Doç. Dr. Mehmet Usta
Doç. Dr. Mehmet Usta

Sağlığımızın bozulduğu ve yaşamımızın zora girdiği dönem

Günlük yaşantımıza baktığımızda genellikle sabah kalkar kahvaltımızı yaparız veya dışarıda sağlıklı olmayan hamur ağırlıklı bir şeyler atıştırırız.

İşe gideriz. Günümüz de giderek gelişen teknoloji sonucu çoğumuzun işini beden gücü yerine beyin gücü almaktadır. Bu da hareketsiz kalmamıza neden olur.

İş sonrası eve geldiğimizde yorgunluk hissederek dinleniriz ve yemeğimizi yeriz. Sabah-öğle-akşam yediğimiz yemekleri, fiziksel olarak hareket etmediğimiz için vücudumuz yakamaz yağa dönüştürür. Yemeği fazla kaçırmışsak bu yağ, başta karın bölgesinde olmak üzere vücudumuzun birçok yerinde birikir. 

Obezite (şişmanlık) başlar. Yemek ve günlük fizik aktivitemize dikkat etsek yediğimizi yakar fazla yağlarımız (obezite) olmaz. Bu tehlikeden korunmuş oluruz.

İhmal ettiğimiz zaman obezite başlar (şişmanlık-fazla kilo) yaşam ve sağlığımız zora girer.

Bu döneme bakalım:

* Artan yağ sonucu kilo artar, hareketsiz kalan kaslar zayıflar, başta diz ve bel olmak üzere ağrılar başlar ve ilerler. Öyle bir duruma gelir ki istese de fazla hareket edemez. Kilo daha da artar. Ağrı kesicilerle rahatlamaya çalışır, sürekli ağrı kesiciler kullanır.

* Artan kilo ve yağ kalbi zora sokar, damar tıkanıklığı ve kalp yetmezliğine götürür. Kişi göğüs ağrısı ve nefes darlığı çeker.

* Tansiyon riskini artırarak gelişen tansiyon sonucu kişi yorgunluk, halsizlik, baş ağrıları çeker, hatta beyin kanaması ve ölümle karşı karşıya gelir.

* Aynı durumda diyabet riskini artırarak kişi diyabet olduğunda, bütün sağlık problemleri başlar ve yaşam kalitesi düşer. Fazla kilo-tansiyon-diyabet ve kalp sorunu olan bir kişinin yaşam kalitesinin ne kadar zor olduğunu tahmin etmek zor değildir.

* Bu nedenle (obezite-fazla kilo) hem hareket kısıtlığı hem de beraberindeki bulunan hastalıklar sonucu depresyon kaçınılmaz hal alır.

* Fazla kilonun ve beraberinde alevlendirdiği hastalıklar (tansiyon-diyabet-bel-kemik ağrıları-depresyon-kalp sorunu) sonucu gelişen cinsel isteksizlik ve bozukluk kişinin yaşamını daha da olumsuz etkiler.

* Ayrıca böbrek yetmezliği, karaciğer yağlanması, akciğerlere bası (fazla göbekli olanlar) sonucu nefes darlığı ve bağırsakların düzensiz çalışmasını da eklersek yaşamın ne kadar zorlaştığı ortaya çıkar.

Sonuç olarak: Fazla kiloların (obezite) yarattığı tehlike, tansiyon, diyabet, depresyon, cinsel bozukluk, hareket kısıtlığı, organlarımızda yarattığı hasar ile kaçınılmaz olur.

Bu gelişen hastalıklar nedeniyle kullandığımız ilaçlar ve bunların yan etkilerini de eklersek hayatımızın bu döneminin, zor ve çekilmez olduğu sonucuna varırız. Böyle bir yaşamı istemiyorsanız diyetinize dikkat ediniz (hamur, tuz içeren yemekler ve abur-cubur yiyecekler den uzak durunuz) ve sporunuzu ihmal etmeyiniz.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X