Dört konuda 200’e yakın tavsiye kararı çıktığını belirten Avcı, “Bazılarının klişe haline getirdiği ’eğitim yazboz tahtası oldu’ söyleminin ne kadar asılsız olduğuna toplumsal bir cevapla gösteriyor. Toplum eğitimde pek çok alanda düzenlemeler yapılmasını istiyor” dedi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Antalya’nın Manavgat ilçesindeki Lykia World Hotel’de 2 Aralık’ta başlayan 19. Milli Eğitim Şurası’nın son gününde basın toplantısı düzenledi. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilköğretim okullarında mecburi tutulmasına ilişkin soruya Bakan Avcı, Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder’in sözüyle cevap verdi. Avcı, “Parlamentolarda ve açık denizlerde işimiz Allah’a kalmıştır, dolayısıyla şura gibi çok geniş katılımlı istişare mekanizmalarında herkesin onayladığı, oy birliğiyle kabul ettiği, herkesin çok iyi oldu dediği kararlar olmayabileceği gibi, herkesin bu da nereden çıktı dediği kararlar da olmaz. Yani bu gibi ortamlarda alınan kararların lehinde ve aleyhinde pek çok görüşler olur ama benim başından beri sadece bu konuyla ilgili değil, şuranın temel işleyiş ilkesi olarak bütün konuları içine kapsayacak biçimde gündeme getirdiğim bir konu var, o da şura kararlarının istişare, tavsiye niteliğinde olması. Dolayısıyla Bakanlığın bu alınan tavsiye kararlarından hangilerini hangi kriterlerde, hangi ölçekte ne zaman ne kadar uygulayabileceği ayrı bir çalışma konusudur. Dolayısıyla burada alınan her karara saygımız var. Bakanlık olarak bunların hepsini tavsiye olarak alıyoruz, tebliğler dergisinde de redaksiyonlarını yaptıktan sonra yayınlayacağız. Daha sonra da bunların hangileri hangi koşullarda ne zaman hayata geçirilebilir buna bakacağız. Zaten bunların bir kısmı şu anda çalışmaları yürüyen tavsiye kararlarıydı, siz de izlemişsinizdir. Ya Bakanlığımızın strateji belgemizde yer alan, ya hükümet programında yer alan ya bizim değişik birimlerimizin yürüttüğü çalışmalar. Bunların içinde zaten belirli aşamalar kaydettiğimiz konular var. Şurada bu konularda tavsiye kararı alınması en azından başlattığımız çalışmalarda doğru yolda olduğumuzu, bunun genel bir kabul göreceğinin işareti olarak yorumlanabilir, biz öyle yorumluyoruz. Bu arada başlamayı düşündüğümüz çalışmalara ışık tutan kararlar da alındı, bunların hepsini değerlendireceğiz. Ama öyle tavsiye kararlar var ki ikisini birlikte hayata geçirmek mümkün değil, yani hem ders sayısı artırılsın hem tekli öğretime geçilsin. Hani bizim Eskişehir’de hem şoför mahalli olsun, 25 kuruş olsun hem de yokuşun başında duralım halamı da alalım, hepsi olmuyor ama bunların bir kısmını tek tek, bir kısmını birlikte zamanı geldiğinde uygulama şansı bulacağımızı zannediyorum” dedi. “ŞURA KARARLARI MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NA TAVSİYE KARARI OLARAK ALINDI, KILIÇDAROĞLU’NA TAVSİYE KARARI DEĞİL” Osmanlıca dersi, turizm meslek lisesinde alkollü içecek servisi dersinin yanı sıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun şurada alınan kararları, ülkeyi Orta Çağ’a götüreceği gerekçesiyle tanımadığına ilişkin açıklamalarının