GURBETİ KURBETE ÇEVİREN: DUA
Bizi yaratan, şekil, ruh ve nefis veren ve bizi bizden iyi bilen Rabbimizin, kullarına olan rahmetinin en güzel örneğidir dua. Her an kalplerimizin kayabileceğini, aciz ve hüsranda varlıklar olduğumuzu bilen Allah (cc) kulunu yalnız bırakmaz. Kul da boynunu büker, “ Ben geldim Rabbim” der, “Acziyetimi, şükrümü, derdimi, kusurlarımı arz etmeye geldim. Söz verdim, bozdum, yanıldım, ama yine sana geldim”
Mahcuptur kul. Dua o mahcubiyetin en güzel yeridir. Rabbi gönlünü okşar o mahcup kalbin. “(Rasulüm) De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! (Furkan/77) Dua makamına geldiysen, unutma, Rabbin sana kıymet verdi ve sen bu huzura gelebildin.
Bazen gerçekleşmesini çok istediklerimiz için, bazen yönümüzü bulabilmek için, bazense ibadetlerimizi huşu ile eda edebilmek için varırız O’nun huzuruna. Çünkü biliriz ki Rasulullah aleyhissalatu vesselam “Dua ibadetin özüdür” buyurdu. Şeytanın ve nefsimizin, bizi ibadetlerimiz hususunda sevk ettiği tembellikten ‘ya hep, ya hiç’ mantığıyla değil, dua ile kurtulabiliriz biiznillah. Hem ibadetlerimiz ile şunu demez miyiz aynı zamanda:“Eda ettiğim namazım, tuttuğum orucum, verdiğim zekâtım, haccım ile senin rızanı umuyor ve bunları bağışlanmam için vesile kılmanı niyaz ediyorum.”
Rabbimizin biz kullarına değer verme sebebi. İbadetlerimizin özü. Hiç kapanmayan kapımız.
Aczimizi itiraf edip, kibirden sıyrıldığımız yer. ‘Kabul olmasa, zaten nasip de olmaz’ inancıyla ettiğimiz dualarımız bizi yalnız bırakmayacak. Aczimizde, şükrümüzde, derdimizde Rabbimiz ile derin bir bağ kurmamıza vesile olacak asla bedbaht olmayacağımız tek yer dua makamı…
Hepimiz Adem aleyhisselamın çocukları olarak dünya üzerinde gurbetteyiz. Cennetimizi özlüyoruz. Oraya varana kadar bir takım imtihanlardan geçeceğiz. Ama çokça aciz ve şefkate muhtaç varlıklarız. Dünyadaki gurbetimizi kurbete çeviren dualarımız olmasa kendimizi ne kadar yalnız hissederdik! Dua ederken de Rabbimize tam teslimiyet içerisinde dua ederiz. Biliriz ki verdiği de vermediği de bizim hayrımızadır. “Allah’a, kabul edileceğine gerçekten inanarak dua edin. Bilin ki Allah, ciddiyetten uzak ve umursamaz bir kalp ile yapılan duayı kabul etmez.” nebevi ikazını unutmaz, kabul olunmayacak olsa Rabbimizin o duayı bize nasip etmeyeceğini unutmayız. “Ben sana duamda hiç bedbaht olmadım ki” (Meryem/4) diyen Zekeriyya aleyhisselam gibi bir duruşa sahip olmanın tam vakti. Haydi, Rabbimize kulak verelim. Bizi çağırıyor… “Bana dua edin ki, duanıza icabet edeyim” (Mümin/60)
Esra Hızlı Mudanya Müftülüğü
***
YUNUS MEKTEBİ
Ol dost bize gelmez ise
Ol dost bize gelmez ise, ben dosta geri varayım,
Çekeyim cevri cefayı, dost yüzün görü varayım?
Sermaye bir avuç toprak, onu dahi aldı bu aşk,
Ne sermaye var, ne dükkan, pazara niye varayım?
Kurulmuş dükkan ü pazar, dost içine girmiş gezer,
Günahım çok gönlüm sizer, ben dosta çok yalvarayım.
Hak nazar kıldığı cana, bir göz ile bakmak gerek,
Ona ki Hak nazar kıldı, ben onu nice yereyim.
Tapduk söyler bu Yunus’a bu aşk Hakk’a erse gerek,
Kamulardan ol yücedir, ben ona nice varayım.
