Bakan Koca uyardı; Bursa dahil 3 ilde vaka artışı var…

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısı sonrasında Türkiye’nin yeni tip Koronavirüs (Kovid19) salgını ile mücadelesinde geldiği aşamayla ilgili açıklamalarda bulundu… Koca, Bursa, Ankara ve İstanbul’da vakalarda artış yaşandığını belirterek, maske takma zorunluluğu konusunda Bilim Kurulu’nun, İl Hıfzıssıhha Kurulları’na önerisi olduğunu vurguladı.

Bakan Koca uyardı; Bursa dahil 3 ilde vaka artışı var…

Bakan Koca’nın açıklamalarından satır başları şöyle;

8 Haziran 2020 itibarıyla salgın 6 ayını geride bıraktı. Ülkelerin birbirine kıyasla durumu bildiğiniz gibi toplam nüfus içinde her 1 milyon kişiden kaçına pozitif tanı konuyla belirlenmektedir.

ABD 6 bin 673 vaka, İspanya 6 233, İngiltere 4 bin 393, İtalya 2 bin 928, Fransa 2 bin 416, Almanya 2 bin 249 vaka bildirmiştir.
Ülkemiz 1 milyon kişi başına 2 bin 151 vaka ile 51. sırada yer almaktadır.

Avrupa ülkeleri ön sıradadır. Belçika 813 vefatla listenin başında yer almaktadır. İngiltere’de her 1 milyon kişi başına 618, İspanya 850, İtalya 569, Almanya’da 106 vefat olmuştur.

ABD’de bu sayı 360’tır. Türkiye 1 milyon kişi başına 57 vefat ile 47. sayıda yer almıştır.
Fransa ölüm oranı bakımından yüzde 18,7 ile başlardadır. İngiltere’de yüzde 14.06, Meksika’da yüzde 11.7, İspanya’da yüzde 11.12, Almanya’da yüzde 4.73’tür. Ülkemiz yüzde 2.67 ölüm oranıyla 81. sırada yer almaktadır.

Dünya insanı henüz gönülleri müsterih edebilecek bir zafer elde edemedi. Dünya en yüksek günlük vaka sayısını 7 Haziran’da gördü. Henüz doğrudan etkili bir ilaç bulunamadı, aşı geliştirilemedi.

Her mesajımda sizleri durumdan bilgilendirmeye, risklere karşı uyarmaya çalışıorum. Haziran ayı ile birlikte başlattığımız normalleşmenin eski hayat tarzına dönüş olmadığını ısrarla vurguladım. Toplum hayatının vazgeçilmez gereklerinin farkındayız. Üretim devam etmek zorunda, eğitim, ulaşım, ticaret, turizm ve bütün hizmet sektörlerinin canlı olması toplumun geleceği için vazgeçilmez unsurlar.

Hafta sonları vatandaşlarımızı açık havadan mahrum ettik, şehirlerarası ulaşımı kısıtladık. Gençlerimizden ve büyüklerimizden evlerinde kalmalarını istedik.

Gencimiz, yaşlımız maskeye, mesafeye, temizliğe dikkat ederek bu toplumsal harekete güç kattı ve sonuç aldık. Sağlık personelimizin fedakarca çalışması ve güçlü sağlık altyapımız bize bir başarı hikayesi yazdırdı. Kara göründü ama deniz hala dalgalı.

Ekonomik, sosyal yönden normalleşme bir zorunluluktur. Bilinçli, istikrarlı, kararlı adımlarla ilerledikçe dalgalardan, dalgalanmalardan korkmayız.

Bu zorunlu dönüşümü ne kadar dikkatli yaparsak, neticeye o kadar kesin ulaşırız. Son günlerde vaka sayımızda ve yoğun bakıma alınan hasta sayımızdaki değişmeler bu dalgalanmaların yansımasıdır. Sürpriz yok, beklenen sınırdayız. Bu sınırı aşmamak sizin elinizde. Büyüklerimizin, sahilde el ele tutuşmayan, maskesiz dışarı çıkmayan, mesafeyi koruyan beyefendinin, hanımefendinin elinde.

Korona hala işbaşında ama hastalık kontrol altında. Virüsün şiddetini düşürdüğüne yönelik bir kanıtımız yok. Ama vakalarımızın şiddetinin düştüğüne dair verilerimiz var.

İlk günlerde hastalarımız 20 günün üzerinde hastanelerde kalırken şimdi bu süre 2.9 güne düştü. Yoğun bakım 2.7 güne indi. Daha az oranda hasta entübe edilir oldu. Entübasyonda kalma süresi 1 günden 2.6 güne çıktı. Entübe edilenlerin vefat etme oranı önemli oranda düştü.

Entübe edilenlerin yüzde 4’ü, yoğun bakıma girenlerin yüzde 2’si vefat ediyor. Hekimlerin tedavi etme gücünde önemli artış olduğu bir gerçek. Bunda büyüklerimizi koruma altına almamızın büyük rolü var.

