ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Irak’ta IŞİD’e karşı verilen savaşta sona yaklaşıldığını ileri sürerek “İranlı milislerin ülkelerine dönme zamanı geldiğini” savundu.
 

Irak Başbakanı Haydar el İbadi’yse “Kimsenin Irak’ın iç işlerine karışmaya hakkı yoktur” diyerek Tillerson’a sert bir yanıt gönderdi.
 

Tillerson söz konusu açıklamasını Suudi Arabistan’ı ziyareti sırasında yaptı.
 

Amacı Riyad’ın isteği doğrultusunda uyarıda bulunmaktı.
 

Ne ki, koruma talep eden sadece Riyad değildi, İsrail de Irak’taki İran’dan kuşkuluydu.
 

*
 

ABD’yse her iki başkenti de koruyup kollayayım derken Bağdat’la karşı karşıya geliyordu.
 

Ve Bağdat ABD’ye köprülerin altından çok su aktığını, bugünkü Irak’ın eskisiyle ilgisinin kalmadığını anlatmaya çalışıyordu.
 

Bugünkü Irak, Suudi Arabistan’la iyi ilişkiler geliştirmek istiyor ve bu amaçla bir koordinasyon konseyi kurulmasını kararlaştırıyordu.
 

Ancak İran’la da iyi ilişkileri olacaktı. Buna askeri ilişkiler de dahildi. Tüm bunlar Bağdat’ın bileceği işlerdi.
 

ABD’nin de artık Ortadoğu’nun patronu olmadığını, tek başına ahkâm kesemeyeceğini anlaması gerekiyordu.
 

*
 

İşte Kerkük olayları… Barzani’nin düştüğü durum aynı zamanda ABD’nin de yenilgisiydi.
 

Kürtleri yüzüstü bırakmakla suçlanan Washington’dı.
 

Tüm otoritesini kaybeden Barzani bitip tükenmişti.
 

Bağdat, Irak’ın kuzeyi dahil ülkenin tümünde egemenliğin merkezi yönetimde olduğunu tüm dünyaya göstermişti.
 

ABD bu duruma da seyirci kalmakla suçlanıyordu.
 

Irak ordusu Kerkük’e girerken sesini çıkarmayan Washington, şimdi kalkıp Bağdat’a İran’la ilişkileri konusunda akıl mı verecekti?
 

*
 

Irak’tan sonra Suriye hükümeti de Rakka’nın geleceğinin “federal ya da konfederal bir sistem” olarak tasarlanmasına izin verilmeyeceğini duyurdu.
 

Enformasyon Bakanı Ramiz Tercüman, bu konuya değinirken şöyle diyordu:
 

“Herkes şunu bilmeli ki, Suriye anayasası ve bayrağı altında her konu ele alınabilir ve anlaşmaya da varılabilir. Ancak ‘Fırat’ın doğusu ya da batısı’ daha önce duymadığımız şeylerdir. Böyle bir şeyi asla tanımayız.”
 

Kürt güçlerince yapılan “Rakka’nın geleceğinin kent halkı tarafından merkezi olmayan bir hükümet çerçevesinde belirleneceği” şeklindeki açıklamayı anımsatan Tercüman, “Bu olanaksızdır. Suriye Arap Cumhuriyeti’nin siyasi, ekonomik ve toplumsal yönetimi Şam’a aittir” dedi.
 

Enformasyon Bakanı, “Rakka’yı kurtarılmış bir kent” olarak görmediklerini belirterek, “Suriye ordusunun girip Suriye bayrağını dikmediği hiçbir kent düşmandan kurtarılmış kent sayılmaz. Buna Suriye haritasındaki her nokta dahildir” diyerek Suriye ordusunun Rakka’ya gireceğini bildirdi.
 

*
 

ABD desteğindeki PYD/PKK örgütleri geçen hafta Rakka’da IŞİD’e karşı zafer ilan etmişlerdi.
 

Şam yönetimiyse Rakka’daki IŞİD militanlarının nereye kaybolduğunu sorarken Rakka’nın kurtarılmasının bir “tiyatro oyunu” olduğunu iddia etmişti.
 

*
 

ABD’nin “Kuzey Irak” projesinin yıllar sonra Bağdat yönetimi tarafından nasıl yırtılıp atıldığını görüyoruz.
​

“Kuzey Suriye” projesiyse ABD’nin yarım kalmış bir projesi  olarak tarihe geçecektir.