Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Şişmanlık tedavisinin sırrı

İç Hastalıkları uzmanıyım. Uzmanlık tez konum obezitedir. Mümkün olduğunca günlük tıbbi makaleleri okumaya çalışır, bilgilerimi hep yenilerim. Bana soracak olursanız insanı en fazla hasta eden faktörleri sırala diye , ilkine stresi, ikincisine ise obeziteyi koyardım. Hatta vücutta yağ oranının fazla olması ile stres belki de yakın zamandaki çalışmaların göstereceği rakamlarla başa baş olacak da diyebilirim.

Kabul görmeyen görüşler de olsa binlerce yıllık referansların ışığında obeziteyi tedavi etmek için yapacağınız birkaç  temel işlem vardır. Obezite kronik bir hastalıktır. Temelinde çocukluk çağı travmaları, depresyon, duygusal açlık, hormonal sebepler, bazı ilaçlar, iştah merkezi bozuklukları, gluten, protein ve laktoz hassasiyeti, bağırsak emilim bozuklukları, bazı eser element ve vitamin eksikleri, probiyotik eksiklikleri, ağız ve diş yapısı bozuklukları, kalori kavramının iyi bilinmemesi ve yanlış uygulanan tedaviler yatmaktadır. Yani ‘’al bu listeyi git uygula’’ artık geçerliliğini yitirmiştir. Bu konuda son derece kendini yetiştiren beslenme uzmanları olduğu kadar işe halen statükocu yaklaşan ve maalesef sayıları az olmayan kişiler de vardır. Yani siz duygusal açlık sebebi ile başvuran bir hastaya istediğiniz kadar liste verin bu listeye uyumu 1 hafta sürdürebilirsiniz. Kişiyi bu arada daha da yaralamak, umutlarına darbe vurmak da cabası.

Obezite bir hastalık olarak kabul ediliyorsa o zaman bu hastalığı tedavi etmek zorundasınız. Basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu olan hastaya gıdası ile, solunum yollarını nasıl koruması gerektiği ile yardımcı olursunuz. Ateşe karşı ne yapmasını, bulaştırıcılık konusunda ne yapmasını, ilaçlarını kullanırken ne şekilde kullanması gerektiğini nasıl anlatıyorsanız obeziteyi de aynı metodla tedavi etmelisiniz. Obeziteyi tedavi ederken hastaya vücudun nasıl çalıştığını ve aldığı gıdaların vücutta nerelere gidip nereleri oluşturduğunu, gıdanın kendisinin ne demek olduğunu, gıda diye aldığımız pek çok maddenin karaciğeri yağladığını, kemikte biriktiğini, savaş hücrelerini öldürdüğünü, anlatacaksınız. Tedavi yollarını ilkokul öğrencisi gibi sıralayacak ve bu işi hastanın beyninde bitireceksiniz. Yoksa başarılı olmanız mümkün değildir. Bunu net olarak söylüyorum. Midesini de küçültseniz, beyinde bu işi bitirmediğinizde çikolatayı eriterek içecek ve o mideyi yine genişleterek kilo alacaktır.

Bu saydığım nedenlerden dolayı meslektaşlarıma çok büyük işler düşmektedir. Tıp doktorluğu zor bir meslektir. Temelinde insana hizmet vardır. Ülkemizin obezite konusunda dünyada ilk sıralara gelmesi, yağ dokusu ve bunun başlattığı inflamasyonun sonucunda bazı kronik hastalıkların pik yapması artık bu konuda ciddi anlamda bir sorumluluk üstlenmemiz gerektiğini gösteriyor. Bunu 5 yıl kadar önce bu köşede birkaç kez dile getirmiştim. Yine yazıyorum. Sağlık Bakanlığımız ilk başta hem obezite ile ilgili özel veya resmi hastanelerinde poliklinikler açıp bunu yaygınlaştırmak, konu ile ilgili hekimler yetiştirmek için girişimler başlatmalıdır. Hastaların ödeme giderleri için de sadece cerrahi açıdan değil dahili olarak da kaynak aktarılmalıdır. Geç olmadan…

ANA GİBİ YAR OLMAZ

Geçmiş zamanlarda bir Anneler Günü’nde anneme aldığım çiçek demeti içine koymuştum bu şiiri. “Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, gecenin içinde yine gece var, çocuklar hıçkırır anneler ağlar, yaşlı gözlerinle kal anneciğim’’ diyen, merhum Necip Fazıl’ın küçük yaşta annesine yazdığı bir şiir. Bursa Valimizin annesi yakın zamanda vefat etti. Bu şiirle sosyal medyada paylaşım yapılmış ve çok duygulandım. Anne hakkı ödenmez. Başınız sağ olsun Sayın valim, annenizin mekânı cennet olsun.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X