İngiltere’nin yeni başbakanı Boris Johnson oldu

İngiltere’de iktidardaki Muhafazakar Partinin liderlik koltuğuna oturan eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson, aynı zamanda ülkenin yeni başbakanı olmaya hak kazandı.

İngiltere’nin yeni başbakanı Boris Johnson oldu

İngiltere’de Muhafazakar Parti liderliğine seçilen Boris Johnson, ülkenin yeni başbakanı oldu. 

Parti üyelerinin posta yoluyla katıldığı oylamada, Johnson 92 bin 153 oy alırken, rakibi mevcut Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt 46 bin 656 oyda kaldı. 

Böylece iktidardaki partinin liderlik koltuğuna oturan Johnson, aynı zamanda ülkenin yeni başbakanı olmaya hak kazandı.

Johnson, sonuçların açıklanmasının ardından yaptığı konuşmada, “Brexit’i gerçekleştirme, ülkeyi birleştirme, Jeremy Corbyn’i (İşçi Partisi lideri) yenme zamanı.” dedi. 

Avrupa’daki müttefiklerle “dostluk” ve “demokratik öz yönetim” gibi iki eşit arzunun bir araya getirildiği kritik bir anın yaşandığını belirten Johnson, bu ikisinin “uzlaştırılamaz” olduğu yönündeki değerlendirmelerin gerçeği yansıtmadığını savundu. 

Johnson, konuşmasını, “Kampanya bitti, şimdi çalışma zamanı.” ifadeleriyle bitirdi. 

Yarın hükümeti kurma görevini alacak 

Başbakan Theresa May’in yarın Kraliçe 2. Elizabeth’e istifasını sunmasının ardından Johnson’ın, Buckingham Sarayı’na giderek yeni hükümeti kurma görevini alması bekleniyor. 

Kariyerinde “renkli” ve “tartışmalı” bir isim olmayı başardı

İngiltere’nin yeni başbakanı olmak üzere iktidardaki Muhafazakar Partinin liderliğine seçilen Boris Johnson, gazetecilikten siyasete tüm kariyerinde hep “renkli” ve “tartışmalı” bir isim olmayı başardı.

Damat Ferit Paşa kabinesinde İçişleri Bakanlığı yapan, İstiklal Savaşı’na karşı muhalif yazılar kalem alan ve İngiliz Muhipler Cemiyetinin kurucusu Ali Kemal Bey’in torununun çocuğu olan, tam ismiyle Alexander Boris de Pfeffel Johnson, Muhafazakar Partinin yeni lideri oldu. 

1964 doğumlu Johnson, İngiltere’de siyasetçi sınıfının yetiştiği iki önemli okul kabul edilen Eton Lisesinde ve Oxford Üniversitesinde eğitim gördü. Johnson, mezuniyetinin ardından aile bağlantılarını kullanarak The Times’ta gazetecilik kariyerine başladı. Gazetecilik kariyeri kısa süren Johnson, hazırladığı yalan haber nedeniyle işten kovuldu.

Bunun ardından Daily Telegraph gazetesine geçen Johnson, bu basın kuruluşunun Brüksel muhabiri oldu. Johnson’ın AB karşıtlığı da bu dönemde imza attığı haberlerle kendini göstermeye başladı. 

Johnson, gazetecilik kariyerinde Daily Telegraph’ın editör yardımcılığına ve Spectator dergisinin editörlüğüne kadar yükseldi.

Siyasi kariyeri

Johnson kariyer değişikliğiyle 2001’de Muhafazakar Parti milletvekili olarak siyasete adım attı. Avam Kamarasında 2 dönem görev yapsa da ön plana çıkmayı başaramadı. 

Johnson, ilk büyük başarısını 2008’de Londra Belediye Başkanı seçilerek elde etti. Bu görevi de 2 dönem sürdüren Johnson’ın akıllarda kalan “icraatı” ise 2012 Londra Olimpiyatları sırasında Victoria Parkı’na kurulan 45 metre yüksekliğindeki eğlence halatında asılı kalması oldu ancak Johnson, başka siyasetçilerin “karizmasını çizecek” bu sahneyi bile popülaritesini artıracak bir şova dönüştürmeyi başardı.

