Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu

Enflasyonda zirveye ulaştık mı?

Enflasyon canavarı roket hızıyla yükseliyor.

Eylül ayı rakamları beklentileri altüst eden seviyelerde geldi.

Bir yılda görülmesi geren fiyat artışları neredeyse bir ayda gerçekleşmiş vaziyette!

Eylülde tüketici fiyatları aylık bazda yüzde 6,3’lük artışla piyasa beklentilerini ikiye katlayan bir çıkışa imza attı.

2001’den bu yana aylık en yüksek artışla karşı karşıyayız.

Neticede yıllık enflasyon da yüzde 24,5’e ulaşarak 2003’ten bu kana kaydedilen en yüksek seviyeye çıktı.

Vatandaşın bir süredir fiilen yaşadığı hayat pahalılığı resmen tescillenmiş oldu!

Ancak, ağırlıklı olarak tüketiciyi etkileyen ürün ve hizmetlerde yaşanan fiyat artışları resmi rakamların da ötesinde.

Yani alım gücündeki erime kendini fazlasıyla hissettirmeye başladı.

Yıllık bazda temel mal grubu enflasyonunun yüzde 35’i bulması ve dayanıklı tüketim  mallarındaki yüzde 46,5’lik fiyat artışları…

Vatandaşın tüketme gücünün nasıl sınırlandığını çarpıcı biçimde gösteriyor!

Detay verilere baktığımızda fiyat artışlarından tüm ürün gruplarının nasibini aldığını görüyoruz.

Yüzde 6,3’lük aylık manşet enflasyondaki paylarında 1,5 puanlık katkı ile gıda dikkat çekmekte.

Yani neredeyse TÜFE’nin dörtte biri gıdadan gelmiş durumda.

Beyaz eşyanın ağırlıkta olduğu ev eşyası grubu 0,9 puanla enflasyon canavarını beslerken… Elektrik, doğalgaz, kömür, tüpgaz fiyat artışlarını içeren grubun 0,8 puanlık etkisi oldu.

Yüzde 9,2’lik artışa sahne olan otomotiv, akaryakıt ve ulaştırma fiyatlarındaki yükseliş ise aylık enflasyona tam 1,7 puan katkı sundu!

Kısacası vatandaşın tüm temel ihtiyaçları okkalı biçimde zamlanmış durumda.

Peki bir ayda fiyatlar niye bu kadar hızlı yükseldi?

 

Döviz mazereti ve enerji baskısı

 

Teknik açıdan yüzde 24’ün bulan çekirdek enflasyonun da ifade ettiği üzere liradaki değer kaybı, fiyatları zıplatan temel etken konumunda!

Yani dövizdeki yükseliş; ithal olmayan ürünlerin de zamlanmasına yolaçmış görünüyor.

Ciddi bir fırsatçılığın yaşandığı gerçeğiyle ne yazık ki yüzleşiyoruz.

Neredeyse tüm işletmeler dövizi mazeret gösterip zam yapma hevesinde!

Döviz kurlarının son haftalarda kademeli biçimde geri çekildiği gerçeği ise dikkate alınmıyor.

Dolayısıyla zirvedeki kurlara göre yapılan zamların geri alınma olasılığı zayıf görünüyor.

Zamlar konusunda herkesi etkileyen net bir mazeret var aslında.

Ardı ardına gelen enerji zamları tüketiciyi doğrudan etkilediği gibi üretici maliyetleri üzerinden gecikmeli olarak bir kez daha vuruyor.

Nitekim ekim ayı başında yapılan doğalgaz ve elektrik zamlarının artçıl etkilerini de izlemeye devam edeceğiz!

           

Çok yönlü tedbir ihtiyacı

           

İç talep son çeyrekte kaçınılmaz olarak sert biçimde düşecek.

Dolayısıyla fiyat artışlarının kısmen sınırlanması mümkün.

Ancak, tüketiciye yansımayı bekleyen maliyet unsurları var hala!

Üretici fiyatlarının eylülde aylık yüzde 10,9 artışla yıllık ÜFE’yi yüzde 46,2’ye çıkarması… Vatandaşa yansıyacak zam potansiyelini de göstermekte.

Neticede TÜFE’nin yüzde 26’yı gördükten sonra az da olsa durulması ihtimali söz konusu!          

Gözlerin çevrildiği Merkez Bankası’nın ise bu rakamlara rağmen mevcut durgunlukta artık faiz artışına gitmesi pek kolay görünmüyor.

Önemli olan haftaya açıklanması beklenen enflasyonla mücadele programının orta vadede sonuç vermesi.

Yoksa uzun süre yüksek enflasyonla yaşamak zorunda kalırız.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X