***
KIRK AMBAR
KANATSIZ KELEBEK
Bir gün, bir kozada küçük bir delik açıldı ve bir adam bedenini bu küçücük delikten çıkarmaya çalışan kelebeği saatlerce seyretti.
Sonra, kelebek sanki daha fazla ilerlemek istemiyormuş gibi durdu.
Sanki ilerleyebileceği kadar ilerlemişti ve artık daha fazla ilerleyemiyordu.
Ve adam, kelebeğe yardım etmeye karar verdi.
Eline bir makas aldı ve kozayı keserek deliği büyüttü.
Kelebek kolayca dışarı çıktı.
Fakat bedeni kocaman ve kanatları kuru ve buruşuktu.
Adam, kelebeği izlemeye devam etti, çünkü zamanla kanatlarının büyüyüp bedenini taşıyabilecek kadar genişleyebileceğini umut ediyordu.
Fakat bu olmadı!
Gerçekte, kelebek ömrünün geri kalanını o kocaman bedeni ve kuru, buruşuk kanatları ile etrafta sürünerek geçirdi.
Uçmayı hiç başaramadı.
Adamın bu aceleci iyiliği içinde anlayamadığı, bu kısıtlayıcı kozanın ve kelebeğin o küçücük delikten dışarı çıkmak için verdiği mücadelenin, kelebek için gerekli olduğuydu, çünkü bu, yaşam sıvısının kelebeğin bedeninden kanatlarına doğru akmasını sağlıyordu, böylece kelebek kozadan kurtulduğu anda uçmaya hazır olabilecekti.
Bazen mücadeleler, hayatımızda tam olarak gerek duyduğumuz şeylerdir.
Yaşanması gerekenler doğal olarak yaşanmalıdır…
***
ÇOCUK VE DEĞER
***
NE OKUYALIM
KALBE DOKUNAN HİKÂYELER
Betül Şatır’ın kaleme aldığı, “Kalbe Dokunan Hikâyeler” kitabı Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları’nın “Gençlik Kitapları” serisinden çıkmış olup 140 sayfadır.
Hikâyelerin okurun kalbine dokunması bir tohumun toprağa düşmesini andırır. Tohum kalpte bereketlenir, çoğalır, gün yüzüne çıkar ve yeniden capcanlı bir ağaca dönüşür.
Diyanet Aile Dergisi’ndeki “Kalbe Dokunan Hikâyeler” isimli köşesinde Betül Şatır’ın kaleminden dökülen hikâyeleri bu eserle kitaplaştırılmıştır. İstedik ki hikâyeler kalbe dokunmaya devam etsin, kalpleri birbirine yaklaştırmaya vesile olsun.
***
Bir Ayet
Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. ﴾103﴿
***
Bir Hadis
“Allah Resûlü (sav) fıtır ze kâtını köle-hür, erkekkadın ve küçük-büyük bütün Müslümanlara bir sa’ hurma yahut bir sa’ arpa miktarı farz kıldı. Ve bunun, insanlar bayram namazına çıkmadan önce verilmesini emretti.” (Buhârî, Zekât, 70)
***
Bir Dua
Allah’ım Müslümanlar olarak canımızı al, bizi Müslümanlar olarak dirilt rezil olmadan ve fitneye uğramadan salih kullarının arasına dâhil eyle (Hakim, Deavat No: 1868)
***
Bir Öneri
Bu bayram tanıdığınız tanımadığınız herkese selam verip bayramlarını kutlayabilirsiniz!
***
Bayram günlerinde oruç tutulur mu?
Bayram günleri, oruç tutmanın yasak olduğu günlerin başında gelir. Ramazan Bayramı’nın birinci gününde ve kurban bayramının dört gününde oruç tutmak tahrîmen mekruhtur. Bugünlerde oruç tutmanın hoş karşılanmayıp yasaklanması, bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olmasından dolayıdır. Allah için kurbanların kesildiği Kurban Bayramı günleri de ziyafet günleridir. Hz. Peygamber (s.a.s.), teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah’ı anma günleri olduğunu belirtmiştir.
***
2 Haziran 2019 Pazar – Hicri 28 Ramazan 1440
İmsak: 03.37
Güneş: 05.29
Öğle: 13.07
İkindi: 17.04
Akşam: 20.34
Yatsı: 22.18
***
Bu sayfanın içeriği Bursa il Müftlüğü Gençlik koordinatörlüğü tarafından hazırlanmıştır.