Engin Özpınar
Engin Özpınar

Kimyasal kumpas, fosfor bombası, savaş suçu ve UCM

Wall Street Journal iddia ediyor: “Beşar Esad isyancıların elindeki son kale olan İdlib’e yönelik saldırıda klor gazı kullanılması talebini onayladı.” Yani Suriye ordusu topla tüfekle İdlib’e giremezse sonuca kimyasal saldırıyla ulaşacak. İddiayı ortaya atan WSJ olunca, haber, hiç sorgulanmadan ciddiye alınıyor. Bir haberin ciddiye alınması onun içeriğinin de kabulü anlamına gelebiliyor çoğu kez. Öyle olunca, hemen ardından Pentagon devreye giriyor ve “Olası bir kimyasal saldırı konusunda masaya yatırılacak askeri seçenekleri değerlendiriyoruz” şeklindeki o klasik cümleyle başlayan açıklamalar yapılıyor. Bunu, topun Başkan Trump’ın ayağına bırakılması olarak anlamalıyız. Gölü o atacak çünkü. 

*

Yalnız bir kararsızlık durumu var… Ya Trump kendisi durdu, ya da durdurdular. Neden acaba?  Kimyasal saldırı iddialarıyla bir ilgisi olabilir mi? Örneğin BM’nin Suriye Temsilcisi Steffan De Mistura’nın, gazetecilere “El Kaide’nin Suriye kolunun silah haline getirilmiş klor üretme kapasitesine sahip olduğunu” açıklaması önemsenmeyecek bir uyarı değil herhalde. (wsws/Bill Van Auken/6 Eylül 2018) Eğer El Kaide’nin Suriye kolu bunu yapabiliyorsa kimyasal saldırı düzenlemek ve bunu Suriye hükümetinin üzerine yıkmak çok daha kolay bir iştir onun için. Hele, böyle bir provokasyonu sabırsızlıkla bekleyen Batılı müşterileri varken… 

*

Bir yanda olmayan bir olayın tartışması yapılıyor ama diğer yanda ABD uçaklarının Suriye’nin Deyrizor bölgesini fosfor bombalarıyla vurması es geçiliyor. Oysa fosfor bombasının kullanılması 1949 Cenevre Sözleşmeleri’ne ilişkin bir protokolle yasaklanmıştı. Suriye’nin müttefiklerinden başka, olayı kınayan olmadı. AB’den de çıt çıkmadı. Neden acaba? Savaş suçu sayılacağı için mi? Rusya, Deyrizor’la ilgili bir rapor hazırlıyormuş, büyük yangınlar çıkmış, ölüler ve yaralılar varmış… 

*

ABD yoksa o nedenle mi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni tehdit etmeye başladı? Tehdidi savuran Başkan Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton oldu. Bolton “Amerika kendi vatandaşlarını ve müttefiklerini bu yasadışı mahkemenin adil olmayan yargılamasından korumak için her yolu deneyecektir. Yargıçların ve savcıların Amerika’ya girişleri yasaklanacak ve Amerika’daki mal varlıklarına yaptırım uygulanacaktır” diyordu. 

*

Washington’ı böylesine öfkelendiren iki neden görülüyor. İlki, mahkemenin Afganistan’daki bazı Amerikan askerlerini savaş suçu işlemekle suçlaması ve soruşturma açması. İkincisiyse İsrail’le ilgili: Filistin yönetimi UCM’ye başvurarak İsrail hakkında soruşturma talep etmişti. İsrail’in ödünün kopması bundan. Soruşturma açıldığı takdirde sadece bilinenler değil bilinmeyen suçlar da ortalığa dökülebilir. Tel Aviv Trump’tan yardım istemiş anlaşılan. Bolton kraldan çok kralcı gibi… 

*

ABD, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni oluşturan Roma Anlaşması’na imza atmamıştı. Yıl 2002’ydi ve Başkan George Bush anlaşmaya karşıydı. Ne var ki, mahkemenin kuruluşunun asıl amacı savaş suçu ve insanlığa karşı suç işleyenleri adalet önüne çıkarmak. Tabii ki, mahkemenin ABD’ye gücü yetmeyecektir ama soruşturma açılması bile büyük olay…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X