Geçtiğimiz yaz Çin’de yapılan Dünya Şampiyonası’ndaki ABD basketbol takımının başarısızlığı sonrası herkesin aklına 27 yıl önceki 1992 Barcelona Yaz Olimpiyatları gelmiştir. İnsanlığın sadece birkaç yüzyılda bir görebileceği türden bir mucizeye tanık olduğu ve basketbol tanrılarının  Olympos’ta kendi aralarında döndürdükleri şöleni biz sıradan fanilere bahşetmek üzere parkelere teşrif ettiği bu olay aynı zamanda olimpiyatlara katılan diğer takımlar için hayatları boyunca unutamayacakları bir deneyimin parçası olmuştu. Amerika’nın daha önce katılmış olduğu son olimpiyatta genetiğine aykırı şekilde kupayı kaldıramaması bu kadronun oluşumunda önemli bir rol oynamıştı. Yaşlı kurt Chuck Daly dünyadaki tüm basketbol otoriteleri tarafından kabul gören basketbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi kadrosunu sahaya sürdü. Ortaya çıkan sonuç ise tam bir basketbol şöleniydi. Hatta Koç Daly tüm turnuva boyunca tek bir mola dahi alma ihtiyacı hissetmedi. Oyuncular ise 25-30 sayı farka ulaşamadıkları maçı kaybetmiş sayacak kadar kendilerinden emindi.       Oyunun kurallarını baştan yazan ilah Michael Jordan, basketbolu adeta bir sanata dönüştüren Magic Johnson, strateji ve zekanın beyaz laneti Larry Bird, sir unvanlı sivri dilli ribaund canavarı Charles Barkley, gölge kral Scottie Pippen, lafazan postacı Karl Malone, Georgetown Canavarı: Patrick Ewing, asist profesörü John Stockton, müthiş smaçların aktörü: Clyde Drexler, ikiz kulelerin amirali: David Robinson, buz torbası solak Chris Mullin, kolejin altın çocuğu Christian Laettner. Rüya Takımı kadrosu açıklandığında en çok dikkat çeken eksiklik ligin en iyi oyun kurucularından birisi olarak gösterilen Detroit Pistons’ın yıldızı Isaiah Thomas’tı. Bunun altında yatan sebep ise Michael Jordan’dan başkası değildi! Yıldız oyuncu o dönem bile bu sorulara net bir yanıt vermezken birçok röportajına başlamadan önce Isaiah ile ilgili soru sorulmasını yasakladı. Yakın arkadaşı Pippen ise yıllar sonra Thomas’ın takımda istenmediğini itiraf etti.

Rüya Takım’ın koçluğunu Chuck Daly’nin yapacağı açıklandığında herkes onun Jordan’la ilişkisini merak ediyordu. NBA tarihinin en acımasız takımlarından biri olan Pistons’ın koçluğunu yapmıştı bu başarıları elde ederken aynı zamanda NBA tarihinin en sorunlu oyuncu kadrosuyla baş etmek zorunda kalmış ve Jordan’ın takımı ile çok sert maçlar oynamıştı. Daly ve Jordan’ın bir bağ kurması biraz zaman aldı. İkilinin ilişkisinin ilk başlarda mesafeliydi onları biraraya getiren ise basketbol değil bir başka spor dalı oldu; golf! Dream Team, Olimpiyatlar öncesinde Monte Carlo’ya hazırlık kampına gittiğinde tecrübeli koçun kafasında dahiyane bir plan vardı. Antrenman saatlerini beraber oynadıkları golf saatlerine göre ayarladı ve Jordan’la neredeyse her gün birkaç kez golf oynadı. İkilinin ilişkisi burada gelişmeye başladı ve Daly sonunda Jordan’ın güvenini kazandı.

İşte bu muhteşem oyunculardan oluşan kadro bir daha hiç oluşmadı. Basketbolseverler internet ortamında bu takımın videolarını izleyerek ne anlatmak istediğimi çok daha açık olarak görebilir ve böyle bir efsane takımın bir daha oluşmasının imkansız olduğunu anlayabilir. Bu takımı canlı izleyenlerden biri olarak kendimi çok şanslı ve özel hissediyorum.

Tekrar  görüşmek üzere…