Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Tarih bilinci

Geçen yüzyılın başında sadece Osmanlı yıkılmadı. Rus, İngiltere, Avusturya- Macaristan imparatorlukları da yıkıldı. Yani bizimle beraber onlar da kaybettiler.

Fakat arada önemli bir fark var. Onlar tarihi hafızalarını muhafaza ederek evrildiler. Tarihi hafızalarını muhafaza ettiler. O tarihi hafızalarıyla dünyaya baktılar, onu o hafızayla okudular, istikbale matuf planlarını hep o hafızayla yaptılar. Tarih felsefelerini hiç değiştirmediler.

Almanya’ya bakalım: Almanya, II. Dünya Savaşı’nda korkunç bir hezimete uğradı, her şeyini kaybetti, adeta yerle bir oldu. Kayıtsız şartsız teslim oldu, ikiye bölündü. Topraklarının yarısı Doğu Almanya adı altında Sovyetlerin hâkimiyetine girdi. Almanya başkent Berlin’i kaybetmiş, başkentini Bonn’a taşımıştı.

1946-1992 arasına Batı Almanya, Doğu Almanya tabirini hiçbir yerde kullanmadı. Ne medyasında, ne eğitiminde, ne de sokağında hiç kullanmadı… Kendisinden koparılan ve bağımsız devlet haline getirilen parçasına, hap Almanya’nın doğusu dedi.

1992’de Sovyetler dağılınca, sessiz sedasız Sovyetlerle anlaşarak bu parçasını tekrar kendine kattı ve eski başkenti Berlin’e döndü. Bu dönüş, bir milletin tarih şuuru ve tarihi felsefesi açısından muhteşem bir dönüştür:

Almanlar Berlin’i kayıtsız şartsız teslim edince, başkentteki parlamentosunu Bonn’a taşıdı. Dönemin milletvekilleri atlı arabalarına binerek, Berlin’den Bonn’a geldiler. Taş, taş üzerinde kalmayan, her şeyini kaybetmiş Almanya, hafızasını kaybetmemişti:

Milletvekillerini taşıyan arabaları, arabalarını çeken atların koşumlarını ve milletvekillerinin o günkü resmi kıyafetlerini alıp, bir müzede sakladı… Beklenen gün 1992’de geldi.

1946’da Berlin’den Bonn’a milletvekillerini taşıyan atlı arabaları çıkardılar: Yeni milletvekillerine,1946’daki milletvekillerinin Berlin’i terk ederken giydikleri resmi elbiselerini giydirerek, Bonn’dan Berlin’e geri döndüler!…Bu dönüş, mahzun gelişten daha muhteşemdi!..

Mercedes, BMW,  Opel … gibi otomobil markalarına sahip olan Almanya, eski başkentine terk ettiği atlı arabalarla, o günün kıyafetiyle geri dönüyordu…

Büyük millet olma, tarih şuuru, tarih felsefesi budur işte!…Almanya, yeni yetişen çocuklarının gençlerinin şuur altına ve ruhlarının derinliklerine o tarih şuurunu bu şekilde nakşetti…

Kayıtsız şartsız teslim olan bir millet, kolu-kanadı değil,gövdesi yok edilen bir devletin, çok kısa bir zamanda bugünkü duruma gelmesinin sırrı, burada yatmaktadır.

Biz ise imparatorluğumuzu kaybederken, bu süreçte sadece beş milyon Km kare toprak, beş milyon da insan kaybetmedik!

En büyük kaybımız tarihi hafızamız, tarih şuurumuz ve tarih felsefemiz oldu.

Mehmet Çelik. İhtişamdan sefalete- Hayat Yay.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X