‘Sende yürek varsa kod adıyla değil açıkça ortaya çık’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “paralel yapı”ya ilişkin, “Kefenimizi giyerek bu yola çıktık, sende yürek varsa, delikanlılık varsa kod adıyla değil, açık net çık ortaya” dedi.

‘Sende yürek varsa kod adıyla değil açıkça ortaya çık’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatya Valiliğince organize edilen etkinlikte sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi.

Konuşmasına organizasyon için Valiliğe teşekkür ederek başlayan ve son 2 yılda 6 kez Malatya’ya geldiğini hatırlatan Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisine verilen yüzde 70’lik destek için Malatyalılara teşekkür etti. 

Malatya’nın daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de kendisine yakışanı yaptığını belirten Erdoğan, “İnşallah güveninize, itimadınıza layık olmaya çalışacağım. Namusunuz olarak görerek sahip çıktığınız oyunuzun hakkını vermek için tüm gücümle çalışacağıma tekrar söz veriyorum. Allah mahcup etmesin, Rabbim bu yolda bizleri sabit kadem kılsın” dedi. 

Erdoğan, dün Elazığ’da “Gakgoş”ların her zaman olduğu gibi kendisini bağırlarına bastığını, bugün de Malatya’da ziyaretlerde bulunacağını ve toplu açılış törenine katılacağını anlatarak, açılışı yapılacak eser ve hizmetlerin hayırlı olmasını diledi, yatırımlarda katkısı bulunan hükümete, özel sektör temsilcilerine ve belediyeye teşekkür etti. 

Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve Malatya’nın kanaat önderleriyle buluşmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkenin ve milletin faydası için, Allah rızası için yapılan her işin sonuna kadar arkasındayız, sonuna kadar destekçisiyiz. Bizim ömrümüz hamdolsun hizmetle geçti, siyasi partilerde, sivil toplum kuruluşlarında, belediyede, hükümette bulunduğumuz her yerde millete hizmetin çabası içinde olduk. Bunlar verilen emanetti, bu emanetlere layık olmaya çalıştık. Ülkenin ve milletin lehine olan her işi desteklediğimiz gibi aleyhine olan her işin de karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz.”

Erdoğan, bu durumun sadece Türkiye için geçerli değil tüm dünya için de geçerli olduğunu vurgulayarak, dünyada da hak karşısında olanların ve zalimlerin karşısında durmaya devam edeceklerini söyledi.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 2 yılda iki önemli, ibretlik hadise yaşadığına, iki önemli sıkıntıya maruz kaldığına işaret ederek, şöyle devam etti:

“Bunlardan biri Gezi olaylarıydı. Taksim’de Gezi Parkı’nda 12 tane ağaçın bir yerden sökülerek bir başka yere taşınmak suretiyle atılan adım bahane edildi, önce İstanbul’u, sonra Türkiye’nin her yerini karıştırmaya, sokakları terörize ederek buradan siyasi sonuç devşirmeye çalıştılar. Bunu yapmaya gayret ederlerken bazı siyasi partilerin temsilcileri, başında olanlar, bundan bir şeyler elde etmeye çalıştılar. Fakat bunu yapanlar kendi partilerinin, işte Yalova’da, işte Sarıyer’de bırakın bir ağacı bir yerden söküp bir yere taşımayı, oralarda 30 yıllık, 40 yıllık, 50 yıllık ağaçları kesip doğrayarak, adeta bir doğa katliamı yaparken, buna sessiz kaldılar. Hiçbir şey konuşmadılar. Hani neredeydiniz çevreciler, hani doğaya sahip çıkanlar, niye burada konuşmadınız, niye sesinizi çıkarmadınız? Çünkü dürüst değiller, samimi değiller. Bu vesileyle seçilmiş hükümeti ve güvenlik güçlerini hedef alarak vatandaşın malına, canına hatta ülkemizin genelinde kamuya hizmet eden ne varsa bütün bunlara kastettiler. Ekonomimize, demokrasimize, ülkemizin tüm birikimlerine saldırdılar. İçeriden ve dışarıdan verilen desteklerle haftalar boyu Türkiye’yi adeta savaş alanına çevirdiler, ama kararlı duruşumuz sayesinde bu darbe teşebbüsü akamete uğradı, sonuçsuz kaldı.”

