Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Ekim 2018’in yeni çalışmaları

Kıymetli okurlarım. Güncel tıbbi bilimsel araştırmaları elimden geldiğince ince eleyip sık dokur, çevirilerini yapar ve sizlere yardımcı olmaya çalışırım. Günümüzde giderek artan kronik bazı hastalıklar çok basit önlemler ile çözüme kavuşabilmektedir. Süratle kirlettiğimiz dünyamızda sağlıklı kalabilmek zor da olsa imkânsız değil. Bugün 2 hastalık grubu ile ilgili son bilgilerden bir derleme sunmaya çalışacağım.

PROBİYOTİKLER

Probiyotikler, yenildiği zaman bizlere sağlık açısından çeşitli yararları olan mikroorganizmalardır. Yakın zamanda yapılan bir çalışma bağırsaklarımızda bulunan faydalı bakterilerin beyin sağlığı, kan yağları, kan şeker düzeyimizin yanında kalp hastalıkları açısından da olumlu etkilere sahip olduğunu gösterdi. Örneğin kısa zincirli bazı yağ asitlerini sentez ederek karaciğerin daha fazla kolesterol yapmasını engeller ve kan yağları üzerinde olumlu etki gösterirler. Özellikle L.Leuteri adlı bir bakteri bu işi üstlenmektedir.

Bazı probiyotik bakteriler tansiyon yüksekliği olan hastalarda olumlu sonuçlar yaratabilmektedir. Toplamda 702 kişinin incelendiği 14 ayrı çalışma fermente süt ürünleri içerisinde bulunan bazı bakterilerin uzun süre kullanılmasının tansiyonda belirgin oranda düşme sağladığını göstermiştir. Ayrıca   Lactobacillus curvatus ve Lactobacillus plantarum adlı bakterileri içeren probiyotiklerin anlamlı oranda kanda trigliseridleri (tehlikeli kan yağları) düşürdüğü bulunmuştur.

Vücutlarımız sağlıksız yaşam koşullarına karşı bir savaş başlatır. Bu savaşa genel olarak enflamasyon diyoruz. Bu savaş bir yaraya karşı da olabilir şeker hastalığının yıkıcı etkilerine karşı da. Bazı probiyotiklerin kullanımı CRP ve fibrinojen dediğimiz enflamasyon belirteçlerini azaltabilmektedir. Bunun sonucunda kanımızda pıhtılaşmaya eğilim azalmakta, karaciğerin tekrar etkin olarak görevlerini sürdürmesi sağlanmaktadır.

SEDEF HASTALIĞI

Bağışıklık sistemi hücrelerimiz yani askerlerimiz bu hastalıkta düşmanlara saldıracağına kendi dokularına saldırmaktadır. Her yaşta görülebilen bu hastalık en sık 15-35 yaşları arasında görülmektedir. Kaşıntı ile beraber gümüş pullarla kaplı diz, dirsek, saç derisi, sırt, yüz, avuç içi ve ayaklar kolay tanı koydurur. Kremler, merhemler, bazı ilaçlar, ışın tedavisi yararlı olabilmekle birlikte diyette yapılan bazı değişiklikler de tedaviyi olumlu etkileyebilir.

İlk yapılacak şey aşırı gıda alımını azaltmaktır. Balık yağı pek çok vakada yardımcı olabilir. Gluteni kesmek de sedef hastalığının tedavisinde bazı vakalarda etkili olabilmektedir. Ayrıca sedef hastalığı olan kişilerde ana antioksidanlarımızdan olan glutatyonun az bulunması sedef hastalarının bol antioksidan (özellikle taze sebze ve berry grubu meyveler) almaları gerektiğini göstermiştir. Antioksidan denilen madde vücudun yıpranan hücrelerine karşı kendisini feda ederek hücreyi yıpratan düşmana yapışan ve bu yolla hücreleri koruyan maddelerdir. Özellikle kanserin tedavisi ve kanserden korunma konularında son yıllarda önemi gittikçe artan antioksidan maddelerden çocuklarımız ve gençlerimiz yeterli oranda yararlanamamaktadır.

Fatih Sultan Mehmet’in Osmanlı tahtına oturduğu yaştaki gençlerimizin bir elinde fast food diğer elinde akıllı telefon. Bir yerlere gidiyoruz ama hadi hayırlısı.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X