Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Şeker hastalarında meyve tüketimi

Toplumda yaygın olarak görülen ve artık çocuklarda da sık görülmesine rağmen adı halen pek çok yerde erişkin tip şeker hastalığı olarak geçen Tip 2 şeker hastalığı obezite ile beraber giderek artıyor. Daha önceleri yazdığım gibi beslenme hataları, hareketsiz yaşam ve stres bu hastalığın mimarı ve taşeronu. Ailemde yok bende de olmaz diyemiyorsunuz, oluveriyor. Vücutlarımız yağlandıkça bu hastalık da palazlanıyor. Şeker hastalığı vücudun kan şeker seviyesini kontrol etmek için gayret ettiği ve kurallara uyulursa bu kontrolü başarabildiği bir durumdur.

Vitamin ve mineral deposu olarak bildiğimiz meyveleri yemek açlığımızı gidermek ve günlük besin ihtiyacımızı karşılamak için sık tercih ettiğimiz bir yoldur. Öncelikle şu iyi bilinmelidir. Her zaman meyvenin tazesi, işlenmiş, işlem görmüş meyve ve meyve ürünlerinden çok daha sağlıklıdır. Şeker hastaları sadece işlem görmüş meyve ve meyve ürünlerinden değil, tüm yiyecek gruplarının işlenmiş olanlarından uzak durmalıdırlar. Meyvelerin işlenmesi (konserve, meyve suyu, kurutulmuş olanlar) kan şeker miktarlarını daha çok arttırırlar. Bazı meyve karışımlarından oluşturulan ve faydaları anlatılmakla bitirilmeyen moda smoothie ler de bu konuda sıkıntı yaratırlar.

Glisemik indeks kavramını daha önceleri de yazdım. Kan şekerini yükseltme hızı yüksek olan yiyeceklere glisemik indeksi yüksek, kan şekerini yavaş yükseltenlere ise glisemik indeksi düşük yiyecekler demekteyiz. Medical News Today’da 2018 tarihli bir makale glisemik indeksi nisbeten düşük olan meyveleri şöyle sıralıyor: Elma, Avakado, Muz (yumuşak olmamalı), Greyfurt, Kivi, Şeftali ve nektarin (yumuşak olmamalı), Portakal (kabuğu çok ince soyulmalı, alttaki beyaz lifli kısımla birlikte yenilmeli), Erik (yumuşak olmamalı) ve berry grubu meyveler.

Yıllarca sayısız obez ve şeker hastası tedavi ettim. Kurallara uyan hastalarım şekeri sıfırladı. Kişisel tecrübelerim önemli ise bu konuda en çok güvenerek yiyebileceğiniz meyveler olarak berry grubunu öneririm. İlk sırada likapa gelir. Bu meyvenin anavatanı Alaska olup ülkemizde başta Doğu Karadeniz’in yüksek kesimleri olmak üzere başka bölgelerde de yetişmekte ve bazı yerlerde zirai üretimi de yapılıp satılmaktadır. Makul ölçülerde yenildiğinde kan şekerini bırakın arttırmayı ciddi oranda düşürdüğü bilinmektedir. Çilek ikinci sıradadır ve içinde insülin etkisi gösterebilen kimyasallar bulunmaktadır. Kızılcık, vişne, ahududu ve böğürtlen hem obezlerde hem de diyabetik hastalarda çok yararlı meyveler arasındadır.

Kavun, karpuz, üzüm, dut, incir ise kan şekerini ani olarak yükselttiği için obez ve diyabetik hastalarda sıkıntı yaratabilir. Bir diğer önemli konu da şudur; Meyve yumuşadıkça şeker yoğunluğu artıp lif oranı azalacağı için kan şekerini daha fazla arttıracaktır.

Her zaman hatırda bulundurmalı. Susuz hayat olmaz. Ama bize hayat veren su bazı durumlarda da bizi boğarak hayatımızı elimizden alır. Meyveyi de asla abartmadan tadında yemeli. Bir gün gelir o da bizi şekere boğdurur.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X