Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Her şey yalancıktan

Kolesterol denilen madde hem vücudumuzda yapılır hem de besinler ile dışarıdan alınır. Hemen hemen tüm hücrelerimiz gereğinde kolesterol yapabilecek düzeyde şekillendirilmiştir. Genellikle sakatat türleri, hayvansal yağlar, süt ve süt ürünleri, yumurtalar, balık ve balık yumurtaları, diğer deniz ürünleri yüksek miktarda kolesterol içerirler. 100 gram besin başına en yüksek kolesterol içeren gıda beyindir.

Kolesterol yağ benzeri bir maddedir. Hücre zarımızın yapısında, bazı vitamin ve hormonların yapısında, safra içerisinde bulunur. Beynimizin de suyu alınmış kuru ağırlığını düşünecek olursak hatırı sayılır oranda kolesterol içerdiğini görürüz. Vücudumuz yabancı maddeler ve enfeksiyon yapan mikroplar ile savaşmak için de kolesterol üretir. Bir bölgenin tamiri için, yeni hücre yapmak için de kolesterole ihtiyaç vardır. Daha ne yazayım ki, hayata başladığımızda aldığımız anne sütümüz bile kolesterol ile doludur hem de inek sütünden çok daha fazla. Yani bizi yaratan bu molekülü ilk anlardan itibaren bize verdirirken, bizler ileri yaşlarda bunu azaltmak için olmadık ilaçlara başvuruyoruz damar sertliğinden ölmeyelim diye.

Hekimlerin bile kafası karmakarışık iken tıp fakülteleri gibi araştırma hastanelerine sadece tanı ve tedavi için giden insanlarımızın kafasının karışması kadar doğal bir şey olamaz. Anlaşılabilecek tarzda açıklayarak karışıklığı biraz azaltayım. Kolesterol molekülü sepet gibi bir protein içinde vücutta taşınır. Bunlara lipoproteinler denilmektedir. Bu lipoproteinler içerisinde halk arasında bile iyi ve kötü kolesterol adı ile bilinen kolesterol taşıyıcılar vardır. LDL denileni yıllardır kötü olarak bilinir ve damar sertliğinin sebebidir denilir. Son yıllarda LDL’nin küçük lipoprotein (small LDL) denilen bir grubu bulundu. Küçük LDL bol olduğunda şeker, stres, un, sigara, obezite, hareketsizlik gibi birçok etken tarafından oksitlenir (paslanır). Vücudun asker hücreleri bu paslı küçük LDL’yi damara çöktürüp içine gömer. Damar içinde çökme arttığı sürece damar daralıp sertleşir ve dolayısı ile ilgili bölgelere giden kan akımı da azalır. Aynen kireçlenme yapan bir su borusu gibi. Ama bu iltihabi durumun kolesterolle değil tamamen bizimle alakası vardır. Şekeri, unu, pirinci, patatesi, trans yağları, makarna ve benzerlerini hayatından çıkartıp fizik aktivitesini artıran kişilerde small LDL azalmaktadır. Böylece ilaç tedavisine gerek kalmadan kolesterol seviyelerini ideal sınırlara çekmek mümkün olabilmektedir.

Haa ben keyfime bakar da kolesterol ilaçları var nasılsa yükselince bunlardan içer kolesterolümü düşürürüm derseniz şu aklınıza gelsin. Evde temizlik yaptığınız zaman kirleri halıların altına atıyorsanız evi temizlemiş mi olursunuz?

Eğer doğal yağları kullanırsanız small LDL’lerin boyutlarını büyütüp bunların içindekilerin kolaylıkla karaciğere taşınmasını sağlarsınız. Karaciğeriniz yağlanmamış, yıpranmamış, aslanlar gibi ise merak etmeyin fazla kolesterolün hakkından o kendi kendine gelir. Eskimolarda, günde 300- 400 gram tam yağlı peynir tüketen Giritlilerde, doğal doymuş yağları çok tüketen Afrikalı bazı kabilelerde, ülkemizin bazı kırsal yörelerinde, Kafkas halklarında olduğu gibi.

Siz gereğini yapın ki vücut da gereğini yapsın. Yalancıktan pek çok ilaç kullanıyoruz.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X