Onları koruyamazsak böyle kısa süreli yatışları, kitlesel iyileşmeleri unutabiliriz. Bunun bedelini kim üstlenmeye hazırdır. Pitlikteki ailem mi, maç sonrası kutlama yapan taraftarım mı, asker uğurlayanım mı?

Vefat eden vatandaşlarımızın yüzde 91.2’si risk grubunda tanımlanan kişilerden oluşmaktadır. 60 yaş üzeri ve en az bir alt hastalığı olanların oranı yüzde 71.70’dir.

Son günlerde dalgalanmaların seyri farklı illerimizde farklı olmaktadır. Vaka sayısına göre vefat oranının en yüksek olduğu il Gümüşhane’dir. En düşük ilimiz Kilis’tir. Burada dikkatinizi bazı illerimize çekmek isterim. Ankara’da günlük ortalama vaka 127, son bir haftada ortalama vaka 155, son üç günde ortalama vaka 177.

İstanbul’da son bir ayda 653, son bir haftada 620, son üç günde 616.

Düne göre baktığımızda bu sayı 700’leri geçmektedir.

Bursa’da da son bir ayda, son bir haftada ve son üç günde bakılan rakamlara göre artışlar arttı. Günlük 100’ü bulduğunu görüyoruz.

Kontrollü sosyal hayat dediğimiz bu yeni normalin, yani normalleşme döneminin en önemli kontrol mekanizması 1,5 metreden aşağı olmayan mesafe, maske ve el hijyeni. Dolayısıyla biz hayatın devam ettiğini ama bu hayatın kontrollü olmak zorunda olduğunun altını çiziyoruz. Bu virüs insandan insana bulaşıyor. Gerekli tedbirlere uyulabilirse tehdit de ortadan kalkmış olur. İl Hıfzıssıha Kurullarımız bölgesel illerinde salgının seyrine göre her türlü tedbiri alma noktasında yetkililer. Bu anlamda maske kullanımıyla ilgili şu an 45 ilde gerekli görüldüğü için bu karar alındı. Benzer şekilde ilave olabilecek illerimiz de olabilir. Bunlardan 3 tanesi için Bilim Kurulu’nun önerisi oldu: İstanbul, Ankara ve Bursa. İstanbul’da artış çok ciddi olmamakla birlikte tedbir amaçlı alınmasını Bilim Kurulu önermiş oldu. Özellikle şu dönemde uygulamada maske zorunluluğu olmasına rağmen birçok ilimizde ve kapalı alanda bunun sağlanmadığını görüyoruz. Bu noktada sağlanmayan illerimizde veya ortamlarda, topluluklarda, kültürel, sosyal etkinliklerde bu vaka sayılarının arttığını çok net görüyoruz. Vatandaşımızdan ısrarla ricamız, maske, mesafe ve el hijyenine olabildiğince dikkat etmeleri noktasında 83 milyon olarak gayret içinde olmamız gerekir.

Biz önümüzdeki dönemde bu anlamda, genel anlamda sokağa çıkma kısıtlılığı ve yasağı gibi bir durumu düşünmüyoruz. Bilim Kurulu’nda da gündeme gelmedi. Özellikle pikten sonra bir plato çizdiği ve daha sonra aşağı düştüğünü hepimiz gördük. Dünyanın birçok ülkesinde görüldüğü gibi dalgalanmalar olabilir. Bunlar tamamen bizim tedbirlere uyumla doğru orantılıdır. Bu dalgalanmanın beklediğimizden fazla olduğunu söyleyebilirim. Ama bazı bölgelerde fazla, İzmir, İstanbul gibi bölgelerimizde daha az olduğunu söyleyebiliriz. Önümüzdeki dönemde bu anlamda sokağa çıkma yasağı gündemimizde olmadı.

O ilaç bir kortizon. Şimdi değil daha önce salgının ilk günlerinde gündemimizde olan bir ilaçtı. Daha çok iltihabı önlemek üzere uygulanan bir ilaç. Bu ilaç yapılan çalışmada geç dönem solunum sıkıntısı olan hastalara uygulandığında bu sonucun elde edildiğini belirten bir durumdu. Biz baştan itibaren tedavide hem genel hem de hedefe yönelik uygulamalarımız oldu. Genele yönelik bu anlamda kortizon kullanıldığı gibi yine hedefe yönelik etkili olarak ilaçları da kullandık. Başından beri kullandığımız ama hangi hastaya kullandığımızın da net belli oluduğu bu ve benzeri ilaçları kullandığımızı, rehberimizde olduğunu söylemek istiyorum. İngiltere’de bazı vakalarda uygulanan ilacın sadece bu ilaç özelini değil hem genel hem hedefe yönelik ilaçlar anlamında, özellikle sitokin fırtınasının olduğu hasta grubunda kullandığımızı söylemek istiyorum.

