Engin Özpınar
Engin Özpınar

Trump, Suudi Arabistan’a kendini siper etti

ABD Başkanı Donald Trump’la İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, işi gücü bıraktılar Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ı kurtarmanın telaşına düştüler.

Nasıl düşmesinler ki? Trump’ın da, Netanyahu’nun da Veliaht Prens’le hem ortak yürütecekleri politikaları, hem de ayrı ayrı çıkarları söz konusu.

Silah satışlarını örnek olarak gösterirsek, milyarlarca dolarlık alışverişin çoktan gündeme girdiği biliniyor.

Trump, ahlaki değerleri öne çıkararak ticari değerleri ikinci plana çekecek bir lider değil. Netanyahu da öyle. Üstelik o daha da iğrenç işler çeviriyor. Yolsuzluk gibi örneğin. İkide birde İsrail polisine ifade vermesinin nedeni de bu.

*

Ama bunların dışında bir İran sorunu var ki, tüm gelişmelerle bire bir bağlantılı.

New York Times’taki habere göre Beyaz Saray yetkilileri, “Kaşıkçı’nın öldürülmesi olayından olumsuz etkilenen ilişkilerin, İran’a baskı uygulama planını raydan çıkarabileceğinden” endişeli.

Bu arada 4 Kasım tarihi de yaklaşıyor.

Bilindiği gibi, ABD 4 Kasım’da İran’ın enerji sektörünü hedef alacak yaptırımları uygulamaya sokacak.

Ancak, İran’a baskı planında, Riyad yüzünden zayıflama olursa bu durum yaptırımların uygulanmasını da zayıflatacaktır, doğal olarak.

*

Kaşıkçı’nın öldürülmesi olayında, ABD açısından şöyle düşünenler de yok değil: “Veliaht Prens, Suudi Arabistan’ın en güçlü destekçisi olan Başkan Trump gibi birini neden zor durumda bıraktı?” Örneğin, Cumhuriyetçi Senatör Lindsay Graham bu soruyu soruyor.

Öyle ya, Trump başkan seçildikten sonra ilk yurtdışı gezisini Suudi Arabistan’a yapmış, Körfez ülkelerinin liderleriyle de Riyad’da bir araya gelmişti.

Donald Trump başka hiçbir lidere göstermediği ilgiyi Kral Selman Bin Abdülaziz’e göstermişti.

Oysa şu aşamada, Suudi Kralı’ndan ve Veliaht Prens’inden daha çok köşeye sıkışan kişi Trump’tır.

ABD Başkanı bir yandan planlarının ne olacağını düşünüyor, diğer yandan da Senato’daki eleştirilerle boğuşuyor.

*

Kaşıkçı olayını, cinsel saldırıyla suçlanan hâkim Kavanaugh olayına benzetmesiyse Trump’ın her zamanki saçmalıklarından biri.

Ne var ki ABD Başkanı, “Yeni bir ‘suçsuzluğun kanıtlanana kadar suçlusun’ vakasıyla karşı karşıyayız. Bu durumdan hoşlanmıyorum” diyerek Suudi Arabistan’ın, Kral’ın ve Veliaht Prens’in arkasında durmayı sürdürmüş oldu.

Trump’ın bu çabası işe yaradı mı, bilemeyiz. Ancak, ABD’nin savunma baskısı altında kaldığının göstergesi olduğu kesin.

*

Son durumda…

Suudi Arabistan büyük bir hızla yalnızlaştı, Trump ve Netanyahu dışında tek bir dostu olmayan ülke haline dönüştü.

Gelecek hafta Riyad’da düzenlenmesi planlanan “Çöldeki Davos”a küresel ekonominin hemen her daldaki en seçkin isimleri katılmaya karar vermişken, büyük bir hızla hepsi çekildi.

Çekilenler arasında Dünya Bankası Başkanı, IMF Başkanı, ABD’nin ve Avrupa’nın en büyük finansal kuruluşlarının, önemli markalarının tepe yöneticileri var.

Ve ABD’den medya patronları da var: CNN, CNBC, Bloomberg, Financial Times, New York Times, Los Angeles Times, The Economist…

*

Batı’daki tüm yorumlarda Riyad’ın reformcu imajının yerle bir olduğu görüşü hâkim.

Trump çırpınıyor ama bu gidişle başkanı olduğu ABD’nin eline zarardan başka hiçbir şey geçmeyecek.

 

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X