İlk örnek Obama’dan olsun: “Çocuklarımızı savaşa yollama ihtimali en son çare olmalıdır. Onların yaşamlarını tehlikeye atmadan önce, elimizden gelen tüm seçenekleri masaya yatırmalıyız. (…) Şu anda diplomasi ihtimalini masadan kaldıran siyasetçiler, ‘Birkaç ayda çıkarız’ diyerek bizi yıllarca devam eden Irak Savaşı’na sürükleyen kişilerdir.” (Pensilvanya konuşması, 21 Temmuz 2015)

*

İkinci örnek İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond’ın sürpriz çıkışı:

“[Suriye’de] Esad rejiminin çökmesini değil, siyasi bir geçişin olmasını istiyoruz. (…) Batılı askerleri [Suriye’ye] sokmak bir çözüm getirmeyecektir. (…) Esad rejiminin kurumları çökerse, istenilen sonuç [IŞİD’in yenilgiye uğratılması] alınamamış olacaktır.” (İngiltere Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda dış politikaya ilişkin sorulara yanıtları, 21 Temmuz 2015)

Hammond’un görüşlerine Başbakan David Cameron’ın geçenlerde Amerikan NBC televizyonuna yaptığı açıklamayı da ekleyelim:

“İster Irak’ta, ister Suriye’de olsun IŞİD’i yenmek zorunda olduğumuzu biliyoruz. Ve ABD ile işbirliği içinde hareket edeceğiz.”

*

Batılılar, ABD ve İngiltere öncülüğünde Suriye’yi dağıtmaya karar verdiklerinde, yıl 2011’di.

Ne ki, aradan geçen 4 yıl boyunca, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un dediği gibi, kimse Esad’a alternatif gösteremedi.

Zaman içinde ABD ve İngiltere iç savaştan istediği sonucu alamayınca Esad’lı bir siyasi değişimi önerme noktasına geldi.

Ama bu değişim talebi de zaten Cenevre görüşmelerinin temelini oluşturuyordu ve yol haritası bile belirlenmişti.

*

Evet, Suriye toplumunun önemli siyasi reformlara ihtiyacı vardı. Bu da Şam yönetimince kabul ediliyordu.

Ve artık açık seçik belli oluyordu ki, ne ABD, ne İngiltere Suriye’de savaşmak istiyordu.

Şam’ı yeniden tanıma, Esad’la yeniden el sıkışma zamanı gelmişti.

IŞİD’i Suriye’de yenilgiye uğratmanın başka bir çaresi akla gelmiyordu..

*

Bu arada, Türkiye de, Suriye politikasındaki stratejik ve taktik değerlendirmelerini, yeni baştan ele alabilirdi…

 

Ukrayna’da faşizm kapıyı çaldı

 

Kiev’de Viktor Yanukoviç yönetiminin devrilmesinin ardından iktidara gelen Pyotr Poroşenko ve ekibi “Sağ Sektör” adıyla anılan Neonazi grupların tehdidiyle karşı karşıya…

Başkent Kiev’in Bağımsızlık Meydanı ‘Maydan’da gösteriler düzenleyen kamuflaj kıyafetleri giymiş Ukraynalı faşistler, “Düşmanlara ölüm” sloganı atarak hükümeti istifaya çağırdılar.

Irkçı siyasal oluşum Sağ Sektörün lideri konumundaki Dimitri Yaroş, artık sokağa çıktıklarını ve “devrim” ilan ettiklerini bildirerek “Hükümete güvensizlik konusunu halk oylamasına sunacaklarını” söyledi.

Sağ Sektör’ün sözcülüğünü yapan Artem Skoropadski, bir süre önce hükümeti tehdit ederken şöyle konuşmuştu:

“Ülkede yeni bir devrim gerçekleşmesi durumunda Poroşenko ve adamları, selefi Yanukoviç gibi ülkeden kaçamayacak. Onları, karanlık bir odada, genç subaylar tarafından idam edilmek dışında bir şey bekleyemez…”

Dikkat! Batı, şimdi de Ukrayna’yı dağıtıyor…

Ukrayna giderek Avrupa’nın Suriye’si haline gelebilir. Tabii Rusya izin verirse…