“Yıllarca cemaat kisvesi altında insanımızın kanını, iliğini sömürdü”

Gezi Parkı odaklı olaylarda netice alamayanların, seçime yakın zamanda, 17-25 Aralık tarihlerinde, bir başka darbe teşebbüsünde bulunduklarını, emniyet ve yargı içindeki bir çete eliyle Türkiye’nin siyasi ve ekonomik varlığını çökertmeye çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, bu darbe teşebbüsünün kendilerinin dirayetli duruşu ve milletin feraseti sayesinde akamete uğradığını, neticesiz kaldığını söyledi.

Erdoğan, Gezi Parkı odaklı olaylarla 17-25 Aralık darbe teşebbüslerinin birbirinden bağımsız hadiseler olmadığını, “aynı üst aklın, aynı hedefe farklı yollarla ulaşmayı” çabaladığını belirterek, “17-25 Aralık darbe teşebbüsünün gerisinde kendisine ‘hizmet hareketi’ diyen, cemaat kisvesi altında çalışan, dini ve milli tüm değerlerimizi fütursuzca kullanan bir yapı var. Pensilivanya’dan yönetilen ve artık kayıtlarda adı ‘paralel devlet yapılanması’ olarak geçen bu örgüt, yıllarca cemaat kisvesi altında insanımızın kanını, iliğini sömürdü” diye konuştu. 

Paralel devlet yapılanmasının yurtiçinde ve yurtdışında “okul yapıyorum, yurt yapıyorum, eğitim veriyorum, kurban kesiyorum, yardım dağıtıyorum” diyerek “himmet” adı altında inanılmaz paralar topladıklarını, önce gönüllü toplanan bu yardımları, daha sonra kamu kurumlarındaki yandaşlarının güçlerini ve imkanlarını kullanarak, zorla, tehditle almaya başladığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulunda bu yapının “ulusal güvenliği tehdit eden örgüt olduğuna dair” karar çıkarttıklarını, ulusal güvenliği tehdit eden legal görünüm altındaki illegal örgütlenmelere karşı mücadele kararı aldıklarını söyledi. 

“Bir şantaj şebekesine dönüştü”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kararı hükümete bildirdiklerini, hükümetin de bunu Bakanlar Kurulu’ndan geçirmek suretiyle tüm kurumlara ilettiğini ifade ederek, “Şimdi de öyle zannediyorum nisan ayında Milli Güvenlik Siyaset Belgesi içerisinde artık bu yerini alacak. İnsanları polisle, savcıyla, hakimle, müfettişle, aileleriyle, zaaflarıyla, ellerine ne geçerse onunla tehdit ederek adete bir korku imparatorluğu inşa ettiler. Zahirde hizmet hareketi olarak gözüken bu yapı, esasta bir şantaj şebekesine dönüştü. İnsanların görüntülerini kaydederek, telefonlarını dinleyerek, bilgisayarlarına girerek, muhasebe kayıtlarına sızarak elde ettikleri bilgileri depoladılar, gerektiğinde çıkartıp kullandılar” dedi. 

“Bütün bunlar eğitim için, yardım için, Allah rızası için çalışan insanların yapacağı iş midir? Bir sivil toplum kuruluşu, bir cemaat, bir dini yapı böyle işlerin içinde olabilir mi” diye soran Erdoğan, gönüllü ya da gönülsüz toplanan paraların ahlaka, vicdana, imana sığmayacak şekilde kullanıldığını belirtti.

“Böyle bir tavrın içinde PKK bile olmadı”

Himmet, burs kurban diye toplanan paraların bir bölümünün Türkiye’deki ve yurtdışındaki bazı siyasi partilerin seçim kampanyalarına gittiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunun içinde Amerika var, Avrupa ülkeleri var, buralara bile yardım olarak gidiyor. Burada bizim şöyle başımızı iki elimizin arasına alarak düşünmemiz gerekmiyor mu? Biz bu yardımı sadece rızai bari için verdik, eğitim için verdik. Hizmet dediniz bunun için verdik. Kalkıp da filanca ülkedeki kampanyalara destek olarak size vermedik. Ben sana hangi niyetle verdiysem senin de o niyet istikametinde bunu kullanman gerekirdi, ama kullanmadılar. Bu paraları kendi pis işlerinde kullandıkları kişileri de susturmak için dağıttılar.

