Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Şeker hastalığı da gelir geçer

İnsanlık tarihinde ilk çağlarda şeker baldan ve uygun mevsimlerde yetişen meyvelerden alınırdı. 10 bin yıl önce yabani meyveler ehlileştirildi ve daha da tatlı hale getirildi. Meyve suları sıkılıp şeker niyetine kullanıldı, kaynatıldı pekmez yapıldı ve tatlı olarak kullanıldı. Son yıllarda ise şeker rafine hale getirildi ve hayatımıza tam anlamı ile yerleşti. Öyle ki 1800’lü yıllarda kişi başına düşen şeker miktarı yılda 3 kilogram kadar iken günümüzde  yılda 75 kilogramlara kadar çıktı. Gel de vücudu koru o zaman.

Dildeki tat tomurcukları şekeri alınca büyük ikramiyenin çıktığı bir insan haline dönüşüyor. Diğer tat duyuları baskılanıyor. Beynimiz şekeri adeta bir mutluluk aracı gibi algıladığı için genellikle bir uyuşturucu gibi şekere bağımlı hale geliyoruz. Hele ruhsal yapımız mutluluk kaynağı olarak şekeri arzu etmeye başlamış ise durum içinden çıkılmaz bir hâl alıyor. Sonuçta kan şekerimiz ani olarak yükseliyor, fazla insülin salgılanıyor, şeker çok çabuk yağa dönüştürülüyor ve insülin artık şekeri idare edemez hale geliyor ve yavaş yavaş kan şeker düzeylerimiz yükselmeye başlıyor.

Genelde doktorlardan beklenen şudur: Ben yine şekerli bir şeyler alayım ama sen de bana öyle ilaçlar ver ki şekerimi de düşürsün ağız tadımı da bozmasın. Bu şuna benzer; ben arabamı ormanda süreyim, her yanı çizilsin, ezilsin ama yanımda bir kaportacı ve oto boyacısı olsun anında çizikleri ve ezikleri onarsın. Garip geliyor değil mi? Maalesef genelde istenilen bu.

Oysa tatlınızı belli kaynaklardan alarak, makul oranlarda sporunuzu yaparak, destekli veya desteksiz stresle baş etme yollarını kavrayarak bu illetten kurtulabiliyorsunuz. Bakın bir kalemde neler sayacağım size. Peynir, yoğurt, tereyağı, zeytinyağı, zeytin, yumurta, yeşillikler, uygun miktarlarda kepek oranı yüksek olan bazı ekmekler, yeşillikler, kuru fasulye ve mercimek gibi lif oranı yüksek bakliyatlar, hemen tüm sebzeler, soğuk yenilen patates,  et gurubu besinler, balık ve daha çok sayıdaki gıdalar ile ilgili sıkıntımız yok. Unutulmasın, binlerce yıl insanlar bunlarla beslendi ve şeker hastalığı yok denecek kadar azdı.

Kan şekerinizi yükselteceğinizi bildiğiniz bir besini dayanamayıp aldınız. Bunun yanında bol yeşillik, lif oranı yüksek bir gıda almanız bile bir dereceye kadar size fayda sağlayabilir. Bilimsel çalışmalar likapa denilen meyvenin öğünlerde belli bir oranda alınmasının, günlük yüz gram kırmızı soğan alınmasının, bazı meyvelerin yenilmesinin kan şekerinde ciddi oranlarda düşmeye yol açtığını belgelemektedir. Gıdaları ağzımızda iyi çiğnemek, bağırsaklarda bulunan probiyotik mikroorganizmalarımızın sayısını doğal yollardan artırmak (kişiye uygun probiyotik cinsini içeren ilaçlar, ev sirkesi, ev turşusu, kefir vs), suyumuzu bol içmek de bu konuda çok yarar sağlamaktadır.

Ağustos 2018’de Katherine Marengo tarafından yazılan bir makale avokado, sarmısak, çiğ badem, lahana, pazı, ekşi kiraz, kakao, kahve, elma sirkesi ve omega-3 zengini balıkların kan şeker seviyelerini değişik etkilerle düşürdüklerini belirtmekte. Bunlar gibi daha onlarcasını saymak mümkün yeter ki siz şeker hastalığı ile mücadele etmek isteyin.

Unutulmasın.

Kan şekerini ilaçlarla düşürüp hareketsiz, gıdamıza dikkat etmediğimiz bir yaşam tarzına devam etmek evdeki kirleri süpürüp halının altına atmaya benzer. Siz bunları toplayıp çöp tenekesine atmadıktan sonra o ev temiz olmaz. İnsan ne ederse kendine eder. Ama sorsan kendine ya hayattır ya da kaderdir der.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X