Engin Özpınar
Engin Özpınar

Sünni-Şii gerilimi kimin işine yarar?

ABD isteseydi, Suudi Arabistan’daki idamları durdurabilir miydi? Durdurabilirdi diye düşünüyor insan.

Washington, kendisine yüzde yüz bağımlı bir ülkeden bir şey isteyecek de, o ülke bunu yapmayacak… Hiç inandırıcı değil.

Haydi, 47 kişi arasındaki El Kaide ve IŞİD teröristlerini bir yana ayıralım, ama Suudi Arabistan’daki Şii azınlığın dini liderlerinden Şeyh Nimr El-Nimr’in şiddet yanlısı olduğuna ilişkin hiçbir kanıtın bulunamayacağı ileri sürülüyor.

Tersine, Nimr’in her zaman barışçıl gösterileri desteklediği, Suudi yönetimine karşı şiddet kullanmak isteyenlere tepki verdiği belirtiliyor.

*

Bu konuda Arap kaynaklarının verdiği bilgilere güvenemiyorsak BBC’ye bakabiliriz.

BBC, 3 Ocak’ta Nimr’le ilgili “Kimdir?” yazısı yayınladı.

O yazıdan Şii din adamının, 2011 yılında İngiliz yayın kuruluşuna yaptığı açıklamada “Söz silahtan güçlüdür” dediğini öğreniyoruz: “Söz, silah olarak mermilerden daha güçlüdür çünkü yetkililer [iktidar] silahların savaşından yararlanacaktır. Silahlardansa sözün gürlemesini destekliyorum.”

*

Şimdi ABD’nin çıkıp idamları kınaması komik oluyor. Herhangi bir ülke kınama mesajı yayınlayabilir. Ne ki, ABD herhangi bir ülke değil. Riyad bölgede nefes almasını bile ABD’ye borçlu.

Ancak tek günahkârın ABD olmadığı da biliniyor. Riyad’a silah satan diğer Batılı ülkeler de sorumlu (Yoksa suçlu mu demeliyiz?) bugün yaşanan gerilimden.

Yasak savar gibi kınama mesajları yayınladılar ama silah satışları devam ediyor. Hem de Suudi Arabistan’daki insan hakları ihlallerine hiç aldırmadan…

Eh, hani kriterleriniz vardı? Özellikle Almanya, silah taleplerini değerlendirirken “insan hakları ihlalleri olup olmadığını” araştırıyor ve ona göre satış yapıyor ya da yapmıyordu.

Suriye’de ve Irak’ta teröristlerin üzerinde çıkan silahların Alman ve Amerikan yapımı olmasıyla Suudi Arabistan arasında bir bağlantı kurulabilir mi?

O yönde iddialar olduğu da bilinmiyor değil.

*

İran korkusuna gelince…

Suudi Arabistan’da hep var olan bu korku, nükleer anlaşmanın yapılması ve ABD’nin Tahran’a yakınlaşmasıyla doruğa tırmandı.

Aynı korkuyu İsrail de yaşıyor ama kendine güvenini kaybetmiyor.

Tabii Suudilerde kendine güven diye bir şey yok. Çünkü ABD’nin gölgesine sığınan bir Körfez ülkesi durumundalar…

Ne var ki, bölgede İran bağlantılı kim varsa, onu kendine tehdit olarak görüyor ve hır çıkarmaktan geri kalmıyor.

*

Suriye’yi örnek alalım…

Riyad yönetimi İran’ın müttefiki Esad’ı devirmek için elinden geleni ardına koymadı.

Esad’ı deviremedi ama buna karşılık IŞİD’i doğurdu, El Kaide’yi doğurduğu gibi…

Yemen de çarpıcı bir örnektir…

Suudi ordusu, İran’ın müttefiki Husileri yok etmek için Yemen’e saldırdı. Olmadı IŞİD’i örgütlediler, sahaya sürdüler ama orada da başarılı olamadılar; hatta toprak kaybettiler.

*

Akla gelmiyor değil…

Şii din adamını idam ederek Tahran’a meydan okuyan Suudileri, Batılılar kışkırtıyor almasın?

Mezhepsel gerilim zaten vardı, ama şimdi tırmanışa geçti.

Peki, bu kimin/kimlerin işine yarar?

*

Şii-Sünni savaşı Ortadoğu’yu yangın yerine çevirir de kışkırtanlar uzaktan gülerek seyrederler…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X