için hep Batıdan misal veriyoruz. ‘Filanca dedi ki, İngiliz yazar böyle dedi ki, bir Alman filozof şöyle dedi ki…’ Peki bizimkiler nerede? Burada bir eksikliğimiz var. Demek ki zihinlerimizin efendisi halen başkaları” dedi.TBMM Başkanı Çiçek, “Eğer günümüz Müslümanı kendi düşüncesini, kendi iddiasını anlatırken 300, 500 sene geriye gidiyor da oradan misal veriyorsa 300 senelik açık var demektir. Bir de buraya bakmak lazım. Olanlara şükredelim, hamd edelim ama önemli bir sorumluluğu taşıdığımızı da bu manada görmek gerekir” görüşünü bildirdi.Bugünün doğru yaşanması gerektiğini, ancak bir de geleceğin inşası gibi tarihi bir sorumluluklarının bulunduğunu anlatan Çiçek, “Halen ‘Bir gecede karadan 70 gemiyi yürüttük’ söylemi, emsali, bizim gücümüzü o zaman için anlatmaya yeter, bunun şerefi, onuru o döneme aittir. Bugün halen evlerimizde İslam dünyasının, İslam ülkelerindeki bilginin sonucu kullandığımız herhangi eşya var mıdır yok mudur diye baktığımızda, bu açık zaten ortaya çıkıyor. Onun için gelecek inşası bakımından hepimizin bir başka çabaya ihtiyacı var” diye konuştu.-“Bu insanlar kendi dünyalarında bir kimlik değişimi yaşıyor”Ortada bir millet gerçeğinin bulunduğunu dile getiren Çiçek, “Bu millet yarın hangi kimlik kodlarıyla şekillenecek? Dün karşı çıktığımız, telaffuzundan çekindiğimiz birçok kavramları bugün kullanıyoruz. Ama bir türlü içini dolduramadık. Bir slogan toplumu olduk. Onu bir fikri temele, bir derinliğe iliştiremedik, onun üzerine inşa edemedik” değerlendirmesinde bulundu.İçinden geçilen tarihsel sürecin pek çok soruyu açıkta bıraktığını, bunlara cevap bulunması gerektiğini vurgulayan Çiçek, yeni bir yenilenme dönemine ihtiyaç olduğunu bildirdi.Her dönemi kendi tarihsel ve sosyolojik şartlarıyla değerlendirmek gerektiğine işaret eden Cemil Çiçek, bilim adamlarından, aydınlardan bekledikleri şeyin düne takılıp kalmamaları olduğunu söyledi. Çiçek, yarının nasıl olacağı, yarının dünyasını hangi fikirlerin şekillendireceği, kültür ve medeniyet, kültür ve milliyet ilişkilerinin hangi açılardan değerlendirileceği gibi sayısız sorunun cevabının bulunması gerektiğini belirtti.Bugün insanların büyük bölümünün zamanının çoğunu bilgisayar, telefon gibi iletişim ve eğlence aygıtlarının başında geçirdiğine dikkati çeken Çiçek, “Postmodern ya da post endüstriyel ötesi denilen bu insanlar, iletişimin verdiği imkanlardan sonuna kadar yararlanıyor” diye konuştu.Artık yeni kişi ve kültürlerle diyalog kurmuş insanların bulunduğunu, bu insanların kendi dünyalarında bir kimlik değişimi yaşadığını anlatan Çiçek, “Bunları söyleyişimin sebebi, üzerimize çok fazla sorumluluk düştüğünü bir defa daha burada dile getirmektir” dedi.-“Kalite meselesi gözardı edilemeyecek kadar önemli”Siyasetçilerin rakamlarla övünmeyi çok sevdiğini dile getiren Çiçek, bunun işlerini kolaylaştırdığını, belli ölçüde de bir gerçeği ifade ettiğini söyledi.”Çok şükür, artık 50 sene evveline nazaran çok sayıda imam hatip okullarımız var, çok sayıda ilahiyat fakültelerimiz var. Mukayese ettiğimizde bunlar çok önemli imkanlar” diyen Çiçek, ancak bu imkanın fırsata dönüşmesi ve kaliteyle beraber olması gerektiğini bildirdi.Cemil Çiçek, şu değerlendirmelerde bulundu:”Çin malı gibi ilahiyatçı olmaz. Çok açık ve çok net söylüyorum. Din bilgisi, din eğitimi, dini tatbikat, hafta sonu meselesi değil, cuma günü giyip pazartesi günü çıkaracağınız bir elbise, bir ihtiyaç maddesi gibi değil. YÖK’ten olan arkadaşlarımız varsa onlara da seslenelim. Bakınız üniversiteleri açıyoruz, bu bizim görevimiz siyasetçiler olarak ama kalite getirmek de onların görevi. Bir müdür bir mühür toplam kaliteyi düşürüyor. Tüm bilim dallarında düşürüyor. Bazılarında telafisi bir dereceye kadar olur mu bilemem ama belli bilim dallarında, belli alanlarda kalite meselesi en az sayı kadar önemlidir. Yani biz elbette Türkiye ile ilgili eskiden vardı, ‘Türkiye dinden çıktı, İslam’dan uzaklaştı’ falan diye, 50 sene, 60 sene, belki 80 sene evvel bu türlü propagandalar vardı. Onlara karşılık ‘Bak bizim ülkemizde şu kadar ilahiyat fakültesi var, bu kadar imam hatip okulu var, bu kadar öğrenci var’, bu rakamlara dayalı bir gerçeği ifade eder ve o türlü bir kısım iddialar varsa bertaraf etmede bunları kullanabiliriz.”Ancak kalite meselesinin gözardı edilmeyecek kadar önemli olduğunu, buna çözüm bulmak gerektiğini ifade eden Çiçek, “Kaliteyi gözardı ederek başkaca sorunlara yeni kapıları kendi elimizle aralamış oluruz” dedi.(Bitti) 

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X