Belediye başkanıyken 2015’te ziyaret ettiği Tokyo’da katıldığı “dostluk maçı”nda 10 yaşındaki bir çocuğu ezip geçmesi veya 2016’da milletvekiliyken başka bir dostluk maçında eski Alman milli futbolcu Maurizio Gaudino’yu kafa atarak yere sermesi, Johnson’ın “kazanma hırsının” göstergeleri sayıldı.

Referandum

Belediye başkanlığının ardından yeniden Avam Kamarası’na giren Johnson’ın siyasi kariyerindeki en önemli kilometre taşlarından biri ise 23 Haziran 2016’da yapılan AB referandumu oldu. 

Referandum kampanya sürecinde AB üyeliğinden ayrılması için kampın lider figürü olarak öne çıkan Johnson, beyanatlarıyla tartışmaların da odağında yer aldı. 

Özellikle Türkiye’nin AB üyesi olması halinde 78 milyon Türk’ün İngiltere’ye hücum edeceği, dolayısıyla İngiltere’nin göçü kontrol altına almak için AB’den ayrılması gerektiği şeklindeki ifadeleri tartışma yarattı. 

Liderlik girişimi akim kaldı

AB referandumundan yüzde 48’e karşı yüzde 52 oyla Brexit kararının çıkmasını takiben, ülkenin AB’ye üyeliğinin devamı için kampanya yürüten dönemin Başbakanı David Cameron istifa etti.

Johnson’ın adı partinin liderliği için ciddi şekilde telaffuz edilmeye başlandı. Brexit kampının lider figürü olarak, ülkeyi AB’den ayıracak başbakanın da Johnson olması güçlü bir ihtimal haline geldi.

Johnson, bu yönde kampanya çalışmasına da başlamasına karşın o ana kadar kendisiyle hareket eden dönemin Adalet Bakanı Michael Gove’un kendi adaylığını ilan etmesiyle yarışa girmekten son anda vazgeçti. 

Dışişleri Bakanlığı

Johnson’a, Cameron’dan görevi devralan May’in kabinesinde Dışişleri Bakanlığı görevi verildi. 

Başbakan olarak dış politikada “Küresel İngiltere” sloganıyla ülkeyi Avrupa dışı dünyaya daha fazla açmayı vadeden Johnson, ABD ile “özel ilişkinin” de altını sık sık çizdi. Johnson’ın ABD ile ilişki konusundaki ısrarcı tavrı, İngiltere’yi bir ABD “uydusuna” dönüştürebileceği endişesini de doğurdu.

Johnson bakanlık dönemi boyunca tartışma yaratan adımlarıyla gündemde kalmayı başardı. 

Johnson’ın en büyük gafı, İran’da casusluk suçlamasıyla tutuklu bulunan Nazanin Zaghari-Ratcliffe’in bu ülkeye gazetecileri eğitmek üzere gittiğini söylemesi oldu. İngiliz ve İran çifte vatandaşı olan Ratcliffe’in savunması, bu ülkeye aile ziyareti için gittiği yönünde olsa da Johnson sözleri kadının mahkumiyetine yol açtı.

Dışişleri kaynaklarının İngiliz basınına yaptığı değerlendirmelere göre, Johnson zeki olsa da dikkat eksikliğiyle mücadele ediyor, kendisine verilen brifinglere odaklanamıyor ve muhatapları tarafından sevilmesi ise en büyük önceliği arasında yer alıyor. 

Hassas bilgilere erişimi engellendi

Bu değerlendirmeler ışığında, Başbakan Theresa May’in, Johnson’ın “hassas istihbarat” bilgilerine ulaşmasına engel koyduğu ortaya çıktı.