sorulması üzerine Bakan Avcı, şura kararlarının Milli Eğitim Bakanlığı’na tavsiye kararı olarak alındığını, Kılıçdaroğlu’na tavsiye kararı olmadığını söyledi. Avcı, “Bu tavsiyelere Kılıçdaroğlu tabi ki parlamenter olarak, ana muhalefet lideri olarak lehinde, aleyhinde açıklamaları olabilir. Tek tek bilirsek ona göre değerlendiririz. Şurada son önergelerle birlikte 200’e yakın tavsiye kararı alındı, dediğim gibi bunun hepsine herkesin gönül rahatlığıyla evet demesi çok zordur. Yanlış demekte doğru değildir, doğru bulursunuz yanlış bulursunuz önemli olan değişik kesimlerden eğitim paydaşlarının bu şurada bu konuları gündeme getirip tavsiye kararına dönüştürmüş olmalarıdır” diye konuştu. Komisyonlarda tartışılıp karar alınamayan bazı konuların da bulunduğunu, bunun sebebinin ya komisyonun benimsememesinden ya da kendisinin en başta yaptığı uyarıdan kaynaklandığını söyleyen Bakan Avcı, “Gündem dışı olduğu için müzakere edilmemiştir. Şuranın 15. maddesine göre önceden ilan edilen şura gündeminde olmayan kararlar müzakere edilemez, bunlar yanlış olduğu için değil gündemle sınırlı olduğu için görüşülememiştir. Şura dört konu üzerinde odaklanmak üzere tasarlandı ve yürütüldü. Kılıçdaroğlu’nun şuranın hangi kararlarına neden muhalefet ettiğini bilmiyorum, ilerde açıklarsa tartışırız” dedi. “EĞİTİM YAZBOZ TAHTASI OLDU SÖYLEMİNİN ALTI BOŞ ÇIKMIŞTIR” “Şura kararları üzerinde tek tek bakan olarak şunu seçtim, sevdim sevmedim” demenin Genel Kurula karşı şık olmayacağının altını da çizen Bakan Avcı, “Genel Kurul bu kararların tümünü oyladı ve kabul etti ve bakanlığa tavsiye kararı olarak iletiyor. Bakanlık olarak biz oturup bu tavsiyelerin hangilerine uymak için neler yapmamız lazım, onların çalışmalarını yapacağız. Bir kısmı yaptığımız, bir kısmı hiç aklımızda olmayan çalışmalardı. Burada dört konuda 200’e yakın tavsiye kararının çıkmış olması eğitimin dinamik bir süreç olduğunu, değişim talebi olduğunu, bazılarının klişe haline getirdiği ’eğitim yaz boz tahtası oldu’ söyleminin ne kadar asılsız olduğuna toplumsal bir cevapla gösteriyor. Toplum eğitimde pek çok alanda düzenlemeler yapılmasını istiyor. Bunların bir kısmını siz, bir kısmını başkası beğenir ama bu talepler var, bunların ortaya çıkması açısından verimli bir şura oldu” dedi. ÖĞRENCİ VE VELİLER İLK KEZ OY KULLANDI Şurada ilk kez velilerin ve öğrencilerin de oy kullanma hakkına sahip olduklarını kaydeden Bakan Avcı, “Bu şurada ilk kez daha önce sadece müşahit üye olarak katılan öğrenci ve veliler de oy hakkıyla katılmış oldular, eğitimin gerçek muhatapları da burada temsil imkanı buldular. Oylamalara da katıldılar, komisyonlara da, Genel Kurala da katıldılar. Çok verimli, demokratik, sağlıklı şura oldu. Biz Bakanlık olarak bundan yararlanırız, bunun dışında da Milli Eğitim Bakanlığı burada konuşulan konulardan ibaret değil. Başka söyleyecek sözü olan varsa onu da dinleriz. Düşündüğümüz bütün düzenlemeleri internet üzerinden ilan ediyoruz. Taslaklarımızı, Talim Terbiye Kurumumuzun çalışmalarını şeffaf bir biçimde yürütüyoruz, ilan ediyoruz, paydaşlardan görüş alıp değerlendiriyoruz” şeklinde konuştu.