Yardım diye topladıkları paralarla ticari işler yapıyorlar, kurdukları bankayla kendi şirketlerine usulsüz şekilde kaynaklar aktarıyorlar, Türkiye’yi dünyaya şikayet için kullanıyorlar, para yedirerek ve Türkiye’yi onlara şikayet ediyorlar. İnanın böyle bir tavrın içinde PKK bile olmadı, bu denli bir tavrın içinde olmadı. Onlar bu işleri silahlı yaptılar, zaman zaman benzer şeyleri onlar da yaptılar, ama bu denli, bu işi başaramadılar. Böyle bir şey olabilir mi? İşte yolsuzluk budur, hırsızlık budur, en büyük ahlaksızlık budur.”

“Akla ziyan açıklamalar yaptılar”

Bu yapının ülkedeki sivil toplum kuruluşlarına, gönüllü teşekküllere, cemaatlere çok büyük zarar verdiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

“Zaman zaman da, o zaman ben Başbakanım, ‘Bu hükümet diğer cemaatlerin de çalışma şartlarını ortadan kaldırıyor, onlara da çok büyük zararlar verecek’ gibi akla ziyan açıklamalar yaptılar. Bütün samimi gayretler güven üzere, itimat üzere yürür. Bugün pek çok sivil toplum kuruluşumuz, cemaatimiz ülkemizde ve ülkenin dört bir yanında çok hayırlı, takdire şayan hizmetler yürütüyorlar. Bu hizmetlerin hepsinin de kaynağını, çoluğunun çocuğunun nafakasından artırdığı paralarla milletimiz sağlıyor. Siz milletten okul yapacağım, burs vereceğim, yardımda bulunacağım diye topladığınız paraları karanlık emellerinize alet ederseniz, karanlık işlerde carcur ederseniz yanınızda kimseyi bulamazsınız. Pensilivanya örgütünün, resmi adıyla artık resmen bu ad tescil edilmiştir ‘paralel devlet yapılanması’nın ipliği pazara çıkmıştır, bunların kim olduğu, nereye çalıştığı, hangi ülkelerle, odaklarla iş tuttuğu her geçen gün daha net şekilde ortaya çıkıyor.”

Delikanlıysan çık ortaya

Erdoğan, “Biz bu yapıyla mücadele etmeye başladığımızda kimileri bize şunu söyledi: ‘Gayretullah’a dokunmaktan’ bahsediyorlardı bize. Asıl Müslümanlara zulmedenlere ram olanların, onlarla al takke ver külah ilişkiye girenlerin yanında yer almak, buna müsamaha göstermek Gayretullah’a dokunur. Burada eksikten, kusurdan, hatadan, basit zaaflardan, masum ısrardan bahs etmiyoruz. Burada inancımızın ve milletimizin varlığına kast edenlerin emrine girmiş bir ankebut yapıdan söz ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, şöyle devam etti: “Ailece tehditler aldığımızı söylemiştim. Ben, ailem, hepsi ve şimdi kızımla, şahsımla ilgili tehditler ortaya çıktı ve aylardır ortaya çıkan bir isim var. Ya delikanlıysan çık ortaya, gizli olarak niçin kalkıp da bu şekilde bunu yapıyorsun? Biz bu yola çıktığımızda bir şey söyledik: Kefenimizi giyerek biz bu yola çıktık. Bizi, buradan caydıramazsın ama sende yürek varsa, delikanlılık varsa böyle kod adıyla, mod adıyla ortaya çıkma. Sen terör örgütünün mensubusun, bunu biliyoruz. Onun için de kod adı kullanıyorsun. Çık açık net ortaya, nereden konuşacaksan oradan konuş. Varsa elinde bir şey onu da ortaya koy ama bunu yapamadılar bugüne kadar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütüyle ilgili alınan tedbirler kapsamındaki İç Güvenlik Yasası’na karşı çıkmak bana göre terörle mücadeleye karşı çıkmaktır.” şeklinde konuştu.