İngiliz dış istihbarat servisi MI6 ile dijital istihbarat servisi GCHQ Dışişleri Bakanına bağlı olmasına rağmen Johnson’a bu engelin konulmasının arkasında May’in Johnson’ın “sır saklama yeteneğine güvenmemesinin” yattığı ileri sürüldü.

Böylece ülke tarihinde ilk kez bir dışişleri bakanı böyle bir engelle karşılamış oldu.

Brexit

Johnson, yaklaşık 2 yıllık dışişleri bakanlığı görevinden geçen yıl temmuzda May hükümetinin “yeni Brexit yaklaşımı” nedeniyle istifa etti.

Bakanlığının son döneminde İngiliz basınında yayımladığı köşe yazılarıyla da May’in Brexit yaklaşımını eleştiren Johnson, istifasının ardından eleştirilerinin dozunu artırdı. 

Johnson, May’in AB ile vardığı Brexit anlaşmasının Avam Kamarasındaki ilk oylamasında tarihi bir farkla reddedilmesinde de kendisine yakın 100 kadar milletvekiliyle kilit rol oynadı. 

Johnson, May’in anlaşmasını “düğmesi Brüksel’de olan intihar yeleğine” benzetmesi üzerine de büyük tepki çekti.

İslamiyet ve Müslümanlar

Boris Johnson, kaleme aldığı köşe yazılarında İslamiyet ve Müslümanlarla ilgili görüşleriyle de tartışma yarattı. Daily Telegraph’da geçen yıl ağustos ayında yayımlanan bir yazısında, peçe takan kadınları “posta kutusu” ve “banka soyguncularına” benzeten Johnson’ın, 2006’da bir kitap için kaleme aldığı makalede de İslamiyet’i, ilerlemeye engel olarak gösterdiği ortaya çıktı.

Johnson’ın ABD Başkanı Donald Trump’la ilişkileri de İngiltere’de önemli bir tartışma kaynağı oldu. 

Trump’ın Johnson’ı öven sözleri, İngiltere ziyaretinde özel olarak görüşmesi ve Johnson’ın da diplomatik yazışmalarında Trump’la ilgili olumsuz değerlendirmelere yer veren İngiltere’nin Washington Büyükelçisi Kim Darroch’a desteğini açıklamaktan kaçınması tepki çekti. 

Zor görev

Johnson’ın liderlik ihtimalinin güçlenmesi üzerine ülkenin Avrupa ve Amerika’dan Sorumlu Bakanı Alan Duncan dün istifa etmişti. 

Maliye Bakanı Philip Hammond ile Adalet Bakanı David Gauke de seçim sonucunu müteakip istifa edeceklerini duyurmuştu. Johnson’ın liderlik yarışındaki rakibi Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt’ın da aralarında olduğu birçok bakanın daha hükümetteki görevlerini bırakması bekleniyor. 

İngiltere’yi, 31 Ekim’de anlaşmalı veya anlaşmasız olarak AB üyeliğinden mutlaka çıkarmayı vadeden Johnson’ı zor bir dönem bekliyor. 

Partisi içindeki muhaliflerin, muhalefetle iş birliğine giderek yeni başbakanı devirmesi dahil bir dizi “kötü senaryo”, Johnson için başbakanlığı ateşten gömleğe çevirme potansiyeli taşıyor.

Johnson, bu yönde ilk darbeyi parlamentoda geçen hafta yapılan bir oylamayla aldı. Milletvekilleri, Johnson’ın anlaşmasız Brexit’i gerçekleştirebilmek için parlamentoyu tatil etmesinin önüne geçecek bir tasarıyı kabul etti. 

Tanıyanların anlattığına göre çocukluk hayali “dünyanın kralı” olmak olan Boris Johnson, 55 yaşında şimdilik İngiltere Başbakanı olmayı başarsa da oluşmasında kendisinin de başrolü oynadığı Brexit krizi yüzünden bu görevi en kısa süre yapan isim olarak tarihe geçme ihtimali de güçlü görülüyor.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X