‘Enflasyonu da faizi de yüzde 7’lerin altına çekmeliyiz’

Başbakan Yıldırım, “El birliği ile enflasyonu da faizi de sürdürülebilir bir düzeye, tercihen yüzde 7’lerin altına çekmek mecburiyetindeyiz. Bunu başarır Türkiye. Şartlarımız müsait.” dedi.

‘Enflasyonu da faizi de yüzde 7’lerin altına çekmeliyiz’

Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü’nde DEİK Yönetim Kurulu Toplantısında yaptığı konuşmada, “El birliği ile enflasyonu da faizi de sürdürülebilir bir düzeye, tercihen yüzde 7’lerin altına çekmek mecburiyetindeyiz. Bunu başarır Türkiye. Şartlarımız müsait.” ifadelerini kullandı. 

Yıldırım, “Bütün göstergeler iyi de neden faizler istediğimiz düzeyde değil? Neden enflasyonda bu seneyi, beklentilerin üzerinde kapattık? Bu sorunun cevabını biliyoruz. Bu sorunun cevabından sadece biz sorumlu değiliz. Türkiye’de iş yapan herkes sorumludur. Bu bir ortak sorumluluktur. Bir seferberlik anlayışı içerisinde bu mücadeleyi birlikte yapmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın inisiyatifiyle kurulan DEİK’in, 32 yıldır Türkiye’de ekonomiye, ihracata hizmet ettiğini anımsatan Başbakan Yıldırım, Kurulun, yeni yönetimiyle bütün coğrafyalarda hizmet vermeye devam ettiğini bildirdi.

İhracatın, ülkenin geleceği, refahı ve kalkınması için olmazsa olmaz olduğuna işaret eden Yıldırım, “Biz ancak ve ancak daha fazla satarak, daha fazla üreterek artı değer oluşturabiliriz. Aksi halde bir yandan cari açık diğer yandan bütçe açığıyla, çifte açıkla sorunlarımızı kalıcı olarak çözmemiz çok kolay olmayacak. O bakımdan bir yandan ihracatı artıracak her türlü mekanizmaları kullanırken diğer yandan da dünyanın içinde bulunduğu değişimi okuyabilmemiz lazım.” diye konuştu.

“İnsan kaynağımız fazlasıyla var”

Toplantıda, güzel fikirlerin sunulduğunu aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:

“Otomotiv sektöründe önümüzdeki belki 10 yıl içindeki değişim bugüne kadar birikimlerimizi atıl duruma getirebilir. O yüzden bu değişimi okumak ve bu değişimi, dönüşümü gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. Otomotiv bizim bir numaralı ihracat kalemimiz olduğuna göre dünyanın gittiği yönün tersine veya dünyanın gündeminden ayrı kalamayız. Bunun için de daha fazla akıl terine ihtiyacımız var. Daha fazla yazılım, elektronik, insan kaynağına ihtiyacımız var. İnsan kaynağımız fazlasıyla var. Gelişmiş ülkelerin kıt olan kaynağı bizim ülkemizde mevcut. Genç nüfusumuz, büyük bir enerji kaynağımız var. Önemli olan bu kaynağı ülkemizin geleceği, istikbali, kalkınması, büyümesi için en iyi şekilde sevk ve idare etmemiz. Bu önemli. Sanayi 4.0, yapay zeka, büyük veri, siber güvenlik… Bunlar geleceğin hayatımızda yer alacak en önemli alanları. Bunlar belki bizim kuşaktaki insanlar için çok anlam ifade etmeyebilir ama genç kuşaklar için gelecek demek.”

Günümüzde sürücüsüz araçtan, mekanik yapılardan ziyade elektronik ve yazılım ağırlıklı ürünlerden bahsedildiğini bildiren Yıldırım, “Yani alın terinden daha ziyade akıl terinin hakim olacağı bir dünyadan bahsediyoruz. Her şey ‘e’leşiyor. Eleştirmeyi bırakıp ‘e’leşmeye adım atmamız lazım. Daha çok mesai harcamamız lazım. E-ticaret, e-ihracat, e-devlet, her şey elektronik ortamda yapılır hale geldi. 10 yıl önceki cep telefonunun bugünkü marifetlerini anlattığımız zaman insanlar gülümsüyor ama bugün yaşıyoruz. Adeta bir bağımlılık oluşturdu ve seyahatteyken, evdeyken, iş yerindeyken faaliyetlerimizden de geri kalmıyoruz. Yani zaman ve mekan mefhumu bir anlamda artık geride kaldı. Her zaman, her yerde işimizi de takip ediyoruz, toplantılarımızı da yapıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

“Türkiye üç kat büyüdü”

Türkiye’de 15 yıldır devam eden güven ve istikrarın Türkiye’yi bugünlere taşıdığını vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi:

“Bu bir gerçek. Türkiye üç kat büyüdü. Hem kişi başına düşen milli gelir hem de genel itibarıyla ülke gayri safi milli hasılası büyüdü. Satın alma gücü paritesine göre dünyanın 13. büyük ekonomisiyiz. Tarımda Avrupa’nın bir numarasıyız. Daha birçok anlamda ülkemiz yavaş yavaş elde ettiği göstergelerle hak ettiği yere geliyor. Ben ilk defa 58. Hükümet’te Ulaştırma Bakanı olarak başladığımda, Türkiye’nin dünya havacılığından aldığı pay yüzde 0,45’ti, şu anda yüzde 2’nin üzerine çıktık.”

“Adının ne olduğunun önemi yok”

DEİK Yönetim Kurulu ile yaklaşık iki saat süren toplantıda, Kurul üyelerinin, gelecek iş planlarını, geleceğin Türkiyesi için görüşlerini, beklenti ve önerilerini paylaştığını vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gördüğümüz ortak birkaç noktanın burada altını çizerek tekrar etmek istiyorum. Bu salonda bulunan, bu masanın etrafında bulunan herkes istikrarın ve güvenin, ülkemizin geleceği, büyümesi, ihracatımızın, üretimimizin artması, gençlerimize, kadınlarımıza, insanımıza daha fazla iş, aş imkanı için olmazsa olmaz olduğunun altı çizildi. Yine burada üretimde, yatırımda, istihdamda sürdürülebilirliğin sağlanmasının mutlaka düşük faiz, düşük enflasyon ile mümkün olacağının bir kez daha altı çizildi. Bunun yanı sıra millileştirme ve yerlileştirme… Burada da şunu ayırt etmek lazım. Bu ülke topraklarında, bu ülkenin hukukuna, kanununa bağlı bütün şirketler milli ve yerlidir. Adının ne olduğunun önemi yok, değil mi ki Türkiye’de faaliyet gösteriyor, istihdam oluşturuyor, yatırım yapıyor, katma değer üretiyor, o şirket özbeöz Türk şirketidir. O yüzden bu konudaki bazı yanlış değerlendirmeleri asla ve asla kabul etmiyoruz.”

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X