”STK’ların üzerinde burada çok önemli bir görev var”

Sivil toplum kuruluşlarına, gönüllü teşekküllere, bu yapının insanın gönül dünyasında yol açtığı tahribatı süratle tamir etme görevi düştüğünü vurgulayan Erdoğan, ”Her biriniz kendi alanlarınızda daha çok çalışarak, daha çok hizmet ederek milletimizin hayır, hasenat, dayanışma, yardımlaşma konusundaki yüce gönüllüğünü organize etmelisiniz. Benim vatandaşım yaptığı yardımın doğru yerde, doğru şekilde kullanıldığını gördüğünde, buna itimat ettiğinde hiçbir fedakarlıktan kaçınmaz. Bunu biliyoruz. Yeter ki siz samimi olun, sıratı müstakim üzere olun” diye konuştu.

Bu yapıya bağlı kuruluşların, hukuk yolu ve milletin iradesiyle eninde sonunda tamamen tasviye olacağının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

”Bundan hiç şüpheniz olmasın. Burada herhangi bir boşluğun doğmasına, bir tek öğrencimizin, bir tek ihtiyaç sahibi vatandaşımızın dahi mağduriyet yaşamasına izin vermemeliyiz. Bunu hep beraber yapmamız gerekir. STK’ların üzerinde burada çok önemli bir görev var. İlgili kamu kurumları bir yandan, sivil toplum kuruluşları bir yandan el birliği, gönül birliği içinde vatandaşlarımıza daha iyi, daha güzel hizmet vermenin çabası içerisinde olmalıyız.”

”Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) kuracağı Maarif Vakfı ile ağırlıklı uluslararası camiadaki bu okulları, oralardaki yönetimler ‘Biz size verelim’ diyorlar. ‘Alın, yönetin ama burada bunca öğrenci boşta kalmasın’ diyorlar” ifadesini kullanan Erdoğan, onun için de şu anda hükümetin süratle böyle bir vakfı kurduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu konuda işbirliği halinde olacağımız ülkelerle şu ana kadar hangi devlet başkanı ile görüştüysem hepsi olumlu cevap vermiştir. ‘Tamam, biz hazırız, el ele verelim ama yeter ki bu öğrenciler meydanda kalmasın’ demişlerdir” ifadesine yer verdi. 

”Bu, memleket meselesidir”

Aynı şeyin ekonomik alanda da yapıldığını belirten Erdoğan, bu konuda da Ekonomi Bakanlığı, ilgili kurumların yoğun bir işbirliği halinde Dış Ekonomik İlişikler Konseyi (DEİK) olarak bütün bu çalışmaları organize edeceğini bildirdi. Erdoğan, ”Devlet olarak, Ekonomi Bakanlığı ile bu ekonomik ilişkileri uluslararası camiada sürdürmeye devam edeceğiz. Bu arada yaptığım tüm seyahatlerde DEİK riyasetinde bu çalışmaları sürdürüyoruz ve her geçen gün de bu tempoyu artırarak devam ettireceğiz” şeklinde konuştu.

Erdoğan, ülkenin ve milletin kazanımlarına halel getirmeden bu meselenin çözüme kavuşturulacağını, herhangi bir mevzi kaybına mahal vermeden, ülkenin ve milletin bu hastalıklı yapıdan kurtarılacağını vurgulayarak, bu destek ve gayret beklediğini söyledi.  

Sorunun, şahsi meselesi olmadığına işaret eden Erdoğan, “Sizin de özel meseleniz değil. Bu, memleket meselesi, millet meselesi, rıza-i ilahi meselesidir” dedi.

”Delikanlıysan çık ortaya”

Dün gazetelerde çıkan haberlere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

”Yaklaşık bir hafta kadar önce Bursa’da da söylemiştim. ‘Tehditler alıyoruz’ diye. Ailece tehditler aldığımızı söylemiştim. Ben, ailem, hepsi. Şimdi şeyler dökülmeye başladı. İşte kızımla ilgili, şahsımla ilgili tehditler ortaya çıktı. Aylardır ortaya çıkan bir isim var. Ya, delikanlıysan çık ortaya. Gizli olarak niçin kalkıp da bu şekilde bunu yapıyorsun? Biz bu yola çıktığımızda bir şey söyledik: Kefenimizi giyerek biz bu yola çıktık. Bizi buradan caydıramazlar. Ama sende yürek varsa, sende delikanlılık varsa böyle kod adıyla, mod adıyla ortaya çıkma. Sen terör örgütünün mensubusun, bunu biliyoruz. Onun için de kod adı kullanıyorsun. Çık açık net ortaya. Nereden konuşacaksan oradan konuş. Varsa elinde bir şey onu da ortaya koy ama bunu yapamadılar bugüne kadar. Yapamadıkları için böyle sufle… gerisinde iftira kampanyalarıyla bunları yaptılar.

