23 Ağustos‘a kadar hükümet kurulumazsa, erken seçime yelken açıyoruz.

Bir yanda AK Parti ile CHP, koalisyon görüşmelerini sürdürürken, diğer yanda Çalışma Bakanı Faruk Çelik başkanlığındaki heyet, MHP ile temasta.

Ancak bunların nafile turlar olduğu, görüşmelerin yasak savma kabilinde sürdüğü görülüyor.

AK Parti, CHP ile görüşüyormuş gibi yapıyor.

Çünkü, masayı deviren taraf olmak istemiyorlar.

AK Parti’den daha gönüllü görüntü veren CHP‘de de benzer kaygılar var.

MHP ise, daha seçim gecesi koalisyon kapılarını kapatmıştı.

Zaten Ankara‘dan gelen haberlere göre AK Partililer, seçim tarihini bile konuşmaya başlamış.

1 veya 8 Kasım‘da seçim olacakmış gibi hazırlık yapıyorlar.

Peki neden koalisyon kurulma olasılığı zayıf?

Başından bu yana, AK Parti‘nin (özellikle Saray‘ın), koalisyona sıcak bakmadığını yazdık.

Çünkü AK Parti, koalisyonların yarattığı tahribatları onarmak üzere yola çıkmış ve istikrar söylemiyle 3 dönem tek başına iktidar olmuş bir parti, bu bir…

Genel seçim öncesi, meydanlarda “Aman Türkiye’yi koalisyona muhtaç etmeyin” diye seçmene seslenen Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın düşüncesinde bir değişiklik yok, bu iki…

Koalisyon, AK Parti‘nin, ‘Yeni Türkiye’ diye tarif ettiği projede sapma olması anlamına gelir, bu üç…

Ve en önemlisi, AK Partililer, iktidarlarını hiçbir bir partiyle paylaşmak istemiyorlar, bu da dört…

7 Haziran sonrasındaki tüm gelişmelerde erken seçimin izlerini görüyoruz.

Tırmanan terörle HDP‘nin oylarının düşmesi, teröre karşı yükselen milliyetçi dalganın AK Parti’ye yaraması, koalisyon görüşmelerinin tıkanmasıyla oluşan istikrarsızlığın, seçim meydanlarında AK Parti’ye koz olarak geri dönecek olması…

Ancak bu tabloyu bozacak tek bir isim var:

Selahattin Demirtaş…

Polise ve askere sıkılan her kurşun, karakollara düzenlenen her kanlı baskın, Mehmetçik‘e yönelik her mayınlı tuzak, HDP‘nin oylarının bir miktar erimesine yol açıyor.

Ancak Demirtaş, PKK‘ya karşı net tavır alırsa, partisinin düşen oylarını toparlamak bir yana, son seçimde aldığı oyun bile üzerine çıkabilir.

Tabii bugüne kadar, bölgede kontrolünde olmayan hiçbir harekete hayat hakkı tanımayan, ‘silah bendeyse güç de bende‘ anlayışıyla hareket eden ve bedel ödediğini düşündüğü için oyun dışı kalmaya izin vermeyen Kandille arasına mesafe koyması, kolay iş değil.

Ancak Demirtaş‘ın liderliği, Kandil’in vesayetinden kurtulmasına bağlı.

Kürt siyasi hareketinde bugüne kadar böyle bir babayiğit çıkmamış olsa da, arkasındaki bölge halkının desteği sayesinde Demirtaş bunu yapabilecek kudrete sahip.

Yaparsa da tarihe geçer…

 

PKK’nın Demirtaş’ı tasfiye planı

 

Gün geçmiyor ki yeni bir şehit haberi almayalım.

Çözüm sürecinin tavsamasını ve Suruç katliamını bahane eden terör örgütü militanları, kanlı eylemlerini sürdürüyorlar.

Demirtaş, kabul etmese de, HDP‘nin aldığı oy PKK‘yı da rahatsız etmiş olmalı ki, koalisyon görüşmelerinin dumanı tüterken, kanlı eylemlerine yeniden başladılar.

Nitekim Demirtaş’ın gün geçtikçe seçmen desteğini arkasına alması, Kürt hareketinin siyasi alanda mevzi kazanması, PKK‘nın silahlı mücadele gerekçelerini de ortadan kaldırmaya başlamıştı.

Geçen gün televizyon programıma katılan Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tayyar Arı, “PKK’lılar, ‘Biz 30 yıldır savaşıyoruz, Demirtaş 30 gün saz çalarak, bizim önümüze geçti‘ demiş olabilirler” diyerek, yerinde bir tespit yaptı.

Bugüne kadar, terör eylemlerinin tümü stratejiye dayanan PKK‘nın hedefinde, galiba bu kez Demirtaş ve HDP de var.

 

Bu da seyyar satıcı terörü

 

Birkaç gün önce Bursa‘da çok önemli bir olay meydana geldi.

Yıllardır kent merkezinin en işlek caddelerini işgal eden, görüntü kirliliğinden, gürültü kirliliğine varıncaya kadar her türlü pisliklerini sokağa saçan, yasa, mevzuat, hak, hukuk tanımayan seyyar satıcıların teröründen söz ediyorum.

Vatandaşın şikayeti üzerine tezgahını kaldırmasını istedikleri seyyar satıcının bıçaklı saldırısına uğrayan Büyükşehir Belediyesi‘nin zabıta memuru Hüseyin Altın, ölümle pençeleşiyor, diğer zabıtalar da ağır yaralı.

Bu vahim olay gösteriyor ki, bu iş bir asayiş sorunu olmuş.

Yani, polisiye tedbirlerle çözülmesi lazım.

Çünkü artık hiçbir zabıta, hiçbir seyyar satıcıya 30 metre mesafeden yaklaşamaz.