Avatar
Selahattin Adıgüzeller

“Kalemini bırak da geç!”

Niyetim, cuma namazını Orhan Camisi‘nde kılıp, oradan da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşacağı miting alanına geçmek…

Sela sesleriyle çıktım yola…

Heyecanlıydım…

Meslek hayatımda ilk kez Heykel Önü’nde bir miting izleyeceğim…

Meraklıydım…

Daha önce Bursa’da başbakan ve siyasi parti genel başkanı apoletiyle defalarca izlediğim, dinlediğim Erdoğan, bu kez Cumhurbaşkanı olarak geliyor kentimize…

Bakalım bu gelişinde Bursalılara nasıl seslenecek, ne diyecek?

Önceki mitinglerden bir farkı olacak mı söylemlerinin?

 

*

 

Tahmin ettiğim gibi, Atatürk Caddesi’nde güvenlik önlemleri en üst seviyede…

Ulucami ve çevresinde bırakın kuşu, sinek bile uçurulmuyor.

Şehiriçi trafik lodostan beter!

Üst araması yapılan kabine girdim, vatandaşlarla birlikte…

Sıra bana gelince, ellerimi kaldırdım havaya, bir güzel aradı beni polis memuru kardeş…

Ceplerimi tek tek yoklayıp sordu:

– Bu ne?

– Cüzdan!

– Bu ne?

– Tespih!

– Peki bu?

– Not defterim…

– Hıımmm… Yanındaki kalem mi?

– Evet…

– Kusura bakma kalemle giremezsin!

– Nasıl giremem? Ben gazeteciyim, bak bu da Başbakanlığın verdiği basın kartım!

– Bize gelen emir böyle… At kalemini şu kutuya öyle geç!

– İyi de kalemim olmadan, miting izlenimlerimi neremle not alacağım memur bey?

– Orası beni ilgilendirmez! Bak vatandaş tarağını, bozuk parasını, tırnak çakısını, tokasını bırakmış ne olur sende kalemini bıraksan…

– Yahu gazeteci kalemini bırakır mı? İlla bir şey bırakacaksak tespihi bırakayım emanete, oltu taşındandır!

– Adamı günaha sokma, çekil başımdan!

 

*

 

Tartışma uzayınca gençten bir Cumhurbaşkanlığı koruma görevlisi dayanamayıp yanımıza geldi…

Ona da gayet nazik bir şekilde, basın kartımı gösterip “Memur bey, kalemimi bırakmamı söylüyor, bırakırsam mitingle ilgili notları nasıl alırım?” dedim…

Bir yüzüme baktı bir karttaki fotoğrafıma:

– Doğrudur, kalemle mitinge giriş yasak!

– Basına da mı?

– Herkese…

– Şaka mı bu? Kalemden korkulur mu? Meslek hayatımda bir yaşıma daha giriyorum!

– Çıkar mısınız kabin dışına…

– Bakın bomba imha uzmanları varsa, kalemimi inceleyebilirler!

– Lütfen, laf kalabalığı yapmayalım, Cumhurbaşkanımız Ulucami’ye gelmek üzere… Çok istiyorsan aşağıda basına ayrılan kapı var, git oradan gir!

 

*

 

Dediği basın kapısını bulana kadar, baktım cuma namazının vakti geçecek…

Cumanın kazası da yok!

En kötüsü;

Tartışmayı uzatırsam benim aptest gidecek!

Kalemimi de bırakmadım, aptestimi de!

Çarşının etrafından dolanarak güçbela Orhan Camisi’ne ulaştım, bir köşede zar zor yer buldum.

Hoca’nın vaazı yetti bana…

Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ı dinlemiş kadar oldum!

Hoca ne mi anlattı?

Müflisin tarifini yaptı bir güzel…

Baba-oğul ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini anlatıp; Vali olduktan sonra kendisini ayağına çağıran oğluna, “Ben sana Vali olamazsın değil adam olamazsın demiştim” diyen babanın hikayesini hatırlattı…

Kul hakkından da söz etti bolca…

Ve, sözlerini şu cümlelerle bitirdi Hoca:

İlle de edep, ille de edep!”

 

*

 

Kıssadan hisse:

Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın Bursa’ya dünkü gelişinden bir şey anladıysam, roman olayım!

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X