Muhammet Fatih Şahin
Muhammet Fatih Şahin

Laf mı icraat mı?

AK Parti idaresinde herhangi bir sebepten ötürü küskün kalan seçmenler kendilerine yeni bir siyasi kapı aralamak için alternatif partiler arıyorlardı. Devlet Bahçeli’nin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’la omuz omuza siyaset yapması küskün insanlar için kötü birer gelişmeydi.

Meral Akşener’in yeni bir siyasi figür olarak sahaya inmesi küskün insanlarda heyecan uyandırmıştı. Kimi anketlere göre Meral Akşener yüzde 20 bandında oy alıyordu.

Kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan algıya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan Meral Akşener’den çekiniyor ve sürekli olarak onu engelleme stratejisi güdüyordu. Hatta 16 Nisan referandumu için kampanyanın yeni başladığı dönemde Meral Akşener’in Çanakkale’de konuşma yapacağı salonun ışıkları kapatılmış ve Akşener engellenmeye çalışılmıştı.

24 Haziran seçimlerine giderken Akşener’le ilgili mağdur edebiyatı 16 Nisan’da olduğu gibi aynı hızla yapılmaya devam ediliyor. Televizyonlarda ya da sosyal medyada Akşener’le ilgili paylaşılan haberler ‘ön kesme, konuşmasını engelleme, parasız kalma’ muhtevasını barındırıyor.

Futbolda rakibinden basit bir omuz darbesi yediği için hemen yere düşüp hakeme bakan oyuncular vardır. Ancak dünyanın en iyi oyuncuları Ronaldo ve Messi’de bunları göremezsiniz. Rakip omuz atınca yere düşmemek ve atağın hızını kesmemek için çetin bir mücadele verirler.

Muharrem İnce’nin CHP adayı olmasıyla birlikte küskün insanların umudu olan Meral Akşener’in havası sönmeye ve iniş trendine geçmeye başladı. Başlangıçta oluşan heyecanın zerresinden eser kalmadı.

24 Haziran seçimlerine giderken Muharrem İnce’nin performansı 16 yıl boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı öğrenilmiş çaresizlik psikolojisine kapılan CHP seçmeninde heyecan uyandırdı.

Meral Akşener’de oluşan ve kısa sürede sona eren heyecanın aynısı Muharrem İnce’de oluşmaya başladı. Küskün insanların siyasi tercihi çok kısa bir sürede yer değiştirmişti.

Muharrem İnce ağzı güzel laf yapan bir siyasetçi. İkili polemiklerde kendisini dinletebiliyor. Ancak anlık durumlarda hanesine artı yazdırabilmek için hesap kitap yapmadan düşüncesiz biçimde konuşabiliyor. İki yıl önce anadilde eğitim ülkeyi böler derken bugün herkese anasının diliyle konuşmayı öğreteceğiz diyebiliyor. Çünkü iki yıl önce AK Parti anadilde eğitimi yabancı dil olarak seçmeli derse koymak istemişti.

AK Parti’yi destekleyen gazetecilere ‘KAŞAR gazeteciler’ diyerek hakaret edip, televizyona çıkarmadıkları için dert yanmıştı. Böylelikle güçlü bir lider imajı doğuracaktı ancak Turgay Güler sosyal medya hesabından istediğin saatte istediğin süre boyunca kanal sana açık gel program yapalım dediği zaman istemediğim soruları sormazsanız gelmem diyerek teklifi reddetmişti.

Heyecan güzel bir duygudur ancak gelip geçici bir hissiyattır; önemli olan samimiyettir, icraat yapmaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan göreve geldiği ilk 10 yılda köprü, yol ve hava alanı gibi ülkedeki temel sorunları çözmüştü. Son 6 yıllık dönemde ise tüm enerjisini Marmaray, Osmangazi Köprüsü, Altay tankı, yerli silah gibi devasa projelere ve PKK, FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadeleye ayırarak Türkiye’yi gelişmiş ülkeler konumuna ulaştırmaya çalıştı.

Bundan sonraki dönemde ise Akkuyu Nükleer ve Enerji Santralı, Kanal İstanbul, yerli otomobil ve bilişim sektöründeki büyük yatırımlarla gelişmiş ilk 10 ülke arasına girmeye ve bütçeyi yerli ve milli imkânlarla büyütme stratejisine ayıracaktır.

Seçim meydanlarında basit ve ucuz konular yerine enerji, bilişim ve teknolojinin konuşulduğu gün Türkiye kalkınmış ülke sınıfına girmiş demektir. Gelişmekte olan Türkiye’de seçimlerden zaferle ayrılmak isteyen liderler laflarıyla değil icraatlarıyla gündeme geldikleri ölçüde yarışı kazanacaklardır.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X