Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesindeki resmi açıklama şöyle:
“Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Paris’te düzenlenmekte olan Büyükelçiler Konferansı’nda dün (27 Ağustos 2018) ülkemize ve AB üyelik sürecimize ilişkin olarak sarfettiği bazı sözleri derin bir teessüfle karşılıyoruz.
Ülkemiz, 15 Temmuz 2016’da akim bırakılan darbe girişimi nedeniyle oldukça zor bir dönem geçirmiştir. Ancak geçtiğimiz ay içerisinde OHAL sona erdirilmiş, Türkiye olağan döneme girmiş ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçişin ardından özellikle AB reformları konusunda ilerleme dönemine geçilmiştir.
Macron’un ülkemize ilişkin açıklamaları, hemen her platformda defaatle izah etmemize rağmen, Türkiye’nin gerçeklerini anlamaktan uzak olduğunu bir kere daha göstermiştir.
Avrupa’nın siyasi, coğrafi ve tarihi açıdan ayrılmaz bir parçası olan ve Avrupa kıtasının güvenliği için her zaman üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmiş olan ülkemizin ‘Avrupa karşıtı’ olduğunu söylemek gerçekle örtüşmemektedir.
NATO müttefiki ve AB üyeliğine aday Türkiye, halihazırda zaten AB’nin stratejik ve ayrıcalıklı bir ortağıdır ve göçten terörle mücadeleye birçok alanda AB’yle ortaklık ve işbirliği mekanizmalarına sahiptir. Fakat bunların, Türkiye’yle AB arasındaki ilişkilerin ahdi temeli olan katılım sürecimize alternatif olamayacağı aşikardır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle daha güçlü, demokratik ve laik Türkiye, AB’ye tam üyelik yolunda ilerlemeye kararlıdır. Dünyamızın hastalığı haline gelmiş popülizm ve ayrılıkçılığa inat hedefimiz; daha güçlü ve paylaştığımız ortak değerlere dayalı ve Türkiye’li bir AB’dir.
Bu çerçevede, Macron’un konuşmasında birkaç kere “İslamcı” veya “İslami terör” ifadesi kullandığı dikkatimizi çekmiştir. Terörün dini, milliyeti ve ırkı olmadığını, bu musibetin herhangi bir dinle ilişkilendirilmesini son derece yanlış bulduğumuzu bir kez daha ifade etmek isteriz.
Konuşmasında Soğuk Savaş’ın sona erdiğini hatırlatan Macron’a, dünyanın çok daha karmaşık, öngörülemez ve tehlikeli sınamalarla karşı karşıya olduğu bu yeni dönemde Türkiye’li bir AB’nin öneminin daha da artmış olduğunu da biz hatırlatmak isteriz.”