18 yaş altı gençlerimizde bir artış olmadığını rahat söyleyebilirim. Demin verdiğim rakamlarda vaka sayısında yaş ortalamasının aşağı düştüğünü ifade ettim. Özellikle gençlerin sokağa çıkmasıyla birlikte bu oranın arttığını ve ortalama yaşı aşağıya çektiğini söyledim. Özellikle şu dönemde giderek bu yaş dağılımı 70’lerden 73-74’e çıktığını görüyoruz. Yaş aralığının yukarı doğru çıktığını söyleyebilirim. Büyüklerimizin bu anlamda hassas olmalarını, zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamalarını, kronik hastalığı olan büyüklerimiz için de ifade ediyorum. Çıkmaları gerekiyorsa maskesiz çıkmamaları gerektiğinin altını çiziyorum.

Bedelli askerlikle ilgili onun devamından yana olundu, bu anlamda Bilim Kurulu’nun tedbirleri önermesi şeklinde yaklaşım oldu, 28 gün uygulaması devam etmiş olacak. Öğrencilerimizle ilgili hem LGS hem YKS ile ilgili şu dönemde sınavın olabildiğince güvenilir yapılması şeklinde Bilim Kurulu’nun önerisi oldu. Her türlü tedbirler alınması noktasında hem rehber yayınlandı hem ilgili birimlere hangi tedbirlerin alınması gerektiği hatırlatılmış oldu. Her iki sınav için Bilim Kurulu’nun özellikle sınava giriş saatleri başlangıç saatleri ve çıkış saatleri olmak üzere daha güvenilir bu sınava gelişlerini sağlamak üzere tedbir alınması, gerektiğinde sokağa çıkma dahil olmak üzere o saatlerle ilgili önerisi oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızla bu öneriyi paylaştım. Sayın Cumhurbaşkanımız konuyla ilgili hasssasiyet gösterilmesi gerektiğini, sınav giriş ve çıkışların güvenli yapılmasının talimatını vermiş oldular. Hangi saatlerle ilgili olması gerektiğini, yanlarında iki kişi olması kaydıyla İçişleri Bakanlığımız bugün açıklama yapmış olurlar.

Toplum Bilimleri Kurulu kendi aralarında toplanıyor. Başkanlığımda da toplantılar yapılıyor. Sosyolojik ve psikolojik etkilerini görmek anlamında birtakım çalışmalar yapılıyor. Önümüzdeki günlerde bununla ilgili geniş açıklamaları olacak. Bununla ilgili zannediyorum gelecek hafta birtakım açıklamaları yapmaya başlarlar diye düşünüyorum.

Aşı çalışmalarıyla ilgili daha önce bahsetmiştim, TÜBİTAK ve TÜSEB’in desteklediği kimi merkez ve üniversitelerde çalışmaları başlattık. Hayvan çalışmaları da devam ediyor. Klinik safhasına gelmiş değiliz. Dünyada da bu anlamda klinik safhaya gelmiş olan aşı çalışmalarının sayısının az olduğunu biliyoruz. Çin ve Rusya ile aşı çalışmalarını işbirliğini geliştirmeyi, klinik çalışma bazında bu işbirliğini daha güçlendirmeyi konuştuk. Bilim heyetlerimiz karşılıklı görüşüyorlar, çalışmaya devam ediyorlar. Önümüzdeki aylar, erken dönemde klinik çalışmalarının Türkiye’de gelebileceğini şu an söylemem zor. İki çalışmanın birinin Eylül, birinin Ekim ayında klnik çalışma safhasına gelebileceğini söyleyebilirim. İkisinin iki farklı üniversitemizde olan çalışma. Bir gelişme olduğunda açıklamış oluruz.

Bu çalışma şu an 153 binin yarısına yakını tamamlandı. Ön bilgileri ise toplumda PCR ile yapılan numune sonuçlarında binde 2-2,5’larda olduğunu görüyoruz. Yani çok yüksek olmadığını görüyoruz. İkinci yaptığımız antikor testi, bağış durumunu bilmek. Bununla ilgili yarısına yakını yapılan çalışmanın şu anda yüzde 1,5’ların altında olduğunu görüyoruz. Belki de yüzde 1’e yakın olabilir. Bunu Türkiye bazında söylüyorum, sürü bağışıklığının aslında öyle kolay bir bağışıklama olmadığını, buradan çok net söyleyebiliriz. Toplumun yüzde 60-65’inin koruyuculuğun sağlanmış olması gerekiyor. 40-45 misli benzer bir salgını görmemiz gerekiyor. Bu anlamda sürü bağışıklığının anlamlı olmadığını şimdiden çok rahat söyleyebiliriz. Bizim hedeflediğimiz biri toplumda gerçekten taşıyıcılığın oranını bilmekti. Çünkü bu taramada semptomu olmayan kişilerdi. TÜİK’le birlikte yapılan çalışmalarda binde 2’lerde olan taşıyıcılıktan bahsediyoruz. Toplumda yaygın bir taşıyıcılığın olmadığını çok rahat söyleyebiliriz. Şimdiden herkesin test yaptırmak için gayret içinde olmaması gerektiğini de buradan anlamış oluyoruz. Sürü bağışıklığı kolay sağlanabilir mi? Belirti çok vermediği için antikor insanımızın sayısı fazla olabilir mi? Sürü bağışıklığı mantığının da bu anlamda doğru olmadığını anlamış oluyoruz.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X