Şimdi de tehditler. Tehditleri yaparken bakıyorsunuz anamuhalefet başkanıyla, onun yetkilileriyle özel görüşmeler ve onlara adeta bilgi veriyorlar. ‘Biz işte böyle böyle benim kızımla ilgili onu öldürmek için görevlendirmeyi yaptık. Amerika’dan birisi gelecek, onunla ilgili adımı atacak.’ Allah’ın verdiği ömrü kimsenin bir lahza geri, bir lahza ileri almaya yetkisi yok. Şu anda atılan bu adımlarla bizler kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Biz çalışmalarımızı aksatacak değiliz.”

“İç Güvenlik Yasası’na karşı çıkmak, terörle mücadeleye karşı çıkmak”

Parlamentoda ”İç Güvenlik Yasası” ile ilgili çalışmaları hatırlatan Erdoğan, hükümetin görevinin huzuru ve refahı sağlamak olduğunu söyledi. Terör örgütünün, yapılan yatırımlara zarar verdiğini, iş makinelerini yaktığını, müteahhit firmanın görevlilerini kaçırdığını, haraç istediğini anlatan Erdoğan, “Bunların uzantıları, bakıyorsunuz parlamentoya kadar uzantı sirayet ediyor” diye konuştu.

Parlamentoda terör örgütü ile ilgili alınan tedbirler kapsamındaki İç Güvenlik Paketi’ne karşı çıkmanın, terörle mücadeleye karşı çıkmak anlamına geleceğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

”Bunu böyle bilmemiz lazım. Eğer dürüst olsalar, samimi olsalar terörle mücadelede şu şu şekilde maddeler buraya ilave edilir. Güvenlik güçlerinin elini güçlendireceksin ki rahat müdahale etsin. Bunu Amerika’da yapabilir misin, yapamazsın. Batıda yapabiliyor musun, yapamazsın. Anında götürürler, hiç şakası yok bunun. Polis sana ‘Dur’ dedi. Duracaksın. Durmadığın zaman gerekli muameleyi yapar. Orada hak oluyor da Türkiye’de bu işin ortasını bulalım, bunu çözmemiz lazım. Eğer bunun çözemezsek terör örgütünün gücünü artırırız.”

”Böyle bir demokrasi olabilir mi”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarların “Bu köyden başka bir siyasi partiye oy çıkmayacak. Çıktığı takdirde hepiniz dağa gönderilirsiniz” şeklinde tehdit edildiğini belirterek, “Böyle bir demokrasi olabilir mi” diye sordu.

Erdoğan, “Şimdi Parlamento’da bunların uzantıları var. ‘Demokrasi’ diyorlar. Ne demokrasisi? Sizin böyle bir anlayışınız olsa önce, dağda gidip geliyorlar ya araları iyi oralarla, o zaman önce bu işi halledin. Gelin bu konuda teklifiniz neyse bu teklifleri söyleyin. Böyle bir teklif de yok. Sadece ön kesmek. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bu parlamentodan her türlü engellemeye rağmen bu çıkacaktır. Ben buna inanıyorum çünkü aklı selimin yolu bir” değerlendirmesinde bulundu.

Daha çok çalışarak, daha çok fedakarlıkta bulunarak hep birlikte Türkiye’nin hak ettiği aydınlık yarınlara çıkartılacağına inancını dile getiren Erdoğan, yeni, modern bir Türkiye için farklı bir yolda olduklarını söyledi. 

Artık yeni bir Türkiye kurulduğunu kaydeden Erdoğan, ”12 sene öncesinin Türkiyesi yok artık. Aynı şekilde 12 sene öncesinin Malatyası da yok” dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatya’nın bir cazibe merkezi haline getirilmesi adına gereken altyapıların inşa edildiğini,  bu yöndeki çalışmaların sürdürüleceğini sözlerine ekledi.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X